16.Bölüm

14 4 12
                                    

Mina bir keyif yürüyüşünün tam ortasındaydı.

Chaeyoung'u öldürmeyi lanet olası Tzuyu yüzünden becerememişti ama en azından sakat bırakabilmişti. Etkisiz hale getirebilmişti. Diğer kızları da susturmuştu.  Her ne kadar onların elinde de Mina'yı tehdit edecek bir şeyler olsa da ortada karşılıklı tehditler olduğu için iki taraf da sessiz kalmak zorundaydı.

Şu an küçük bir derdi vardı. O da Yixing'e alacağı yıldönümü hediyesiydi. İlişkileri sürekli tartışma içeren bir dinamikle ilerlese de 1 yıldır birlikteydiler. Mina sevgilisini çok ama çok seviyordu.

Telefonu çaldığında keyfi bozulduğu için homurdandı. "Kim bu şimdi?"

Arayan Junmyeon'du. Siniri hemen geçmişti ve açtı. "Efendim?"

"Napıyorsun?"

"Yürüyüş yapıyordum öyle, sen?

"Evdeyim ben de. Müsaitsen bana gelsene. Ben Sana'ya bazı hediyeler aldım ama hangisini versem bilemedim sen bir gelip baksana diyecektim."

"Niye hediye aldın ki durup dururken 1.5 yıldır birlikteyiz hediyesi falan mı?" Mina gülerek söylemişti. Junmyeon da güldü. "Yok yok, doğum günü yaklaşıyor ya onun için aldım. Ama o da mantıklıymış birini de onu kutlamak için vereyim bari."

Mina göz devirdi. "Daha 1 aydan fazla var Sana'nın doğum gününe acelen ne?"

"Kanka gördüm aldım işte. Dayanamıyorum sürekli Sana'ya bir şeyler alasım geliyor."

Mina tekrar göz devirdi. Gitmemeye bahane düşündü bir iki saniyeliğine ama bir anda aklına bir şey geldi ve gitmenin daha kârlı olacağını fark etti. "Tamam sana yakınım ben geliyorum hemen."

Junmyeon Sana'ya bir sürü hediye almıştı. Beraber hangi hediyeyi ne zaman vereceğini ayarladıktan sonra Mina gülerek Junmyeon'a takıldı. "Yordun beni be Junmyeon. Bir kahveni içerim artık."

Junmyeon aynı şekilde karşılık verdi. "Emriniz olur hanımefendi."

Junmyeon mutfağa gidince Mina hemen arkasından kalktı ve Junmyeon'un odasına gitti. Yixing'e alacağı hediye için yüklü bir miktara ihtiyacı vardı. Bunu birinden borç alarak da yapabilirdi ama Mina'nın istediği bu değildi.

Junmyeon'un birçok saati vardı. Herhangi birini Mina radarına almıştı.

Junmyeon'un odası fazlasıyla dağınıktı ama çok kısa bir araştırmayla bir tane saat buldu ve çantasına attı. Artık bu, yorgunluk kahvesinden çok keyif kahvesi olmuştu.

Junmyeon elinde tuttuğu saatine baktı.  Günlerdir evin altını üstüne getirmişti ama bulamayınca bir yerlerde düşürdüğünü  düşünüp saatinden umudu kesmişti. Kendi saati olduğuna hiç şüphe yoktu. Babası bir doğum günü hediyesi olarak almıştı ve iç kısmında doğum tarihiyle beraber ismi yazıyordu. "Nerede buldunuz bunu?" diye kekeledi.

"Kızların evinde bir arama yapıldı-" kısmını duyar duymaz rahatlayarak polisin sözünü kesti Junmyeon. "Ha, Sana'da mı bırakmışım? Kaybettim diye korkmuştum ben de. Sana doğru dürüst eve gitmediği için bulamadık demek ki."

"Aslında Mina'nın odasında bulunmuştu."

"Ne?" dedi Junmyeon yavaşça. "Nasıl? Ne arıyormuş orada?"

"Bilemiyoruz."

"Peki teşekkür ederim." dedikten sonra Sana'yı buldu. Hiçbir şey demeden saatini uzattı. Sana yavaşça eline alıp saatin içine baktı, Junmyeon'un saati olduğuna emin olunca mutlulukla sevgilisinin boynuna sarıldı. "Aşkım, kaybettiğine senin kadar üzülmüştüm. Nerede buldun?"

"Polis getirdi." dedi Junmyeon oldukça ruhsuz bir şekilde. Sana'nın kaşları çatıldı. Anlamamıştı. "Sizin evde arama yaptıklarında Mina'nın odasında bulmuşlar."

"Saatinin orada ne işi var?"

"Bilmiyorum." dedi Junmyeon zorla. Aklına gelen ihtimali Mina'ya kondurmak istemiyordu. Sana bir şeyler bildiğini anlamıştı. Anlatması için beklentiyle bakınca Junmyeon sesli düşünmeye başladı. "Mina'yı en son gördüğümde bana gelmişti demiştim ya," Sana başıyla onayladı. "Doğum günün için hediye almıştım onun için çağırmıştım onu. Sonra kahve içelim dedik ben giderken Mina salondaydı geri geldiğimde yoktu. Sonra lavabodan geldiğini söylemişti. Saatim o gün kayboldu zaten. Sence Mina odamdan saatimi almış olabilir mi? Bana bunu yapmış olabilir mi?"

Sana Junmyeon'un yanağını öptü. Sonra çenesini omzuna koydu. "Olabilir aşkım, sen inanmak istemiyorsun hatta bunun için Nayeon'la bile kavga ettin ama Mina son zamanlarda eski Mina değildi. Ya da gerçek kişiliği anca ortaya çıkıyordu. Bilmiyorum. Yapmamış olabilir diyebilirim ama asla yapmaz diyemem inan bana."

Junmyeon iç çekti. "Yani Mina, benim için çok önemli manevi değeri olduğunu bildiği saatimi çaldı öyle mi?"

"Olabilir."

"Kendimi hiç iyi hissetmiyorum şu an Sana."

Sana sevgilisinin yanağını tekrar öptü. "Bence Nayeon'a bir özür borcun var."

"Özür dileyeceksin demişti," Alayla güldü.  "Haklıymış."

"Hadi gidelim." Sana bunu derken birlikte ayaklandılar ve Nayeon'u buldular.

Nayeon o tartışmalarından sonra soğuk davranıyordu haliyle.

"Nayeon," diye söze girdi Junmyeon. "Haklı çıktın. Mina benim saatimi çalmış bugün bunu öğrendim. Benim evin içinden kaybolan bir iki eşyam daha olmuştu belki onları da Mina almıştır bilmiyorum. Şu an ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum ama senden özür dilemem gerektiğini biliyorum. Geçen gün çok üstüne geldim. Özür dilerim."

"Sen Mina'yı iyi tanıdığını zannediyordun ama bizim içimizde onu en tanımayan kişi sendin aslında. Anlamanın bu kadar geç olması normal." dedikten sonra samimi bir şekilde gülümsedi. "Üzme canını, inan Mina'ya hiç değmiyor.

"Haklısın." iç çekti Junmyeon. "Gerçekten değmezmiş."

Secret Story of the Black Swan | TwiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin