Hayatı hep çiçekli bir bahçe, tellerine takılan uçurtmalar, papatyalarına konan beyaz kelebekler sanıyordum, değilmiş. Hayat bana viran bir bahçe ipi kopmuş bir uçurtma fal için koparılmış papatyalar verdi. Küçükken yağmur yağınca bulutlar ağlıyor sanıyordum çünkü annem ağlayınca da gözlerinden böyle yaşlar dökülüyordu. Bulutları kim üzmüş de ağlıyorlar diye düşünürdüm. Kime bu düşüncemi söylesem gülüp geçerdi ama kimse doğrusunu anlatmazdı. Abime sordum bende o da güldü çok ciddi olduğumu fark edince karşısına aldı beni "bulutlar ağlamaz çünkü onların gözleri yok onlar sadece dünyayı ıslatır ağaçları sular çocuk değilsin Zühre böyle sorular sorma artık" demişti o günden sonra sormadım bulutların neden ağladığını çünkü büyükler bilmiyordu bu sorunun cevabını büyüyünce kendim öğrenecektim.
Büyüdüm öğrenemedim, öğretmen oldum öğrenemedim öğrencilerim sordu bu soruyu bana bilmiyorum dedim. Ben Zühre Akın 27 yaşına gelmiş hala bulutların ağladığına inanan, dünyanın güzel bir yer olduğuna onu inandıracak bir şeyler arayan Zühre.
Anneme adımı neden Zühre koydun diye sorduğumda çoban yıldızları yönünü kaybedenlerin yol gösterini olur kızım bende hep birilerinin öncüsü ol yolunu kaybetme diye koydum derdi. Adımı severim beni yansıtır çünkü 28 tane küçük çocuk öğretmenim diye peşimde gezince öncü olduğumu kabul ettim.
Yaklaşık bir senedir bu şehirdeyim; Bursa da.
Üniversiteyi orada okumak istemiştim olmamıştı ama öğretmenlik olunca daha çok sevindim.
Okula yürüyerek gidiyorum evim okula çok yakın hep dua öyle dua ettim ders çalışırken, okuluma yakın yerde evim olsun diye kabul etti güzel Allah'ım, 1+1 bembeyaz döşediğim hayallerimden daha güzel bir evim var. Kışın Kar yağıyor, karlar üzerinde yürürken çıkan ses huzur veriyor. Öğrencilerim kapıda karşılıyor bazen beni koşarak sarılıyorlar bana günüm güzel başlıyor öyle olunca.
Yarıyıl tatili bitiyor Mersin'den yola çıktım gidiyorum Bursa'ya. Yeni bir dönem çocuklar büyüyüp gelecek her dönem farklı oluyorlar elimde büyüyor hissi sınıf öğretmenlerinde daha çok oluyor derlerdi inanmazdım mesleğe başlayınca inandım öyle oluyormuş. Çalışkan ikiler benimkiler, boncuk yemyeşil gözleri olan Meryem'im var ikizi var bir de onun gözler simsiyah olan Ali İmran en ön sırada oturup boncuk boncuk bakıp ne dersem gözleri gülüyor. Bir arkalarında her gün bir kek ile gelen Yasemin var "öğretmenim bunu yeni denedik annemle" cümlesi ile başlayan şeyler yapıp getiriyor ve her seferinde bana da tattırıyor. Her teneffüste sıralardan atlarken düşen Kerem var "Süpermenler de düşer öğretmenim " açıklaması ile işin içinden çıkar. En arka sırada uyumak için fırsat kollayan Aysema var "öğretmenim ben uyumuyorum gözlerimi dinlendiriyorum" ara tatilde dinlenip gelsin gözler dedim bakalım göreceğiz. Her çocuk özeldir her çocuğun gözlerinin içi ayrı parlar mesele o ışığı söndürmemek bende bunun için uğraşıyorum ne kadar başarıyorum bilmiyorum ama iyi gidiyor gibiyim.
Uçak bileti bulamayınca zehir gibi geçen otobüs yolculuğundan sonra Bursa'ya geliyorum sonunda valizlerimi alıp taksiye binmek için durağa yürüyorum önümdeki taksi boş olunca binmek için koluna uzanırken biri benden önce açıyor kapıyı, ne kadar kibar biri teşekkür etmek için kafamı kaldırırken o kişi kapıyı açıp kendi oturuyor elimde kapı kolu ile kalakalıyorum.
Aşağı kayan gözlümü yukarı ittirip önüme düşen eşarbımı geri atarken kafamı içeri uzatıyorum.
"Merhaba öyle oturdunuz ama taksiye ben binecektim"
Kafasını telefona gömmüş sesimi duyunca bana dönen beyefendinin koyu siyah gözleri bana dönüyor. Kaşları yukarı kalkıyor yüzümü inceleyip susuyor cevap da vermiyor. Hala bakıyor öyle kör mü acaba ama kör olsa üstü bu kadar düzgün olmaz yani ben kör değilim üstüm hep yamuk kör olsa daha yamuk olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE LAMBASI
Lãng mạnHayatı hep çiçekli bir bahçe, tellerine takılan uçurtmalar, papatyalarına konan beyaz kelebekler sanıyordum, değilmiş. Hayat bana viran bir bahçe ipi kopmuş bir uçurtma fal için koparılmış papatyalar verdi. Küçükken yağmur yağınca bulutlar ağlıyor s...