Bölüm-2

468 21 2
                                    

Bu masalda mutsuzlar var..

***

Genç kız esen rüzgâr nedeniyle paltosuna daha da sokuldu. Şirketten çıktıktan sonra evine uğramamıştı, telefonunu kapatmıştı. Issız bir sokakta ne yapacağını bilmeden ilerliyordu. Akşam serinliği baya bastırmıştı. Üşümesine rağmen nasıl olur da içi cayır cayır yanardı? Genç adam şirketin camından dışarı bakıyordu. Kravatını gevşetti, gömleğinden 2 düğme açtı. Bunalmıştı. Cebinden telefonunu çıkardı Lusi'yi aramak istedi ama yapamadı. Neden arayacaktı ki? İlk başta onu sevmediğini söyledi sonra arayarak 'Neredesin Lusi?' mi diyecekti. Saçmalıyordu adam. Ya başına bir şey geldiyse diye de geçirdi içinden. Her akşam Lusi'yi evine Mark bırakırdı. Kafasını sağa sola salladı ve telefonu cebine geri koydu. Masasına geçip dosyalarla ilgilendi. Genç kız ilk başta sahile uğradı. Denize bakan güzel bir banka oturdu. Bileğinde ki lastikle saçlarını topladı. Sonra geri koydu ellerini cebine. Neden kendisini boşlukta hissediyordu? Ağlaması gerekmez miydi genç kızın? Hıçkırarak bağırarak ağlaması gerekirdi hatta.. Neden yapamıyordu? Neden içinde ki fırtınayı dışına vuramıyordu? Derin nefes alıp verdi genç kız. Sanki ilk defa nefes alıyormuşcasına derince havayı soludu. Burası genç kıza iyi gelmemişti. Genç kıza iyi gelecek tek yer vardı. Genç kız banktan kalktığı gibi ona iyi gelecek yere ilerledi. Genç adam dayanamamış ve telefonunu geri cebinden çıkarmıştı. Telefondan Lusi'yi bulup aradı ama ulaşılamıyordu. Tekrar denedi tekrar, tekrar... Mesaj attı ama geri dönmedi. Genç adam hemen ceketini alıp şirketten koşarcasına çıktı. İlk önce Lusi'nin evine gitti ama açan olmadı. Sonra sahile. Lusi'nin en sevdiği yerdi sahil. Tüm sahili aradı ama yoktu. "Neredesin Lusi? Neredesin?" diye mırıldandı. Telefonunu çıkarıp yeniden aradı. Bu sefer çalıyordu ama meşgule verdi. Lusi Mark ile ilk karşılaştıkları yere yani dağ evine çıkmıştı. Dağ evinin hemen yanında Mark'ların evi vardı. Lusi yeşillik alanda ilerledikten sonra durdu. Babasının ona yaptığı salıncak orada duruyordu. Hatta burada Mark ile kavga etmişti. İlerleyip salıncağa oturdu ve sallandı. Düşündü; bundan sonra Mark olmadan hayatına devam edebilecek miydi?

"Şşş kızım kime diyorum. Aloo!" "Hı? Aa Deniz sen ne ara geldin?" diye sordum. Kitapta kaldığım yere ayracımı koyup kapattım. "Şimdi." deyip çantasını masaya koydu. "Deniz ya sana bir şey anlatacağım" Deyince "Anlat." Deyip dikkatini tamamen bana verdi. Dünkü olayın hepsini Deniz'e anlattım. "Sapık mıdır nedir anlamadım ki Deniz." Dedim hemen savunmaya geçerek. "Öyle kişilerle konuşmayacaksın kızım. Allah Allah!" deyip sinirle soludu. Kantine bir göz atıp "Adı ne demiştin?" diye sordu. "Yağız." Dedim. "Soyadını söyledi mi?" deyine kafamı 'Hayır' anlamında salladım. "Bir daha öyle bir şey olunca bana ulaşmaya çalış. Duydun mu beni?" deyince "Kızmasana Deniz. Sanki ben dedim ona lavaboya gel diye." "Yok birde gel deseydin! Ya Sabır!" deyip masadan kalktı. "Kalk hadi. Sınıfa yeni kişiler gelmiş." Dedi. İçeceğimin hepsini hüpletip kitabımı elime aldım ve ayağı kalktım. Sınıfa ilerleyip sıramıza oturduk. Dersimiz edebiyattı. Önümüzde oturan Gamze ile Hira yoktu. Murat hoca girdikten bir iki dakika sonra kapı çaldı.

"Hocam biz bu okula kayıt yapmıştık. Bu sınıfmış bizim sınıf." dedi erkek sesi. Tanıdık gelmişti. Defterime yazı yazdığım için gelen kişileri görememiştim. "Neden sene başında gelmediniz çocuklar?" "Kavga nedeniyle okuldan atıldık." dedi. İlgimi çekmişti. Kafamı kaldırıp gelen kişilere baktım. Yağız? Yok artık. Gözlüğümü kaldırıp elimle gözlerimi ovaladım ve gözlüğü geri taktım. Valla oydu. Deniz'e baktığımda gülerek Yağız'a ve kıza bakıyordu. "Ne kavgası bu? Okulda kavga istemeyiz biz." dedi hoca sert bir şekilde. "Yok hocam beni korumak için zaten." dedi kız olan. "Boş yerlere geçin." dedi Murat hoca. İkisi de bizim sıranın önüne oturdular. Yağız'la Deniz tokalaştılar. Tanışıyorlar mıydı? Deniz beni gösterip "Yağmur." dedi. Yağız bana bakıp göz kırpıp "Tanışıyoruz.." dedi. Deniz bana bakıp "Üzerine kahve döken lavuk bu mu?" deyince kafamı salladım. "Önüne baksana lan kızı yakmışsın. Birde tuvalete girmişsin. Sonra görüşeceğiz gerçi." Deyip bana baktı. "Yağız çocukluk arkadaşım. Bir süredir yurt dışındalardı." Deyince sadece kafa sallamakla yetindim. "Kimse beni tanıştırmıyor.." deyip Yağız'a bakıp göz devirdi. "Neyse bende Elif." dedi Yağız'ın yanında oturan kız. Kıvırcık siyah saçları, mavi gözleri vardı. İlk önce Deniz'e elini uzattı sonra bana. Samimi bir şekilde gülümseyip "Merhaba." Dedi. Elini tutup bende gülümsedim ve "Merhaba." diye mırıldandım. Murat hocanın sesi ile Elif önüne döndü "Yağmur kitaptan 113'ü açıp 2. etkinliği yapar mısın?" dedi. Çantamdan kitabı çıkarıp sayfayı açtığım anda zil çaldı. "Haftaya yaparsın unutma." dedi ve sınıftan çıktı. Murat hoca çıkınca Eslem ve arkadaşları sınıfa girdi. Diğer tabirim ile Pislik ve sürüsü. "Duydum ki yeni birileri gelmiş okula. Bizimde yeni birilerine ihtiyacımız vardı." Dedi olmayan dudağını büzerek. İlk başta Yağıza baktı ve "Merhaba." dedi yılışık bir şekilde. Elini Yağız'a uzatıp "Eslem ben." Dedi. Yağız da gülümseyip "Yağız." dedi ama elini tutmadı. Eslem bozulsa da belli etmemişti. Bu haline güldüm. Bana baktı "İnekçim sen nasılsın?" dedi gülerek. Tam bir şey diyecektim ki Deniz eliyle kafamı omzuna yasladı. Gözlerimi kapatıp ellerimi yumruk yaptım. Eslem'den nefret ediyordum. Sonra Elif'e döndü "Bize katılmaya ne dersin? Okulun popüler grubuyuz. Ona göre." Deyip gülüş sesi ulaştı kulağıma. Pislikti. Biraz duraksama oldu sonradan "Denizcim sen bu ezik de ne buluyorsun?" dedi. Gözlerimi aralayıp Deniz'in diyeceği şeyi bekledim. Ellerini yumruk yaptığını görünce elimi elinin üzerine koydum. Derin nefes alıp verdiğini hissettim. "Sende olmayan birçok şey mesela; Beyin." dedi. Bir süre kimseden ses çıkmadı. "Ee ne diyorsun gruba gelecek misin?" diye sordu Eslem. Deniz'in omzunda kafamı kaldırıp Elif'e baktım. Kafamı 'Hayır' anlamında salladım. Eslem bunu görmüş olacak ki "O kafanı koparırım ezik! Karışma kıza!" dedi. "Gel de kopar pislik." Demem ile Eslem'in gözlerinden alev fışkırdı. Tam bir şey diyecekken Elif "Tamam." dedi ve gözlerim doldu. Eslem bana bakıp güldü. Sonrasın da Elif'e dönüp "Beni takip et." dedi ve gitti. Elif'de "Derste görüşürüz." deyip arkasından gitti. "Şş! Şu gözlerinde ki yaşları geri gönder. Biz varız." dedi Deniz. "Neden kafanı 'Hayır' anlamında salladın?" dedi Yağız. "Sonra anlatırım lavaboya gitmem lazım." Dedim ve ayaklandım. "Tamam, dur bende geliyorum." Dedi Deniz. "Bende geleyim bari." Diyerek Yağız'da ayaklandı.

Sonsuzluğa UçuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin