7. Küt, Küt, Küt...

180 3 0
                                    

Başımda sesler vardı.

Ama sanki ben burda değildim.

Kafam acıyordu.

Her neyse, boşver. Sadece uyumak istiyorum.

"Ona ne yaptın!?" Diye bağırdı baskın bir ses.

"Ben-" dedi Atlas. Ona fırsat vermeden konuşmaya devam etti adam.

"Ona ne yaptın, dedim sana!?"
Dediğinde gözlerini araladım.

Benim askerime benden başkası kızamazdı!

"Biraz daha eskerime kızmaya devam edersen, kelleni urgana asıcam!" Dememle ortam sessizleşti.

"Kraliçe!" Dedi kendine gelen, Atlas.

Gözlerimi tam açtığımda karşımda Kral ve Kraliçe burdaydı.

Şoka girmiş bir şekilde bana bakıyordu, ikiside.

Sarayın şifahanesindeydik.(hastane)

"Üzgünüm. Başkası sandım Kralım." Dedim.

Hekim, benim konuşmamla beraber odadan çıktı.

Kraliçe yanıma gelip.
"İyi misin?" Dediğinde Kral alnını ovuşturarak "bu nasıl oldu!?" Dedi sinirle. Göz ucuyla Askere baktı.

"Zehirlenmişsin." Dedi.

Şaşkınlıkla yerimde doğruldum.
"Nasıl!?"

Atlasın yutkunmakta zorlandığını farkettim.

"Beni, onunla yalnız bırakır mısınız?" Dedim, Kral ve Kraliçeye ithafen.

O ne olduğunu biliyordu.

Kral kaşlarını çattı.
"Öyle olsun, Kraliçe Vera."dedi ve Kraliçeyle beraber çıktı.

Elimle alnımı ovuşturdum.
"Ne biliyorsun?" Dediğimde başını önüne eğdi.

"Üzgünüm," Dedi "Akelin yedirdiği yemeklerden olmalı."
İç çektim.

"Ne zamana geçermiş?"

"2-3 gün. Siz bayılmışken, Kral bıçakları buldu. Benim neden sizin odanızda olduğumu sorup durdu."

"Bıçaklara çok kızmıştır." Dedim.
"Açıklama bekliyorlar." Dedi.
İç çektim. Bu kaçıncıydı?

"Ne dedin?"

"Şoktaydım. Sustum." Sesinde anlayamadığım bir pişmanlık vardı.

"Senin hatan değildi." Dedim.

İş çekti. Acılı bir tebessüm gönderip oturduğu sandalyeden kalktı.

"Dinlenmeniz gerek."kapının kulpunu tuttu. Aşağı indirirken.

"Teşekkürler." Dedim arkasından. Çıkıp gitti. Beni duydumu duymadı mı emin değildim.

Akel'den.

Veranın kaçtığı gün.

Masada herkes toplanmıştı. Sabah Prensesi evde bırakıp buraya gelmiştim.

"Canlı silahı, dize getirdin mi?" Hakandı bu. Soruyu bana yönelik sormuştu.

"Evet," dedim tütünümü içime çekerken.

(İnşallah adıyaman tütünü değildir(!))

"Şu an evde, benim gelmemi bekliyor." Dudağımın kenarı kıvrıldı.

Kenan büyük bir Kahkaha patlattı.
"Onu nasıl dize getirdin!?" Dedi iğrenç sesiyle. Elini masaya vurdu.

Kerem benim gibi arkasına yaslandı.
"En fazla dövmüştür." Dedi, saçını geriye attı. "Zaten, dokunsan sana tapar." Sırıttı.

Taçsız Prenses (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin