2.5

56 12 104
                                    

bir kaç gün önce

[(1.3 bölümden) geceyikurtar 'a ithafen.♡]

"Ben atıştırmalık bir şeyler getireyim." deyip masadan kalktım, Ahu kalkmak için hareketlendiğinde Asel" Otur Ahucum." deyip peşimden geldi.

Mutfağa girdiğimde Asel tezgaha yaslandı ve kendisine bir su doldurdu. "Burak ve Utku iyi insanlar değil mi?" meyveleri dolaptan çıkarırken sormuştum, "Evet, iyi insanlara benziyorlar. Ahu ve Eren'in gruptaki saplar oldukları günler bitiyor." dediğinde ona baktım. "Tek sap onlar mıydı gerçekten?"

Gözlerimin içine baktı, kaçırdı, baktı, kaçırdı. Yutkundu ve ensesini kaşırken "Benim için öyleydi." dedi. Gülümsedim. Aramızda konuşulmayan hisler, konuşulmayan anlaşmalar vardı. "Senin için de öyle değil miydi?" diye mırıldanınca Asel'in dikildiği yerin hemen yanındaki musluğa doğru ilerledim, gözlerim gözlerindeydi. "Kim bilebilir, ruhum bir başkasının kollarının arasında dururken bedenim başka yerde olabilir."

Kolu omzuma değiyordu, ufak temaslar bile kalbinizi hızlandırabilir miydi?

Hızlandırıyordu işte, hızlandırıyordu.

"Her gece benimle uyuyan ruhun, bir başkasının kollarına ihtiyaç duymaz ki." yanaklarımın ısındığını hissederken Asel bana doğru döndü. "Hayatımda sizden başka kimse yok ki." diye mırıldandım. "İhtiyacımda yok."

"Nur?"

"Hm." biraz bana doğru eğildi, bakışlarım yüzüne tırmandı. Eliyle saçlarımı geriye doğru yatırdı. Derin bir nefes aldı titrekçe, bana dokunurken elleri titriyordu. Genelde elleri titremezdi, ne zaman bana değecek olsa teni başlardı titremeye. "Çok güzelsin..." diye aynı titreklikte fısıldadı. Kızardığımı iliklerime kadar hissedebiliyorum. Gözlerimi kaçırdım, utançla gülümsedim.

Muslukla işim bitince istemeye istemeye geriye çekildim, yüzüne bakamadım. Bakışlarını hissediyordum, hatta hafifçe gülümsediğini de.

Tepsiye birkaç bir şey daha koydum.

"Ne zaman iltifat etsem, kızarıyorsun." deyince kaçamak bakışlarla Asel'e baktım. Utanıyorum çünkü!

"Utanıyorum." diye fısıldadığımda bana doğru yanaştı. "Oysa her gece ruhlarımız sevişiyor, ben sana iltifat etmişim çok mu?" genişçe gülümsedi. İmdat!

Elimi kolumu nereye koyacağımı şaşırdım. Haklıydı. Her akşam mutlaka arardık birbirimizi, çok konuşmasak da çok konuşsak da fark etmezdi. Derin konuşurduk, sessiz kalırdık, gülüşürdük. İki telefon arasında, ruhlarımız dans ederdi bir kere. Her gece, bedenim yatakta, benliğim Asel'in yanında olurdu. Benimle aynı şekilde hissetmesi kalbimi daha da hızlanırdı.

Haklıydı ama utanıyorum işte...

"Şimdi daha çok kızardın, özür dilerim." elindeki suyu uzattı "İç." suyu aldım ve tek yudumda içtim. Soğuk soğuk iyi gelmişti. Suyu içişim onu güldürdü. Saçlarımı eliyle düzeltti tanıdık titrekliklerle, omuzlarımdan arkaya doğru ittirdi. Yüzünde bir tek bana karşı oluşan o çapkın gülümseme vardı.

Boy farkımızdan dolayı saçlarıma dokunması için eğilmesi gerekiyordu. Asel her bana eğildiğinde heyecanlanmadan edemiyordum.

"Niye gülüyorsun?" deyişimle daha derin gülümsedi. "Cevabı seni daha çok utandırabilir, yine de duymak istiyor musun?"  yanağımdan bir makas aldı, o kadar naifti ki dokunuşları, gülümserken kafamı iki yana salladım. Elleri iki yana indi ve derince gülümsedi.

Tavuk Pilav || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin