Gözlerimi araladığım da koltukta uyuyan bir adet Yağız ile karşılaştım. Gözlerimi kırpıştırıp neden burada yattığımı düşünmeye başladım. Başımın ağrıması ile dudaklarımı birbirine yapıştırdım. Düşünmek istediğim zaman beynim patlayacak gibi hissediyordum. 'Babanız bitkisel hayata girmiş durumda.' Sesi yankılandı beynimde. Gözlerimin dolmasıyla ayaklandım. "B-baba.." dedim titrek nefeslerimin içinde. "Yağmur." "Yağız." Dedim ve arkaya baktım. Yatakta oturmuştum. "Babama götür beni Yağız." Dedim acı içinde. "Dinlenmelisin Yağmur." Deyip beni yatağa yatırmaya çalıştı. "Yağız yalvarırım beni babama götür." Dedim kolumu tutan elini tutarken. Kapının açılmasıyla gözlerim oraya döndü. Gözümde gözlüğümün olmadığını anlayınca "Gözlüğüm nerede?" diye mırıldandım. Kapıdaki kişileri seçemiyordum. Yağız gözlüğümü gözlerime geçirince kapıya baktım. Deniz ve Emir'i görünce gözlerimdeki damlalar yanağımdan akmaya başladı. "Deniz.." deyince koşarak bana sarıldı. "İyi misin?" dedi kulağıma doğru. Kafamı iki yana salladım. "İyi olacaksın Yağmur." Deyip saçlarıma bir öpücük kondurdu. "Bu durunda olmasaydık, kıskandım der Yağmur'u elinden alırdım Deniz." Dedi Emir. Gözlerimin dolu olmasına rağmen gülümsedim. Yağız'a bakma gereği duyunca ona döndürdüm bakışlarımı. Kaşlarını çatmış Emir'e bakıyordu. "Beni annemin yanına götürün." Deyince üçünün de bakışları bana göndü. Deniz kolumu tutup hastane terliklerini giymeme yardım etti. Yağız yanıma gelip koluma girdi. Deniz de arkadan serumu sürüklüyordu. Yağız kulağıma eğilip "Arkada ki lavuk kim?" deyince ona döndüm. "Arkadaşım." Deyince kaşları daha ne kadar çatılacaksa dahada çatıldı. "Senin erkek arkadaşların olduğunu bilmiyordum." Diye fısıldadı. "Şuan da bunu seninle tartışmayacağım Yağız." Dedim bitkin sesimle. Sadece kafasını salladı. Kıskandığı için sevinebilirdim ancak çok yorgun, üzgün ve bomboş hissediyordum. Yağız bir odanın önünde durunca bende onunla birlikte durdum. "Annen burada. Deniz'in annesi yanında." Deyince kafa sallayıp odaya girdim. "Anne.." diye mırıldandım. Bakışları bana dönerken "Yağmurum." Dedi titreyen sesiyle. Yavaş yavaş ilerleyip anneme sarıldım. Deniz serumu anneminkinin yanına koyunca "Teşekkür ederim." Diye mırıldandım. "Yağmur biz dışarıdayız." Sesinden sonra kapının kapanma sesi geldi. Deniz'in annesi Derya abla oturduğu koltuktan kalkıp yanıma doğru sürükledi. "Otur kızım." Deyince annemden ayrılıp koltuğa oturdum. Derya ablada sandalyeye oturdu. Annemin elini tuttum. "Ne yapacağız anne?" deyince gözleri doldu. "Bilmiyorum kızım." Dedi. "Yağmur kızım biz her zaman yanındayız." Bakışlarım Derya ablaya döndü. Gülümseyip "Sağ ol Derya abla." Başımı annemin eline dayayıp düşünmeye başladım. Babamsız nasıl yaşayacaksak, nasıl nefes alabileceksek hayata devam edecektik etmek zorundaydık. Oflayıp anneme baktım. Onu çalıştıramazdım. En güzel plan benim çalışmamdı. Annem Eren'e bakardı. Büyük bir ihtimalle annem ben çalışırım diyecekti ama izin veremezdim. Dudaklarımı annemin eline bastırdım.
☂ ☂ ☂
"Öğlenleri görüş saatimiz 1, akşamları ise 7. Öğlenleri yanına sadece 1 kişi girebiliyor. Akşamları ise televizyondan gösteriyoruz." "Akşamları neden yanına giremiyoruz kızım?" diye sordu annem. "Hastalarımızın enfeksiyon kapmasını önlüyoruz hanım efendi." Deyip gülümsedi hemşire. "Oldu kızım. Hadi gidelim Yağmur." Annemin koluna girdim ve beraber yoğun bakım yerinden çıktık. Annemle beraber asansöre bindik. "Yağmur kızım." Deyince ona döndüm. "Anneannenin yanına gidelim diyorum." Deyince kalbime binen yük iyice binmişti. Gitmek mi? "Gitmek nereden çıktı anne?" "Kızım ben o evde duramam." Deyince hak verdim ona. "Ben gelemem." Diye mırıldandım. Anneannem Trabzon da yaşıyordu tek başına. Gerçi teyzemler ilçelerinde oturuyorlardı. "Yağmur," deyince "Evde konuşuruz anne." Deyip koluna girdim. Asansör durunca asansörden inip hastanenin çıkışına ilerledik. Yağız'ların yanına ilerleyince Deniz Yağız'a "Sana nasıl güveneceğim?" diye bir şey diyordu. "Şey," demem ile Deniz sustu ve bize döndüler. "Deniz, Yağız siz gidin." Dedim. Hepsi annemle bana dönerken "Biz Emir ile gideriz." Diye cümlemi devam ettirdim. "Ama," "Deniz gidin olur mu?" deyince kafa salladılar. Emir annemin koluna girince yürümeye başladık. Arkamı dönüp Yağız'a baktım. Onun da bana baktığını görünce gülümseyip gözlerimi yavaşça kırptım 'Sorun yok.' Dercesine. Gülümseyip kafa salladı oda.
☂ ☂ ☂
"Anne babam hastanede yatıyor, ne gitmesi?" deyince gözleri doldu. Ben zaten sinirden ve içimde ki üzüntüden ağlamaya başlamıştım. "Kızım," "Anne bak, tamam siz Eren ile gidin ve ben burada kalayım. Babamı bırakamam. Deniz'i, Yağız'ı ve Emir'i bırakamam anne." deyince duraksayıp eliyle göz yaşlarını sildi. "Ben seni nasıl bırakırım kızım?" deyince "Büyüdüm anne, etrafımda Deniz ve Emir olacak. Onlara emanet edebilirsin beni?" deyince oturduğu koltuktan kalkıp odasına doğru ilerledi. Oflayıp göz yaşlarımı durdurmayı denedim. Yaşadıklarımız beni güçsüzleştirirken yaşayacağımız şeyler için ne yapabileceğimi düşündüm. Annemin telefonu çalmaya başlayınca sehpanın üzerinden telefonumu aldım. 'Yağmur'un ar. Yağız' yazısını görünce dudaklarımda tebessüm belirdi. Telefonu açıp kulağıma götürdüm. "Alo efendim, ben Yağız. Yağmur'un arkadaşı." sesiyle iyice gülümsedim. "Yağız benim Yağmur." deyince duraksadığını hissettim. "Tuhaf hissettim birden." deyince bu sefer ben duraksadım. "Nasıl?" dedim. "Telefonu sen açtın. Şimdi sana 'Eve ne alınacak karı?' demek isterdim." deyince gülümsemekle yetindim. İçim kıpır kıpırdı ama dışarı vuramıyordum. "Yağmur'um," "Efendim." "Babanın iyi olması için elimden ne geliyorsa yapacağım." deyince "Babam iyi olmayacak Yağız, makineye bağlı." dedim. İçimdeki fırtınadan sadece bu sözler çıkmıştı dudağımdan. Duraksadı. Sadece nefes alış verişlerimizi dinledik. Titrek nefesimi düzeltmeye çalıştım. "Seni seviyorum." deyince ellerim titredi. "Bende seni seviyorum Yağız." Kalbimi titretmişti bu iki kelime. "Her zaman yanındayım, ne olursa olsun seni bırakmayacağım." "Neden böyle konuşuyorsun?" deyince "Gerçekleri söylüyorum bir tanem." 'Bir şey olacak' diye fısıldadı iç sesim. Bir şey olacaktı evet, hissediyordum. Olacak şey beni korkuturken sadece "Tamam." diyebilmiştim. Telefonu kapattıktan sonra banyoya ilerledim. 2 gündür ağzıma su haricinde bir şey girmemişti. Tartılma ihtiyacı duymuştum birden. 72'den 75'e yükselmiştim diyet yaptığım halde. Bir yanlışlık olduğunu biliyordum. Gözlerimi kapatıp tartıya çıktım. Derin nefes alıp verdim, yutkundum. Kafamı eğip gözlerimi açtım. 77 sayısı ile nefes almayı bıraktım. Gözlerimi açıp tekrar baktım. 77 mi? Yemek yemediğim halde kilo mu almıştım? Güldüm. Neler oluyordu? Hayat bütün acı oklarını bana mı çevirmişti? 'Öyle görünüyor.' dedi iç sesim acı dolu sesiyle. Banyo mermerine oturdum. Annem için güçlü olacağım diye git gide yıkılmaya başlamıştım. Yarın hastaneden sonra eczaneye gitmeye karar verdim. Birde orada tartılacaktım. Bizim tartıya yandan baktım. "Bozuksun sen, yoksa benim kilo vermem gerekiyordu. Bozuksun sen." diye mırıldandım. Bozuktu tabi!
☂ ☂ ☂
İnternetim çekmediği için bölüm atamıyordum ama bugün şanslı günümdeyim. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Sizleri çokcana seviyorum. Allah'a emanet olun. ♣
İnstagram ♠ irembs_
![](https://img.wattpad.com/cover/42762079-288-k448887.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğa Uçuş
Teen Fiction"Kanatları olmayan bir meleğin sonsuzluğa uçuş hikâyesi.." ☂ ☂ ☂ "Acı neydi? Kimine göre acı yalnızlıktı. Kimine göre sevilmemekti. Bana göre acı yaşamaktı."