Bölüm 3 : TUZAK "NİK-AH" LAR

62 10 8
                                    

Yakınlardan gelen köpek sesleriyle uyandı Kâmil. Tüm gece uyuyamamaktan dolayı ortalıkta dolaşmış, tv izlemiş, kitap okumuş ve böylece gece yarısını etmişti. Gözleri acıyana kadar okuduğu kitap sonunda netice vermiş, göz kapakları ağırlaşmaya başlar başlamaz kendini yatağa atmıştı hemen. Dört beş saatlik kesintisiz uyku oldukça işe yaramıştı. Kaybolmakta olan köpek seslerine kulak verdi tekrar. Komşusu Mimar Ramazan ormanda yürüyüşe çıkıyor olmalıydı. Bunu hisseden iki köpek de ava gittiklerini sanmanın sevincini havlayarak kutluyordu her zaman ki gibi. Haklarını yiyemezdi aslında o iki köpeğin. Geceleri ormandan aşağı inen tilki, domuz, kurt gibi vahşi hayvanlara veya mahallede dolaşan yabancılara karşı, civarın sakinlerini, havlamalarıyla hep onlar haberdar ediyordu.

Prostatı olan için dört beş saat uzunca bir süre idi. İlk WC'ye uğradı, ardından elini yüzünü yıkadı. Köpek seslerinin kaybolmasıyla sessizliğe bürünen evde yalnızlığını hatırladı yine. Sabahları, alması gerekli olan şeker ve tansiyon hapları öncesi, hafif bir kahvaltı yapması gerekiyordu. Mutfağa gidip elektrikli su ısıtıcısının düğmesine bastı. Yarım domatesle yarım salatalığı doğrayıp birkaç maydanoz parçası koydu üzerine. Buzdolabından da sararıp kurumuş, bir türlü bitmek bilmeyen peynirin olduğu tabağı aldı. Bir çay tabağına beş altı yeşil zeytin koydu, üzerine bir parça da zeytinyağı döktü. İşte kahvaltısı hazırdı. Elektrikli ısıtıcıdaki su kaynayınca duble bardağına, son iki yıldır yaptığı gibi, salladı yine çayını. Demlikle çay demlemek yalnızlara göre değildi. Sayelerinde boğazımızdan sıcak bir şeyler geçiyor diye sallama çayı icat edenlere teşekkür etti içinden.

Çay yukarıdan aşağıya kan kırmızısı bir renge bürünürken Sıdıka'nın yine ortalıkta dolaşıp rutin ev işlerini yaptığı hayali canlandı gözlerinde. Lakin bu Sıdıka farklıydı. Gülümsemiyor, Kamil'le konuşmuyor, sanki o yokmuş gibi davranıyordu. Yine birşeylere kızmış olmalıydı. Kafasını sağa sola doğru salladı. Bir tuşa dokununca ekran koruyucunun kaybolması gibi kayboldu rahmetli karısının hayali gözlerinin önünden. Üç zeytin, iki lokma da peynir yetmişti doymasına. Daha fazlasını kabul etmiyordu vücudu. Çaydan da birkaç yudum aldı, çay bardağını bir kenara koydu. İyi kötü mideye bir şeyler girmişti. Haplarını almak için ayağa kalktığında bahçe kapısının birbirine çarpan o metal sesini işitti. Kapıyı açtı, dışarıdaki hava, bir uğultu şeklinde birden içeriye akmaya başladı. Bahçenin ortasındaki taşlı yoldan gelen kişi demir yollarından birlikte emekli oldukları arkadaşı Recai idi. Kafasını kaldırmadan dalgın dalgın önüne bakarak yürüyen arkadaşına:

-"Hoş geldin Recai" diye bağırdı. Duyduğu sesle başını kaldıran Recai, kapıda bekleyen arkadaşını görünce elini başına götürerek sessizce selam verdi ve gülümsedi.

Rahmetli eşi Sıdıka yaşarken eve uğramayan, gelse bile konuşmak için bahçe kapısının dışında bekleyen Recai, teklifsizce kapının önünde ayakkabılarını çıkarıp içeriye attı kendini. Hak veriyordu biraz da arkadaşına Kâmil. Kendisi de onun gibiydi zaten. Dul olan arkadaşlarıyla her ortamda rahatça görüşebiliyorken evli olan arkadaşlarıyla, evlerinin dışında, çok istisnai durumlarda görüşebiliyordu ancak. Salonun ortasında yer olan kahvaltı masasına buyur etti arkadaşını. Zayıf yüzlü, ince, uzun arkadaşına posbıyıklarıyla kalın kaşları farklı bir karizma katıyor gibiydi. Takım elbisesini giymiş, tıraşını olmuştu Recai bu arada kalın camlı gözlüklerinin arkasından kahvaltı masasını öylece süzdü.

-"Sağ ol Kamil, ben çoktan kahvaltı yaptım." dedi, ardından gururlanırcasına "Ben, senin gibi değilim, kahvaltım hazırlanmış, çayım demlenmiş halde uyandırdı çalışanlarım. Ha bir de çay seninki gibi sallama değildi çay, demlikte demlenmiş, rengi de tavşan kanıydı. Baktım hava güzel köşkün bahçesindeki çardağa istedim kahvaltıyı. Manzarada mis gibi bir havada, mükellef bir kahvaltı yaptım anlayacağın" diye ekledi inceden bir tebessüm ederek. Mutat hale gelen bu reklamlara çaresizce "Afiyet olsun, yakışır arkadaşıma. "diye cevap verdi Kamil. Arkadaşı Recai'yi tekrardan bir baştan aşağı süzdü. Şıklığı dikkat çekiciydi.

KOCAMANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin