7. BÖLÜM:UZAK HİSLER

31 7 6
                                    

Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar.


Uraz Ergün Alpaycı'dan

Ben Uraz Ergün Alpaycı. Ben bu isimle var oldum. Uraz ismi ülkenin her bir yanında duyuruldu. Vazgeçmeyişim ile, umudumla tanındım. Umudumun adalet olduğunu söylediler. Bu isme yenilmez dediler. Hiçbir oyunda yenilmedim ben. Güçte de kuvvette de hiç bir zaman kaybeden olmadım.

Bazı insanlar bu isimden korktu. Bir gün onlar için de geleceğimi bildikleri için korktular. Uraz neyi kafaya takarsa onu alırdı çünkü. İstediği her şeye ulaşır hiç bir savaşta yenilmezdi.

Ben Uraz Ergün Alpaycı, herkesin yenilmez dediği adam. Kalbim ile aklımın verdiği savaşa bile yenilmeyen ben bir kadına yenilmiştim.

O bilmiyordu ama ben on bir yaşından beri onu tanıyordum. Onu ilk gördüğüm gün o kalbi kırık bir kız çocuğuydu. Sekiz yaşındaydı. Öyle savunmasız öyle güçsüzdü ki kendini koruyamayacak hâldeydi. Sokaklarda zaman geçirirdi. Onu bazen takip ederdim ruhu bile duymazdı. 

Asla tenha sokaklara girmezdi. Hiçbir zaman nedenini öğrenemesem de her zaman bir sokağın önünden geçerken o sokağa bir damla göz yaşı sunardı. O sokak hiç değişmezdi. Oyun arkadaşı yoktu. Tek başına oyunlar oynamaya çalışırdı.

Masumdu ama ben onu gördüğümde hiç masum değildim. Kirimi ona bulaştırmak hiç istemedim. O yüzden ona hiç yaklaşmamıştım. Sadece bir gün oturduğu kaldırımda yanına oturmuş ona gözyaşlarını biriktirmesini söylemiştim.

Bu olaydan sonra onun karşısına hiç çıkmamıştım. Hep uzaktan izlemiştim onu. Karaca bizi küçükken eğitirdi. Eğitimlerden sonra sokağa çıkar, onun gezdiği sokaklara özellikle gider ve onu izlerdim.

Onu karanlığıma bulaştırmak hiç istememiştim. O gitgide büyürken ben onu uzaktan sessizce izlemiştim. Savcı olmuştu. Güçlü bir kadın olmuş o savunmasız kız çocuğunu geride bırakmıştı.

Ben onu kirimden ne kadar uzak tutmaya çalışırsam çalışayım o benim battığım bataklığa bilmeden batmayı tercih etmişti. Ben onu kirimden uzak tutmak isterken o karanlığa bürünmüştü. Uzak tutmak isterken onu daha çok kirletiyordum. Her şeyi akışına bırakıp içimden geçtiği gibi davranmak istemiştim. Bu isteğimin sonucu olarak da şu an işte burada bu haldeydim.

Gece olmuştu. Atlas ona verilen odadaki yatağa uzanmış yatıyordu. Yanındaki sandalyede oturup onu izliyordum. O masum kız çocuğu gözümün önüne geliyordu. O güzel kız çocuğu büyümüş bir kadın olmuştu.

Söylemese de Atlas geçmişinden derin yaralıydı. Hangimiz değildik ki? Bu evdeki hangi kişinin tozpembe bir geçmişi vardı? 

Yatağının yanındaki perdesi açık pencereden ay ışığı yüzüne vuruyor, sokak lambaları içeriyi aydınlatıyordu.

Saçları uzandığı yastığa dağılmıştı. Her zaman yüzündeki sert ifadesine karşın uyurken çok savunmasız görünüyordu. Elimi uzattım, saçlarının uçlarına dokunmak istedim. Yapamadım. Ben bunu hak etmiyordum. O benim yüzümden ölmek istemişti. Aslında amacım asla onu o pisliğe vermek filan değildi. Hatta o adam kazandığını düşünürken kaybedecekti. Her türlü ihtimale karşın Turna'nın yanına giderken polisleri aramıştım. Yiğit Tüten polisler geldiğinde kaçacaktı ve ne olursa olsun bizden birine zarar verip arkasında bir delil bırakamazdı. Biz de polislere görünmeden işin içinden sıyrılacaktık.

Atlas bunu bilmiyordu. Bu kafamda oluşan saliselik bir plan olduğu için bunu kimse bilmiyordu. Atlas bana cezamı vermişti.

Yaşatmak istediğim ruhunu bedeninden söküp alarak asla unutamayacağım bir ceza vermişti. Atlas kendini vurduğunda hissettiklerim alışagelmişin dışındaydı. Önümde yığılan ve acı ile dolu olan bedeni görünce nefesim kesilmişti. Ben gerçekten Atlas'ı öldü sanmıştım. Bu üç günde onu aramıştım. Bulamayınca deliye dönmüş gözümü karartmıştım. O gece orada olan Yiğit Tüten ve korumalarını kurşuna dizmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Arafın VaveylalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin