🎨 acının tonu

810 12 1
                                    

Uyandığımda annemin sesi kulaklarımdaydı.

'Vera!' diyordu. "kaç kurtar kendini"

Kurtulabilsem kurtulurdum.

Dün gene Efendimle yaptıklarımızdan dolayı belim ve kalçam çok ağrıyordu.

Yatakta doğruldum.
Gözlerimi ovalayıp etrafa baktığımda herzamankinin aksine, saçımı düzeltmeye gelen hizmetliler yoktu.

Yerde bir çanta vardı. Eğilip içini açtığımda  kıyafet olduğunu gördüm.
Onları giymeden önce banyoya girip duş aldım.

Banyodan çıktığımda kahverengi elbiseyi alıp giydim.

Ben giyindiğimde kapı açıldı.

İçeriye giren kişiyi daha önce hiç görmemiştim.

Benden, iki kafa kadar uzun bir adam.
Siyah ensesine düşen harika saçları vardı. Mavi gözlerinin rengi açık teniyle uyum sağlıyordu.

Adam yanıma geldi. Tam karşımda durduğunda gözleri etrafa kaydı. Odayı inceledi. Zincirleri olan cama baktı. En sonunda beni buldu gözleri. Ardından önümde eğildi.

"Kimsiniz?" Dedim kurumuş dudaklarımın arasından.

Adam elimi tuttu. Avcumu açıp içine bir kağıt tutuşturdu. Ardından arkasına bile bakmadan aceleyle çıktı odadan.

Kimdi bu yakışıklı? Her neyse banane be. Burda olduğuna göre, yine bana zarar verecek insanlardan biridir.

Elime tutuşturduğu nota baktım.

Buruşmuş kağıdı, diğer elimle yavaşça açtım.
Bir not vardı.

Sevgili, Kraliçe Vera.

Yarın saat 13.56da. Akel, dışarıya çıkacak. Kaç, kaç kurtar kendini.
Kaç ve halkına yardım et!
Bol şanslar. Kraliçem.

Halk ölüyor. Halkınızı çürütüyorlar.

Aptal aptal nota baktım.

Kraliçe Vera? Birileri hala kraliçe ve ya prenses olduğumu düşünüyor. Komik.
Hem kaçsam. Nereye kaçıcam?
Halk mı? Halkıma yardım etmek mi?
36Milyona yakın vatandaş var ve biri çıkıp, bana yardım etmiyor! ben neden onlara edeyim!?

"BoL ŞaNsLaR KrAlİçE" diye taklit ettim nottaki yazıyı.

"Bol şansmış. Olmayan taçıma anlat!"  Sinirle yüzümü buruşturdum.
"Halkın canı cehenneme!"  Zincirli cama döndüm. Dışarıyı göstermiyordu. Aksine boş bir orman vardı. Ağaçlar çok uzun olduğu için ötesi yoktu.

Cama yürüdüm. Hava bile alamıyorum bu lanet yerde! Yumruklarımı sıktığımı farkettim. Yumruklarımı sıktığım için elimdeki kağıt buruşmuştu.

Ya şiddet kullanırsam? Hayır. Hayır, Efendim, beni öldürür.

Kafamı cama yasladım. "Ne yapıcam, anne?" Dudaklarımdan çıkan cümleyle beraber gözümden bir damla yaş düştü.

Annemin dünkü sözü yankılandı kulağımda.

"Prensesler ağlamaz, Vera. güçlü olman gerek. Yoksa kim bakar halkına?"

Haklıydı. Annem hep haklı. Onlar benim halkım. Onlara yardım etmek benim görevim. Taçım yoksa taçsız prenses olurum.

Taçsız Prenses (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin