7✿

39 3 20
                                    


08122023

~~~

"Wonbin!"

Seunghan'dı adını seslenen ve Wonbin'di arkasına bile bakmadan tepenin aşağısına, çiçek tarlasına doğru koşmaya başlayan.

"Park Wonbin!"

Hızına karşı şaşkınlıkla adımlarını yavaşlatmıştı bir türlü iyileşemediği için güçsüz hisseden. Uzun süredir okula gitmek yerine güneşi selamladığı küçük tepeyi Wonbin'in nerden bulduğunu sorgularken onu görmeyi beklemediği için afallamıştıda ruhu.

Gökyüzüne karşı gözlerini kapatmış öylece uzanırken yanında hissettiği hareketlilikle irkilerek aralamıştı göz kapaklarını.

Hiç görmediği kadar berbat halde görmüştü sonra kendisine bakanı. Bir şey demesine kalmadan ise koşmaya başlamıştı şimdi deli gibi endişe ettiği kişi.

Anlamlandırmak zordu endişesini. Wonbin içinde zordu neden Seunghan'ı görünce bu denli ağlamak isteğiyle dolup taşması. Tanışalı çok olmamıştı. Uzaklardı birbirlerine. Fakat çokta yakınlardı kabul edilmesi gereken bir gerçekti bu. Hemen hemen her şeyleri hakkında bilgi sahibiydi ikiside.

Wonbin'in neden koştuğunu iyi biliyordu Seunghan.
Düşünceleri durdurmak, zihni yalnızca yorucu bir eylemle meşgul etmek...

Yavaşlayan adımlarını tekrardan hızlandırırken ciğerlerine dolmuştu çiçek kokuları. Yorulduğu için yavaşlamış olanın hızını geçerek durmuştu önünde.

Nefes nefese kalmışken kendisine kıyasla sakince bakıyordu karşısındakinin büyük, yıldız dolu gözleri.

"Büyükanneyi en çok ben özledim o yüzden şov yapmayı bırak."

Ruhunu hafifleten gülüşle vermişti tuttuğu nefesi. Kafasını eğdiği için gülüşünü pek izleyemesede ipeksi uzun saç tutamları sallanmıştı bir bir.

Çiçeklerin arasındalardı şimdi. Taze doğan güneş hafif sıcaklığı ile varlığını belli ederken gözlerini kamaştırmıştı ruhları kırgın olan gençlerin. İkisininde huzur kokan saç tutamlarından öpmüştü tek tek.

"Büyükanneyi gerçekten özledim."

"Biliyorum."

Yalnızca kısa bir cevaptı fakat samimiyetini hissedebilmek tuhaftı. Gözleri endişe ve merakla bakıyordu gözlerine.

Bayan Park isteyerek gitmemişti ve Wonbin ısrarcı olmasaydı çiçekçisini asla bırakmayacaktı. Tedaviden sürekli kaçınmıştı ve şimdi torunu yüzünden istemediği bir ortamdaydı. Kendisini suçlu hissetmekten alıkoyamıyordu. Bir süredir Büyükannesiyle geçirdikleri zamanları düşününce onu alıp evine ve çiçekçisine geri getirmek istiyordu.

Fakat ailesi onu daha fazla orada tutmak için yine Wonbin'i kullanmak istiyordu.

"Hey. Yine düşünüyorsun."

Neden düşünmemek için koştuğunu somut bir şekilde anlamıştı Seunghan. Gözlerine bakan gözler boşluktayken nefes almayı bile unutuyordu Wonbin. Omzuna dokunmuştu kendisine gelmesini istercesine. Onu neyin bu çukuruna ittiğini merak etmişti fakat soramamıştı bile.

"Koşalım."

Koşmak o an için işe yarayan tek eylem, gençliklerinin en büyük nimeti ve ne yapabileceğini bilmeyen Seunghan içinde teselli yöntemiydi. Bileğinden tutarak ne cevap vereceğini umursamadan koşmaya başladığında hızına yetişmek bir kenara dursun sadece yürümekle kalmıştı Wonbin. Bileğini inatla bırakmayanın elini çekme uğraşına girmeden çiçeklerin arasına uzanmıştı sonra.

solan bitkiler ve birazda güzelim gülümsemeler / hanibaniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin