24.Bölüm

11 2 0
                                    

Jeongyeon arabaya tek başına binince Chanyeol hemen sordu. "Diğerleri yok mu?"

"Nayeon'un dersine daha çok varmış. Jihyo da çok erken çıkmış. Sana'nın ölümü onu çok hırpaladı. Sana'yı çok severdi sen de biliyorsun."

Chanyeol arabayı çalıştırırken söyledi. "Sanki herkes Sana'ya Mina'ya üzüldüğünün 5 katı kadar falan üzüldü. Mina'ya Yixing bile fazla üzülmedi."

Jeongyeon başıyla onayladı. "Benim açımdan da öyle sayılır."

"Senin Mina'yla aran iyiydi. Bilmediğim bir şey mi var?"

"Ayrıldığımız zaman beni kıracak şeyler söylemişti." Jeongyeon iç çekti. "Benim ve bütün çevremizin çok sıkıcı olduğunu ve benden ayrılmakta çok haklı olduğunu söylemişti. Onu duyduktan sonra ona olan bütün sıcaklığımı kaybettim."

"Haklı falan değildim." derken vitesin üzerindeki elini çekip Jeongyeon'un elini kavradı. "Ben tam bir gerizekalıyım," Jeongyeon'un elini kendi dudaklarıyla buluşturdu Chanyeol. "Ama aklım başıma geldi. Bir daha asla bırakmam seni." Jeongyeon zoraki bir şekilde hafifçe gülümsedi. Chanyeol kendini affettirmek için gerçekten uğraş veriyordu. Bu da Jeongyeon'un fazlasıyla hoşuna gidiyordu ama yelkenlerini hemen indirmiş olmamak için mesafesini koruyordu. "Ölüm bizi ayırmadan asla." Cümlesiyle Jeongyeon'un gülüşü soldu ve elini çekip önüne öndü.

Chanyeol kurmaması gereken bir cümle kurduğunun farkına hemen varmıştı. "Aşkım, çok özür dilerim. Patavatsızlık ettim."

"Önemli değil." dedi Jeongyeon ve camı açıp temiz havayı uzun uzun içine çekti. Yolculuğuna dışarı bakarak devam etmeye başladı.

Chanyeol gerginlik olmaması için o lafı hiç dememiş gibi konuşmaya devam etti. "Dün senin dersten çıkmanı beklerken Jihyo'yla dertleştik biraz zaten geldiğinde beraberdik gördün sen de. Kafasını verememiş dersten erken çıkmış. Momo Dahyun'da kalıyormuş. Dahyun evlerini boşaltalım diye Jihyo'dan yardım istemiş. Tzuyu'ye ulaşamıyormuş. Sehun'u bile odaya almıyormuş Tzuyu. Momo da eve girmesi gerektiğini duyunca ağlama krizimsi bir şey geçirmiş yanında. Ona bayağı kafayı takmıştı. Sen biliyor muydun?"

"Yok," dedi Jeongyeon ve başını arabaya geri soktu. Camı kapatmak için düğmeye bastı. "Eve geldikten sonra üçümüz de kendi odamıza kapandık. Birbirimizle lütfen konuşuyoruz." Başını cama yasladı.

Chanyeol tek eliyle Jeongyeon'un kolunu sıvazladı. "Hepsi geçecek hayatım. Ben yanındayım."

Jeongyeon bir şey demedi. Birkaç dakika sessiz geçirdiler yolculuklarını. Jeongyeon düşüncelerine dalmışken aklına gelenle doğruldu ve yavaşça "Chanyeol," diyip ona döndü. "Sen beni emniyete götürsene. Benim anlatmam gereken şeyler var galiba."

Chanyeol detay sormadan emniyete sürdü. Kim Minseok bir şeyler öğrenme ihtimali olan Jeongyeon'u resmen havada kapmıştı.

"Bana bu zamana kadar neyi beklediğimi soracaksınız şimdi," Kim Minseok'un gözlerinde bu düşüncesini aynen görmüştü Jeongyeon. "Bu bahsedeceğim olay olduğunda yeni terk edilmiştim. Zor bir ayrılıktı benim için kafam çok karışıktı o yüzden umursamadım bile diyebilirim. Mina'nın ölümü de bundan çok uzun süre sonra değildi o yüzden ne ne zaman yaşandı, kiminle neyi konuştum tam olarak emin bile olmadığım için sorgumda size yüzeysel şeyler anlattım. Sana'nın ölümü bana bazı şeyleri daha detaylı düşündürttü. Bu anlatacağımın size ne kadar yararı olur bilmiyorum ama... Zamanınızı almak da istemiyorum. "

"Anlatın lütfen."

"Bizim okulda 2 tane merdiven var. Arka merdiven her zaman daha boş oluyor. Bir iki kişi anca kullanır. İyi olmadığım için sürekli birileriyle karşılaşmayayım diye arka merdiveni kullanıyordum o günlerde. Momo telefonda biriyle kavga ediyordu. Rahatsız olmasın diye olduğum yerde durdum. Nasıl olsa gelip kimle neyin kavgası ettiğini bize anlatıyordu dinleyip dinlememem pek de önemli değildi..."

Secret Story of the Black Swan | TwiceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin