20.Bölüm

13 3 9
                                    

Sana, Mina'yı o halde bulduktan sonra o eve girmek bile istemiyordu. O zamandan beri evden bir şey isterse Momo'dan rica ediyordu Momo okulda ona veriyordu. Onun dışında artık Junmyeon ile yaşıyordu.

Junmyeon'un omzuna başını koymuştu,  Junmyeon da başını onun başının üstüne koymuştu. Sessizce oturuyorlardı ikisi de Mina'nın ölümüne fazlasıyla üzülüyorlardı. Mina'nın saatini çaldığı gerçeği Junmyeon'u ekstra üzüyordu. Akşamları böyle birbirlerine sığınıp sessizlik içerisinde, tek tük konuşmalarla geçiyordu.

"Bugün Sehun'la konuştum." yavaşça söyleyerek söze girdi Junmyeon. "Tzuyu tamamen onlara yerleşecekmiş. Biz de öyle yapalım diye düşündüm. Momo tek başına kalıyor koca evde. O da küçük bir yere çıksın veya Dahyun'a gitsin. Kalmasın orada. Ne dersin?"

"Olabilir aslında. O eve gitmek hiç istemiyorum."

Junmyeon Sana'nın elini tuttu. Baş parmağıyla ufak ufak okşamaya başladı. "Daha büyük bir eve taşınırız. Burası küçük gelir ikimize, sonuçta öğrenci evi. Ama güzel bir eve geçelim. Evlendiğimizde evimizi değiştirmeyiz eşyaları değiştiririz sadece. Yakın zamanda nişanlanalım, okullarımız biter bitmez de evleniriz." Sana'nın saçlarını öptü. "Hayatımı senden başkasıyla geçirmeyi düşünemiyorum bile. Seni çok seviyorum canım."

Sana dudaklarını birbirine bastırdı ve gözlerini kapattı. "Ben de."

"İki ülkede de evleniriz. İkimizin de tüm sevdikleri yanımızda olabilir böylece. Keşke Mina da olabilseydi."

"Keşke."

"Saat meselesine kafam takılıyor ama hala ona kondurmak istemiyorum. Onun yaptığını bilsem de kızamıyorum nedensizce. Ben onu özledim sanki ya."

"Ben de özledim..."

"Sonra... Ben bir kızımız olsun istiyorum. Daha iyi bir alternatifimiz olmazsa ismini Mina koyabiliriz hem senin ailen için de benim ailem için de kolay bir isim olur ama oğlumuz olursa da kabulüm. Bizim çocuğumuz olacak sonuçta önemli olan sağlıklı olması."

"Bence de."

Junmyeon yeni hayaller kurmayınca biraz sessizce oturdular. Junmyeon'un hayalleri Sana'nın ilk defa suçluluk duygusu hissetmesine sebep olmuştu. Junmyeon'a adam akıllı cevap bile verememişti. Lavaboya gideceğini söyleyip yanından kalktı. Ağlamamak için çok zor tutmuştu kendini. Banyoya girer girmez gözyaşlarını bıraktı. Bunu Junmyeon'a nasıl yapabilmişti? Junmyeon sesini duymasın diye elini ağzına bastırdı. Gözleri yavaşça aynaya kaydı. Gördüğü insandan nefret etmişti. Derhal sevgilisinden ayrılmalıydı. Junmyeon'u daha fazla aldatamazdı Junmyeon gibi birisi bunu hiç ama hiç hak etmiyordu. Sana Junmyeon'u seviyordu bir başkasını değil. Ağlamayı bıraktı ve yüzünü yıkamaya başladı. Junmyeon ağladığını anlamamalıydı.

Junmyeon Sana'yı beklerken telefonuyla uğraşmak istemişti. Sehpanın üzerindeki telefonlardan birini umursamazca eline aldı. Sana ile telefonları aynıydı. Yanlış telefonu aldığını ekranı açtığında fark etti. Kilit ekranında gözüken mesajı okumuş bulunmuştu. Aynı anda başından aşağı kaynar sular döküldü.

"Ne zaman bana geleceksin? Tenini özledim."

Junmyeon Sana'nın şifresini biliyordu ama hiçbir zaman telefonunu karıştırma gibi bir derdi olmamıştı. Sevgilisine çok güveniyordu. Bu yüzden konduramamıştı. Kendini haklı çıkartmak için açtı telefonu ve mesajları biraz yukarı kaydırıp oradan itibaren okumaya başladı.

"Beni oyalıyorsun gibi geliyor artık Sana."

"Hayır sevgilim bana biraz anlayış göster Junmyeon da ben de çok üzgünüz şu an onu bırakamam"

Secret Story of the Black Swan | TwiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin