Bir gün sonra - 19 mayıs - 12.48
Yurt / Asma katEmirhan: Everyone's ready? (Herkes hazır mı?)
Shade: Yeah. The squad is waitin' for us. (Evet, takım bizi bekliyor.)
Emirhan: All right, let's move. (Pekâlâ, haydi gidelim.)Her zamanki, tam teçhizatlı hâle büründüklerindeki gibi kuşanmış vaziyette olan Shade ve Emirhan, asma kattan merdivenlere, oradan da lobiye indiler. Emirhan, cam kapılardan çıktıktan sonra bahçeye doğru inen yurt basamaklarının yükseltisinde durup, beklemeye başladı. Shade, iki basamağı daha indikten sonra Emirhan'ın beklemekte olduğunu fark edince hareket etmeyi durdurdu. Onunla aynı basamakta, üç metre sağında ise tüm ekipmanlarıyla hazır hâlde bekleyen Ata dikiliyordu. İkisi de dönüp Emirhan'a baktılar. Emirhan ise bahçede hareket etmek için hazırda bekleyen ekibini gözden geçiriyordu. Yarım bir çember şekli oluşturacak şekilde yan yana dizilmiş, ellerinde farklı model tüfeklerle ayakta bekliyorlardı. Çemberin sol tarafının başında Ramiz vardı. Tıpkı diğer herkes gibi, yurdun cephanelik kısmından, Ata'nın yönlendirmeleri ile gerekli teçhizatı kuşanmıştı. Taşımakta olduğu, fenerli, lazer işaretleyicili, kısa uçlu susturucu takılı ve 3x yakınlaştırıcı dürbünü olan UMP silahı vardı. Herkesin üzerindeki gibi haki asker yeşili bir çelik yeleği, bir başka adıyla taaruz yeleği kuşanmıştı. Onun hemen yanında AUG model tüfeği ile dikilen Arda yer almaktaydı. Hemen hemen herkesin silahlarında aynı ekipmanlar vardı. Hepsinde yedek tabancalar, en az ikişer tane olmak üzere yedek şarjörler, bazılarında balistik askeri kasklar ve sırt çantaları mevcuttu. Çemberin geri kalanının bir kısmını oluşturanlardan Tolga ve Fırat, öncü birlik olarak görevlendirilmişti. Arda ve Ramiz ise savaşın yaşanacağı alanda sağ ve sol yanlardaki kanatları kontrol altına alacak olan iki kişilik bir görevi sahiplenmişlerdi. Shade her zamanki gibi takımın keskin nişancılığını yapacağından dolayı, onlardan on dakika önce yola çıkıp, kendisine uygun bir yer bulacaktı. Yüzünde eksik olmayan, öyle ki, kimsenin bu zamana kadar onun yüzünü tamamiyle çıplak görememesine sebep olan o ürkünç maskesini takmıştı. Ama bu kez çelik yeleğinin altından, ince ve hafif salaş bir kapüşonlu cüppe giymişti. Bol kapüşonunu, Emirhan'a bakıp, ondan basit bir kafa işaretiyle onay aldıktan sonra kafasına geçirdi ve maskesini alın kısmına kadar kapattı. Uzun ve iddialı tüfeğini iki eliyle sıkıca kavrayıp yola çıkmaya başlayacaktı. Shade, önündeki çemberi yarıp, Burkay'ın evine doğru yola çıkmak için bahçe girişindeki kapıya doğru yürürken, Emirhan biraz da diğer takım üyelerine bakındı. Olası bir beklenmedik durumda takımı ikiye bölüp, karşı cephelerindeki hedefleri çapraz ateş altına alabilmek adına ayrılacak olan grupların birinin başında olacak olan kişi Ata idi. Bir diğeri de kendisi. Askeri güneş gözlüğü ve balistik kaskını giyinmişti Ata. Ekibin geri kalanında bir de Bahar, Ege ve Ezgi yer almaktaydı. Ege, çatışma gücü açısından etkisizdi fakat ilkyardım konusunda oldukça başarılı olacağı aşikardı. Ezgi ise sert olması gerektiği yerlerde soğukkanlılığını koruyabilen birisi olduğu için ekibe katılmakta ısrarcı olmuştu. Ne de olsa Burkay ve ordusu oldukça kalabalıktı. Evet, Ezgi cesurdu fakat Bahar kadar çetin ceviz değildi. Bahar, Emirhan'a rastlamadığı zamanlarda bile tek başına keşiflere çıkarak kendi ekibinin saldırı gücü rolünü üstleniyordu. Şehrin haritası konusunda da oldukça bilgeydi. Emre ve Barış, yurtta kalan diğer sakinleri korumak için yine bahçede nöbette kalacaklardı. Tahmin edileceği üzere Barış mızmızlanarak neden dışlandığı konusunda yakınıyordu. Öyle ya da böyle yine de kendine düşen görevi üstlenmişti. O an ise Bahçedeki çardakların, yurda en yakın olanında oturmuş, kollarını göğsünde birleştirmiş vaziyette bekliyor ve somurtuyordu. Emirhan, kendisine bakıp, bekleyen takımının artık hazır olduklarına kanaat getirdiğinde bir adım atıp, basamakları ineceği sırada, ona arkasından birinin yaklaştığını duydu ve duraksadı. Arkasına dönmek için sağına yöneldiği esnada Ahu, anında yanında bitivermişti bile. Güler yüzlü ve enerjikti. Emirhan, onun bu hâlini garipsemişti çünkü bir çarpışmaya gideceklerinden ötürü onun endişeli olacağını düşünüyordu. Fakat Ahu gülümsemekteydi. Tam karşısında, ellerini arkasında birleştirmiş, öylece beklerken, ellerini serbest bırakıp Emirhan'a sarıldı. Bir elini tüfeğinden çekerek, o boşta kalan eliyle Emirhan da Ahu'ya belinden sarıldı ve kız birkaç saniye sonra geri çekildiğinde, Emirhan şaşkın bir ifadeyle ona baktı. Kız, ince ve gri renkli hırkasının sol cebinden, mor paketli bir lolipop çıkartıp Emirhan'a uzattı. Ardından Emirhan, lolipopu eline alınca tekrar geri çekilip, ellerini arkasında birleştirip beklemeye devam etti. Bir yandan da yine gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAM 1: Gather Round
Science FictionDünya'nın çivisi çıkmadan evvel üniversite arkadaşları olan bir grup insanın ölümle burun buruna olduğu süreçlerin ardından teker teker yeni yol arkadaşları eşliğinde denk gelişiyle bir olup kurdukları aile ilişkisiyle hayatta kalma serüvenini anlat...