Bölüm 10

19 3 0
                                    


Kafam da Emre onun evdeki bıcır halleri kedi gibi bakışları çocuk sahibi olma düşüncesini düşürüyor aklıma bunları hiç düşünmez aklıma bile getirmezdim. Belki de artık kafam da Alparslan olduğu için bu düşünceler daha kolay aklıma zihnime yerleşiyor. Her nerede olursak olalım düşündüğü ilk şeyin ben ve benim rahatım olması içimde bir yerde varlığından bile haberimin olmadığı o küçük kelebeğin kanatlarını hızlıca çarpmasını sağlıyor. Yaşadığımız yer küçük bir yerdi evet ama biz bu zamana kadar neden hiç denk gelmemiştik ve şimdi neden mıknatıs gibi sürekli yan yana geliyorduk. Öğretmenler odasında Mehmet Hoca ile çay içiyorduk sanırım burada iyi anlaştığım tek insan olabilir bir de eşi Aysun Hocam vardı o da İngilizce öğretmeniydi iki günde bir geliyordu bizim okula,

"Mehmet hocam Karadeniz de gemileriniz mi battı ne bu hal?"

"Yok bu sefer Akdeniz de battı"

"Nasıl yani?"

"Bizim oğlan üniversiteyi Akdeniz Üniversitesinde okumak istiyor hanım oğlumdan ayrılmam bizde gidelim diyor oğlan gelmeyin ben tek okuyacağım diyor kaldım arada"

"Çınar haklı sanki hocam"

"Haklı haklı da bu çocuk ne ara büyüdü bu kadar da evden gidiyor"

Haklı bir baba isyanıydı bugün Emre babası geldi gözümün önüne çocuklar hiç büyümüyor gibi geliyor sanırım anne babalara,

"Neyse sen beni bırak Zühre hocam ortalık karışmış burada ben yokken sen iyi misin?"

"Karıştı hocam karıştı yani zaten iyi anlaşamazdık onlarla da bu kadar ileri gitmelerini beklemiyordum açıkçası"

"Ben bekliyordum açıkçası kızım çünkü okulda senin farkında olmadığın bir kıyas var, veliler öğrenciler arasında bile senin öğrencin olmak isteyen insanları duydukça zıvanadan çıktılar"

"Benim bunlardan haberim bile yok hocam siz biliyorsunuz hiçbir kötülüğümü gördünüz mü onlara dersimden ya da okuldan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorum"

"Zaten onlarda buna dayanamıyorlar onlar gibi değilsin dedikodu yapmıyorsun onlarla takılmıyorsun siz gençler böyle söylüyorsunuz şimdi"

Gülüyorum bu lafına biz gülerken içeri geliyorlar Hüseyin Hoca da yanlarındaydı ve girer giremez gözleri beni buluyor. Bakışlarımı ondan çekip bardağıma odaklanıyorum. Alparslan bana bakınca bakışlarından rahatsız olmazdım.

Bardağımı alıp mutfak kısmına koyup kitaplarımı ve çantamı alıp odadan çıkıyorum,

"Zühre hocam?"

Suna hocanın sesiydi bu bakalım neler diyecekti,

"Efendim hocam?"

"Biz geldik diye mi apar topar çıktınız?"

"Ne önemi var"

"Koskoca insanlarınız aynı yerde çalışıyoruz böyle çocuk gibi küslük mü yapacağız neyse problem konuşalım çözelim"

"Çok güzel söylediniz hocam ben de öyle düşünüyorum ama bu söylediğiniz şeyi siz yapmıyorsunuz siz benimle alakalı sorunlarınızı kendi aranızda konuşup bana söylemiyorsunuz"

"Dedikodu yaptığımızı mı ima ediyorsun sen?"

"Siz nasıl adını koyarsanız hocam"

Feride hoca ayağa kalkıyor ve anlık gözlerim Hüseyin hocaya kayıyor sadece yüzümü inceliyor hayran gibi bir bakışı var

GECE LAMBASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin