11 ✿

22 3 0
                                    


03012024

~~~

"Bugün büyükanneyle konuştum."

Wonbin elindeki makasla saksıdaki bitkinin ölü yapraklarını temizlerken kurduğu cümle sindiği koltukta uyukalayanın kulağına ilişmişti çoktan.

"Ben hergün konuşuyorum."

Seunghan hava atarcasına söylendiğinde gülmüştü Wonbin.

"Ne konuşuyorsunuz?'

Omuz silkmişti Seunghan. Bazen inanılmaz kısa sürsede sohbetleri, yeterliydi yalnızca dostunun sesini duyması.

"Bugün durumunun ne kadar iyiye gittiğini anlattı uzun uzun. Ona inanmadığımı düşündüğü içinde telefonu annene verip detaylı açıklama yapmasını istedi."

"Çiçeklerine olan aşkından gençliğe geri dönüş iksirini bile bulacak gibi."

"Annen tek tek raporları gösterip cidden ayrıntılı ayrıntılı açıkladı. Büyükanne beklediğimizden daha erken gelecek eminim artık."

"Başında deli gibi korksamda, bende rahatım artık."

Seunghan gülümsemişti istemsizce. Dostunun dönecek olmasının düşüncesi dahi heyecanlandırmıştı genç ruhunu.

"Büyükanne döndüğünde ona anlatacağım çok şey var."

"Torunuyla vakit geçirmekten sana zaman kalmaz belki. Emin konuşma."

Hala paylaşma konusunda sıkıntıları vardı ve bu konuda çocukluk yapmaktan her ikiside geri durmuyordu.

"Torunuyla hergün konuşur. Dönünce biricik dostuyla vakit geçirecek bu yüzden."

Uykulu ve durgun ruh hali ne zaman büyükannenin bahsi geçse yerini huzurlu ve neşeli bir gülümsemeye bırakırdı. Seunghan dostundan bahsederken hep en güzel şekilde gülümsemekten alıkoyamazdı kendini. Büyülü güzelliğide böylelikle çıkardı gün yüzüne.

Wonbin gözlerini alamazdı ondan.

"İşim bitti. Duracak mısın hala burada."

"Hayır. Çıkalım."

Dünün ardından eski rutinlerine geri dönmüşlerdi. Seunghan yokluğunda ne olup bittiği konusunda korumuştu sessizliğini ve ısrarcı olmamıştı yanındaki.

Uzun bir süre boyunca akşamın hafif karanlığında yürümüşlerdi konuşmadan.

"Dünya dönüyor fakat yerinde sayan tek kişi benmişim gibi hissediyorum."

İçindeki fırtınaya ters, sakin çıkmıştı sesi Seunghan'ın. Keskin gözleri geleceğin verdiği endişeyle perdelenmişti birden bire. Hiç konuşmayacaklarmış gibi giden yolda pes eden kişi olmuştu belkide sessizliğin ağırlığına dayanamadığından.

"Herkesin yapabildiğini yalnızca ben yapamıyormuş gibi hissediyorum."

Öyleydi çünkü. Herkesin anladığını anlamayan tek kişiydi. Bu histen kaçarak dahi kurtulamıyordu. Şimdi evi dediği yerde dahi aynı hissediyordu. İçini kemiren şey buydu. Sessizliğini bozanda.

"Üzerimdeki bakışlardan, insanları dinlemekten ve onlarla vakit geçirmekten yoruldum."

Yorgundu sadece. Ve beklentisi büyüktü dünyanın. Wonbin'in sessizce, yargılamadan dinliyor oluşu bile yeterliydi her şeyi bırakıp savunmasızca ağlaması için. Yanında öylece gözlerine bakarken yürüyor oluşu dahi hayal gibiydi.

Hiçbir zorunluluk olmaksızın, sakin bir hayat yaşayamaz mıydı? Hayatının her anında çevresinde kendisini yoran insanlarla olmak zorunda mıydı?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

solan bitkiler ve birazda güzelim gülümsemeler / hanibaniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin