Öyle gülmek olur mu gözünü seveyim..
***
Çiseleyen yağmur damlaları camıma vuruyordu. Kitabımı bırakıp cama doğru ilerledim. Yağmuru seviyordum, yağmurdan sonra o kokan toprak kokusuna bayılıyordum, içime huzur veriyordu. Dolabıma ilerleyip yağmurluğumu alıp aşağı koştum. Hemen botlarımı da giyindim. Kapıyı açıp tam dışarı çıkacakken annemin sesi ile durdum. "Yağmur nereye?" yavaşça arkamı dönüp şirince sırıttım. "Yağmuru ne kadar sevdiğimi biliyorsun anne." Biraz beni süzüp "Hasta olacaksın yine. Gitmeni istemiyorum." deyip oturma odasına gitti. Botlarımı çıkarıp arkasından ilerledim. "Anne lütfen.." diye mırıldandım. Tatlı sandığım bakışları da attıktan sonra "Lütfen.." dedim tekrar. "Dilek izin ver insin aşağıya." Diyerek girdi içeriye babam. Babama kocaman gülümseyip anneme geri döndüm. Annem "İyi in ama geç kalma." Deyince boynuna atlayıp sarıldım. "Teşekkürler!" deyip babama öpücük attım ve dış kapıya doğru koştum. Botlarımı geri giyip hemen kapıyı açtım ve aşağı indim. Yağmurun altına geçince kollarımı yana açtım ve dönmeye başladım. Gözlüğüme denk gelen yağmur damlalarının iz bırakmamasını diliyordum. Adım Yağmur.. Belki de yağmuru sevmemin nedeni ismimden geliyordu bilmiyorum. 17 yaşında kahverengi saçlı, kahverengi gözlü, biraz kilolu, sivilceli ve inek bir kızım. Hayır, sürekli ders çalışan ineklerden değil. Çalışmayıp yüksek not alan ineklerdenim. Ağzımda olan diş telleri yüzünden hem tükürerek konuşmamı hem de konuşmamamı sağlıyor. Okulda adımı sorsanız kimse bilmezdi ama 'İnek Kız' deseniz hemen beni tanırlardı. Arkadaşım olarak Deniz var, Deniz Kara. En yakın arkadaşım. Kızlarla anlaşamıyordum. Derslerini benim yardımım ile geçiyor. Ve yine hayır, zeki olduğum için yanımda durmuyor. İlk başlarda bende öyle sanmıştım ancak, sınav hariçleri de yanımda oluyordu.
"Deli kız kaç saattir dışarıdasın haberin var mı? Hemen içeri gir, üşütüp hasta olacaksın, bak bak kime diyorum ben? Yağmur!" Annemin bağırması ile dönmeyi bırakıp yanaklarımı şişirdim ve geri bıraktım. "Geldim anne ya.." "Anneye 'ya' denmez çabuk içeri!" Hemen içeri geçip yavaş yavaş merdivenlerden çıkmaya başladım. Dalgın dalgın merdivenlerden çıkarken, Emir'lerin kapısı açıldı. Bir an irkildim, beni baştan aşağı süzdükten sonra "Gine ıslanmışsın yaramaz kız..." "Of Emir ben köpek değilim." gülüp elleriyle saçımı karıştırdı "Ya elleme saçlarıma!" diye cırladım. "Atarlı ergen." deyip dil çıkardı. Ona vuracağım sırada merdivenlerden inmeye başladı "Ben ergen değilim!" diye bağırdım. 'Ergen' kelimesine gıcık olduğumu biliyordu. Merdivenlerden çıkmaya başladım. Emir'le aynı yaştayız, aynı okuldayız ama okulda ne o beni ne ben onu tanıyorum. Ona 'Neden okulda benle konuşmuyorsun?' diye sorunca bana 'Yaşın küçük büyüyünce gel.' demişti, salak şey. Kapıya gelince 3 kere kapıya vurdum. "Geldim be! Ne çok vurdun." deyip kapıyı açan küçük kardeşim Eren'e baktım.
"Ooo küçük bey sen ne zaman okuldan geldin? Ben niye görmedim?"
"Canım ablacım sen deli gibi etrafında dönerken geldim. Görmemen normaldir." dedi. "Seni afacan!" deyip saçlarını karıştırdım. "Yaa! Elleme saçlarıma." "Ben ellerim sus." deyip odama çıktım. Hemen banyoya girip kısa bir duş alıp çıktım. Hello kityli pijamalarımı giyinip yarım bıraktığım kitaba döndüm;
"Seni seviyorum Mark neden anlamak istemiyorsun?" dedi genç kız. Çok acı çekiyordu aslında içinde ne fırtınalar kopuyordu ama bundan genç adamın haberi yoktu. Genç adam onu sevmediğini nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Cesaretini toplayıp bir çırpıda söyledi onu sevmediğini "Lusi seni sevemiyorum sorun bu.." o iki kelime genç kızı yıkmıştı. Gözleri doldu, ellerini hemen paltosunun cebine soktu, ellerini yumruk yaptı, dişlerini sıktı, ağlamamalıydı küçük düşmemeliydi gözünde. Genç kız sadece kafa sallamakla yetindi. Ne yapabilirdi ki? 'Neden?' diye sormak istedi ilk önce. Gerçi 'Neden?' diye sorsa da bir şey değişmeyecekti. Genç kız son kez baktı adamın yüzüne, son kez nefes alır gibi nefes aldı, son kez yüzünde ki her çizgiye baktı, genç kıza anlamsızca bakan gözlerini süsleyen kirpiklerine baktı sonra. Acı çeken gözlerini genç adamın gözlerine değdirdi. Ve hiçbir şey demeden genç adama arkasını döndü, oradan uzaklaşmaya başladı. Genç kıza son anda çarptı o acı rüzgar.. Âşık olduğu adamı nasıl unutacaktı? Nasıl vazgeçecekti ondan?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğa Uçuş
Teen Fiction"Kanatları olmayan bir meleğin sonsuzluğa uçuş hikâyesi.." ☂ ☂ ☂ "Acı neydi? Kimine göre acı yalnızlıktı. Kimine göre sevilmemekti. Bana göre acı yaşamaktı."