Jungkook, ülke başkanı olan babasını öldürerek idama mahkum edilir. Avukat Kim Taehyung ise onu kurtarmak için savunma yapma teklifinde bulunur. Oysa Taehyung, Jungkook'un çocukluk aşkıydı. Hafızasını kaybeden Jungkook çocukluk aşkının ona avukatlık...
Jeon Jungkook, Kim Taehyung'un bu evrendeki en güzel şey olduğuna inanıyordu.
Evet, yaşları henüz çok küçüktü ancak hissetikleri duygular çok büyüktü. Onlar birbirlerine karşı ne hissettiklerini kestiremiyordu belki ama bu hissin adı aşktı.
Birbirlerinin kıyameti olacaklarını bilmiyorlardı ve onlar bu kıyamete bile aşıklardı.
Ancak ikisininde bilmediği tek bir şey vardı, unutacaklardı. Daha doğrusu Jungkook unutacaktı. Oysa ilk aşık olan o'ydu.
Taehyung'un peşinde koşan, onunla arkadaş olmak isteyen Jungkook'tu. O Taehyung'u karşılıksız seven ilk ve son kişiydi. Ancak onu unutacaktı.
Ona bir gün Kim Taehyung'u unutacağını söyleseler asla inanmazdı. Ona kör kütük aşık olduğunu savunurdu. Ancak o şu an hiçbir şeyi anımsamıyordu.
Jeon Jungkook, Kim Taehyung'u sadece geçmişinde sevmişti. Kim Taehyung ise onu her evrende, her zaman diliminde sevmişti.
*****
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
JUNGKOOK-
Benim için bir türlü geçip gitmeyecek bir ay vardı önümde. Üstelik bu bir ay boyunca yalnız olacağımı bilmek beni daha da ürkütüyordu. Annem halen beni merak edip gelmemişti bile.
Ancak belki bugün gelirdi. Hope ile görüşmemiz vardı bugün. Hissediyorum, Meleğim bugün beni görmeye gelecek.
Her zaman ki gibi oturmuş tavanı seyrediyordum. Zihnimde hiçbir zaman dinmeyen o uğultular sürüyordu yine.
Tavanla bakışırken yine konuşacak kimsem olmadığı için deli gibi tavanla konuşmaya başladım.
Taehyung bunu neden yapmıştı? Bunu ne cürretle yapmıştı? Gerçekten ona sırf beni kurtarmaya çalışıyor diye aşık olduğumu falan mı düşünmüştü.
Ondan beni savunmasını ya da beni kurtarmasını isteyen ben değildim. Ben boynumu eğip ölüme razı olmuştum. Ancak onun bu yaptığı çok fazlaydı.
Onunla yeni tanışıyordum, bunu yapacak cesareti kendinde nasıl bulabiliyordu?
Aklıma geldikçe öfkeden delirecek gibi oluyordum. Homofobik bir insan değildim, hatta homofobikliği geçtim biseksüel biriydim.
Daha önce erkeklerle ilişkiye girmiştim fakat bu ona beni öpme hakkı vermezdi. Hele ki aramızdaki tek iletişim avukat ve müvekkil iletişimiyse.
Öfkeyle soluyarak gözlerimi kapattım. Daha fazla bu konu hakkında düşünmek istemiyordum ancak o kadar öfkeli ve şaşkındım ki aklımdan bir türlü çıkmıyordu.
Bir anda bir gümbürtü sesi duymamla irkildim. Gelen gardiyandı. Belli ki Hope beni ziyarete gelmişti. Heyecanla ayağa kalktım. Onu özlemiştim.
"Yürü," dedi gardiyan bana iğrenen bakışlar atarak. Ellerime ve ayaklarıma zincir takacaktı, aynı zamanda ağızlıkta takacaktı. Ancak Hope ile görüşeceğim için bunları sorun etmiyordum.