Geçmişten kesit.

796 21 5
                                    

   İyi okumalar.

******🤍

 09.06.2018. Karadeniz...

    Solmuş güz yaprakları ayaklarımın altında ezilirken, bir tek şey düşünüyordum. O da bu cehennemden kaçmak. Esaretin prangaları ayaklarıma bağlanmışken, kurtuluş ne kadar yakın ola bilirdi ki?

   Koşmaktan bitap düşmüş benliğim durmak bilmiyordu. Aklım bana sadece koşmamı söylüyordu. Bu cehennemden kurtulmak istiyorsan koş diyordu. Ama ya kalbim? Kalbim de destekliyor muydu?

   Koca bir çınar ağacının arkasına geçtiğimde, hala seslerini duya biliyordum. Karnıma giren ani sancıyla elim şişkin karnımı bulmuş, çığlık atmamak için zor durmuştum. Buraya kadar dayana bilmem bile bir  mucizeydi. 7 aylık hamile bir kadın olarak neredeyse 200 metre koşmuştum. Ama duramazdım. Eğer durursam bu gün, ömrüm boyu tutsak olurdum. Geçmişin karanlığında kaybolmuş bir adama ömrüm boyunca mahkum olurdum. Ben umutlarıma ihanet etmiş olurdum...

   Bir adım attım kurtuluşuma doğru. Ve bir silah sesi yankılandı gecenin karanlığında. Kuşlar şahit oldu çaresizliğime. Ve bir çığlık firar etti susuz dudaklarımdan. Ellerim korumak amaçlı karnımı sararken, yeşillerim elindeki silahla gecenin karanlığında parlayan kara gözlerini üzerime diken adamı buldu.

    Sinirliydi. Aramızdaki mesafeye rağmen bunu anlamıştım. Gözleri usulca bedenimde gezdi. Ve sonra tek bir yerde odağını buldu. Ellerimi sıkı-sıkıya sardığım karnımda. Bir kaç saniye baktıktan sonra ağır adımlarla yanıma yaklaştı.

    Koşmaktan şişen ayaklarım sanki yerine çivilenmiş gibiydi. Geri gitmek istiyordum. Kurtulmak istiyordum. Ama olmadı. Hiç bir isteğimin olmadığı gibi bu da olmadı.

   Yaşlı gözlerimle baktığım adam, acımasızca baktı yine gözlerime. Silah tutmaktan nasır tutmuş elini ince koluma sardığında,  kendine çekmişti aciz benliğimi. Yavaşça yüzüme yaklaştığında, korkudan gözlerim kısılmıştı.

  "Kaçmaya cüret ettin." Ölüm kokan sesini duyduğumda, niyetini de anlamıştım. Hemen kafamı iki yana salladım ve çeşme gibi akan göz yaşlarıma izin verdim.

   "Lütfen..." Cılız çıkan sesim güçsüzlüğümden nefret etmem için en büyük sebebiyyetti. Şu dünyada en çok neden nefret ediyorsun diye sorsalar, hiç şüphesiz ' güçsüzlük ' derdim. Çünkü, gücüm olsaydı, bu canavardan kurtulurdum...

   "Kes sesini! Sana tahammülüm kalmadı artık. Bu saçma sapan hareketlerine katlanmak durumunda değilim. Sana son kez söyleyeceğim. Ya böyle çocukça şeyler yapmaktan vazgeçer uslu-uslu oturursun, ya da gidip ailenin leşini ayaklarının altına atarım. " Bağırarak konuştuğunda, ağlamam şiddetlenmiş, korkum artmışdı.

   "Baban olacak o it seni benim önüme attı. Kendi şerefsizliğini sana yıktı. Bütün aşiretin önünde benden giden canların bedelini seninle ödedi. Benden giden üç cana karşı seni verdi. Sanma ki, o it babanı gidip öldüremem. İki saniyemi bile almaz ölmesi. Ama bana acı çekmesi lazım. Benim gibi acı çekecek. Sen de o şerefsizin kızıydın! Ama artık benim karımsın. Benim çocuğumu taşıyorsun. Sana andım olsun ki, tek bir yanlışında bütün aileni gebertirim. ANLADIN MI!"

   Özgürlüğü istemenin  bedeli buysa eğer, kimse bana adaletten bahs etmesin. Güçlü, güçsüzü eziyorsa eğer, kimse bana eşit olmaktan bahs etmesin.

    Son bir gücümle kısık sesimi duyurduğumda hiç iyi hissetmiyordum. "A..anladım"  Ve çırpınışlarım o gece son bulmuştu...

    Gözlerim kararıyor,ellerim karıncalanıyordu. Sözlerinin ağırlığı kalbimi delerken, tüm dünya dönüyordu sanki. Düşecekken, belimden tutan elleri hiss etdim. Ve zihnim kapanmadan fısıltısı ilişmişti kulağıma.

  "Çok canın yanacak 'yosun gözlü'  çok.."

   Ve bir yıldız kaydı karanlık gecede. Gök gürledi ve yağmur yağdı. Genç kızın ahvaline gök yüzü bile ağladı o gece...

  

   "Geçmişten kesit bitti."

  *********🤍

Merhabalar. 🙃

  Geçmişten bir kesit yapayım dedim. Sizce nasıl olmuş?🙂

  Bir yorumcuk yaparsanız çook sevinirim. En azından yanlış yaptığım bir şeyi söylersiniz.🙂

  

  

  
  

ÖmürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin