26.Bölüm

7 2 4
                                    

Jihyo başını elleri arasına almış oturuyordu. Nayeon'un eli Jihyo'nun sırtındaydı. Destek olduğunu belli ediyordu arkadaşına aslında kendisi de aynı durumdaydı.

"Ne yaşadığını anladım." derken başını kaldırıp Tzuyu'ye bakmıştı Jihyo. "Keşke anlamasaydım."

"En azından ölü bulmadın, onu kurtardın."

"Sen onu da yaşadın Tzuyu." Chaeyoung imayla lafa dahil olunca Jihyo boş boş baktı. "Ben zaten senden bahsediyordum Chaeyoung."

Sehun'un ağzından küçük bir gülüş kaçmıştı. Kendisine 4 çift göz dönünce hemen sustu. "Özür dilerim, bir an çok komik geldi."

"Yaşayınca hiç komik olmuyor." Tzuyu iç çekip söylediğinde Sehun sarılıp öptü sevgilisini sonra kızlara döndü. "Şimdi iyi mi?"

Nayeon başıyla onayladı. "Normal odaya aldılar en son. Birkaç saate uyanır demişlerdi. Chanyeol ikimizi kötü görünce biraz dinlenelim diye gönderdi bizi ama eve gidesimiz gelmedi."

"Çok haklısınız." dedi Tzuyu. Sehun onu destekledi. "İyi yaptınız. İsterseniz birkaç gün burada kalabilirsiniz."

Nayeon ve Jihyo bakıştı. İkisi de evde kalmaya korkacaktı ama dile getirmek istememişlerdi. "Yok, teşekkür ederiz." dedi Nayeon. "Belki Kyungsoo'yu çağırırız." tekrar Jihyo'ya döndü. "Olur mu?"

"Olabilir."

"Siz bence kilidi değiştirin." diyen Chaeyoung'la herkes ona baktı. "Siz bunu random birinin yaptığını mı düşünüyorsunuz yoksa?"

"Chaeyoung!" Tzuyu uyarırcasına söylediğinde Chaeyoung tersçe ona baktı ve devam etti. "Eve biri zorla girse ikiniz de uyanırdınız veya üçünüz de yerdiniz o bıçağı sizce neden sadece Jeongyeon bıçaklandı ve eve o kadar kolay girildi?"

"Chaeyoung, lütfen."

Chaeyoung Tzuyu'yi umursamadı. "Jihyo, sen Sana'nın intihar etmediğini şak diye anlayacak zekaya sahipken bunu öylesine birinin yaptığını düşünmezsin bence öyle değil mi?"

Jihyo iç çekip gözlerini kaçırdı. Sonra yavaşça Tzuyu'ye baktı ve temkinli bir şekilde sordu. "Sizdeki anahtar?"

"Evde." dedi Tzuyu hemen. "Buraya hiç getirmedim."

"Ondan şüphelen demedim çüş. Vur dedik öldürme sen de."

Chaeyoung'u umursayan olmadı. "O zaman Momo ya da Dahyun mu?" Nayeon her an ağlamaya hazır bir ses tonuyla söylemişti.

"Sana veya Mina dirilip de Jeongyeon'u bıçaklamayacağına göre?" Chaeyoung alayla yeniden dahil olunca bu kez Sehun uyardı onu. "Chaeyoung, kızlar üzgün zaten gitme üstlerine lütfen."

Chaeyoung omuz silkti. "Gözlerini açtım sadece."

Jihyo daha fazla burada duramazdı. "Kalk hadi," dedi Nayeon'a. "Gidip Jeongyeon'un odasını temizleyelim polis bakacağına baktı zaten kız pis odaya gelmesin."

Nayeon başıyla onaylayarak kalktı ve onlar evlerine gittiler.

Jeongyeon kendine geldikten sonra önce doktor kontrol etmişti onu sonra polise ifadesini vermişti. Sonra bir daha uykuya dalmıştı. Chanyeol bunlar bittikten sonra uyuyor olmasına rağmen Jeongyeon'un elini bir kere tutmuş, bir daha hiç bırakmamıştı.

Jeongyeon ikinci kez uyandığında Chanyeol'ün gözünü hiç kırpmadan kendisine baktığını görünce yorgunca gülümsedi. "İyiyim ben."

Chanyeol diğer eliyle ufak ufak Jeongyeon'un saçlarını okşamaya başladı. "Sadece ölümün bizi ayırmasından bahsettiğim günün gecesinde seni kaybetme tehlikesi yaşadım. Çok korkunçtu."

Jeongyeon hafifçe başını sallarken yavaş bir sesle söyledi. "Ben de çok korktum." Bu itirafının Chanyeol'ü daha da üzdüğünü fark edince sesini düzeltti. "Ama şimdi gayet iyiyim, merak etme."

Chanyeol eğilip alnını öptü. Sonra alnını alnına yasladı. "Seni çok seviyorum."

Chanyeol'ün yüzü yeniden görüş açısına girdiğinde Jeongyeon Chanyeol'ün hala saçlarında olan elini yüzüne getirip yüzünü okşamasını sağladı. Sonra Chanyeol'ün avuç içini öptü. Gülümseyerek söyledi. "Ben de seni seviyorum."

Chanyeol'ün yaşadıkları yüzünden yorgun olan yüzü bunu duyar duymaz anında canlandı. Biraz mutluluk biraz da duygusallıkla sordu. "Beni affettin mi?"

"Evet. Ben dün gece ölebilirdim. Hayat kırgınlıklarla yaşamak için çok kısa. Bana yaptığının geri dönülmez bir hata olduğunu düşünmüyorum. Pişman olduğunu görüyorum, çabanı görüyorum. Bu yüzden birbirimizi severken ayrı kalmanın anlamı yok. Bir şansı daha aşkımızdan esirgemenin bir anlamı yok. Ama bu ilk ve son. En ufak hatanda asla affetmem."

Chanyeol Jeongyeon'un yüzünü avuçları arasına aldı ve birkaç yerinden üst üste öptü. En son tekrardan elini tuttu ve elini öptü. Gün boyu her dakika Jeongyeon'a onu ne kadar sevdiğini söyleyip durdu. Jeongyeon haklıydı. Hayat çok kısaydı ve Chanyeol kendine bir söz verdi. Jeongyeon'a asla yeni bir hata yapmayacaktı ve onu sevdiğini sürekli hatırlatacaktı. Hiç durmadan söyleyecekti.

Sehun duşa girmişti. Bu da Chaeyoung ve Tzuyu'ye rahat rahat konuşma fırsatı vermişti.

"Keşke onları şüphelendirmeseydin Chaeyoung."

"Sinirlendim ne yapayım? Bir de salak deme diyorsun. En çakal sandığım Jihyo bile salakmış."

Tzuyu ofladı ve içeri gitti. Daha fazla susmayacaktı. Her ne olursa olsun. Üzerini değiştirip Chaeyoung'un yanına gitti. "Benim bir işim var Sehun duştan çıktığında bir işi varmış dersin."

"Gel buraya ne işiymiş o?" Chaeyoung aslında anlamıştı ama Tzuyu'nin ağzından duymak istedi.

"Ben sustukça her şey daha beter oluyor sanki," iç çekti. "Her şeyi anlatmaya gidiyorum."

Chaeyoung sessiz kaldı. Galiba bu saatten sonra doğrusu buydu.

"Ben de ceza alacağım. Sana iyileşene kadar yanında olacağıma söz vermiştim ama sözümü tutamayacağım, özür dilerim." dedi ve Chaeyoung'un ellerini tuttu. "Bana söz ver, okulu bırakmayacaksın. Geri geldiğimde hala okuyor veya mezun olmuş ve yürüyor göreceğim seni tamam mı?"

Chaeyoung'un gözleri doldu. Bu bir vedaydı sanki.

"Söz." dedi Chaeyoung sesi titreyerek. Sımsıkı sarıldılar birbirlerine. Birbirlerinin kıymetini yeni anlamışlardı ve galiba birbirlerini kaybetmek zorundaydılar.

Tzuyu Sehun duştan çıkmadan evden çıktı. Belki de bu o evden son çıkışıydı.

Secret Story of the Black Swan | TwiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin