Yine bir Dursley evinde bir sabaha uyanmıştık. Ben kahvaltı için yumurta yapıyordum ve Harry ise yemek masasını kuruyordu. Postanın gelişinin sesi duyuldu kapıdan. Gazete okuyan Vernon Enişte:
-Postayı git al Dudley
-Harry alsın.
-Ben şuan iş yapıyorum ama. Dudley alsın
-Git ve al ucube dedi Vernon Enişte.
Harry oflaya puflaya postayı almaya gitti. Harry dönerken iki mektubu pür dikkat inceliyordu. Vernon Enişte'ye o iki mektup dışında bütün gelen postaları verdi ve yanıma gelip mektuplardan birini gösterdi. O mektup bize gelmişti. Kısa süreli bir şok geçirdim ama asıl şokun daha farkında değildim.
Mektupta ikimizinde nerede hangi tarfta yattığımıza kadar her detayı yazıyordu. Bu sefer öncekine göre ağzım açık bir şekilde şaşırmıştım. Dudley denen domuz bunun farkına varacak ki hemen bizi ispiyonladı.
- Hey! Harry ve Evelyn'e mektup gelmiş.
- Ver şunu onlar bizim mektuplarımız!
Bir koşu hızla o mektupları Vernon Enişte'ye verdi. Hayatı boyunca o kadar hızlı koşmadığına eminim.
- Hah! Güleyim bari size kim mektup yazar k-
P-Petunia, sevgilim bunu görmek gerek sanırım...
Petunia Teyza endişe ile Vernon Enişte'nin yanına geldi. Petunia Teyze'de gelen mektubu görünca yutkundu ve terlemeye başladı. Dudley, ailesinin kendisinden bir şey gizlemesine alışık olmadığından ve biraz da şımarıklığından dolayı mektubu eniştemden almaya çalıştı. Çabalarının sonucunu alamayınca en sonunda vazgeçip yerine oturdu.
Mektupların ardı arkası kesilmedi. Her gün düne göre daha fazla mektup geliyordu ama biz onları okuyamıyorduk bile...
Gelen mektuplardan bir gün sonra..
- Ah! yine mi bu mektuplar anlamıyor musunuz göndermeyeceğiz işte!
- Bir sorun mu var Petunia Teyze?
- Ah! Evelyn seni gördüğüme sevindim tatlım. Odanızı Dudley'in yedek odasına taşıyıcağız. Sen eşyalarınızı yerleştir.
6.Gün
- Görüşürüz sevgilim. Kolay gelsin işin
-Görüşürüz Petunia.
- Ah.. Vernon...
Vernon Enişte arkasına döndüğünde mahallenin her tarafını kaplamış baykuşlar gördü.
- Yeter ama kış! kış! defolun gidin buradan!
15. Gün
-Harry git bunları eniştene ve Dudley'e ver. Evelyn sende meyve suyunu.
- Peki teyze..
- Ah, pazar günlerine bayılıyorum. Sence neden Dudley?
- Ne biliyim?
- Ah dur tahmin edeyim enişte. Pazarları posta gelmediği için değil mi?
-Doğru! Aferin Evelyn. Tek bir posta bile yok. Tek bir aptal posta bile...
Tam Vernon enişte kurabiyesini ağzına atacak iken bacadan bir mektup düşüverdi
- Bu da neyin nesi böyle?!
Ardından bütün eve dolacak şekilde bacadan, pencereden, arka kapıdan, posta deliğinden ve sayamayacağım her yerde mektup yağmaya başlamıştı. Asıl garip olan şuydu ki hepsi aynı mektuplardı. Harry o sırada eve yağan mektuplardan birini kapmaya çalışıyordu. Bende öyle..
Ama Vernon Enişte ikimizide yere düşürürüp haykırmaya başladı.
- YETER ARTIK BU EVDEN GİDİYORUZ! KİMSENİN BİZİ BULAMIYACAĞI BİR YERE!
Sinirden kendimi tutamamıştım.
-CEHENNEMİN DİBİNE!
-Sende fazla oluyorsun küçük!
Bana vurmaya başladı. Kolum acıyordu... Üstelik doğum yaralı olan kolum.. En sonunda Petunia Teyze onu durdurdu.
- Anne, Babam aklını kaçırdı değil mi?!!
-KAPA ÇENENİ DUDLEY! SIRASI MI?
Harry ile dışarı çıktık ve yaralı olan koluma baktı. Benim kolumda olduğu gibi onunda alnında vardı. Bu yaraları bize Dursley'ler veya okul zorbaları yapmamıştı. Bizim doğum sonucumuzda oluşan yara izleriydi. Kötü bir durum karşısında acıyordu. Bu yara izi bizim üzerimizden kalkmayan bir LANETDİ.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Red One - Draco Malfoy Classic Fanfiction Series
خيال (فانتازيا)Evelyn nerden bilsin zamanı geldiğinde en büyük düşmanıyla savaşta gerçeklerle düello atacağını? Lovers to enemies to lovers "I prefer you and your red roses"