Bölüm 13: İlk Nefes

2.2K 124 11
                                    


Medya: Badem - Sen Ağlama


Yaren'den...

Yaslandığım göğüste öylece duruyordum. Gözyaşlarım tükeneli çok olmuştu. Deniz kenarında öylece oturuyorduk. Hiçbir şey söylememişti ya da sormamıştı. Bunun için dile getirmesem bile ona fazlaca minnettardım. Ağladıktan sonra biraz da olsa ferahlamış hissediyordum. Hala içimde fazlaca zehir vardı ama ondan kurtulmam imkansızdı. Nefes almaya devam ettiğim her an bu zehir benimle olacaktı.

"Yağmur yağacak gibi, benim evime gidelim mi? Yani yanlış anlama orası sessizdir, istediğin gibi kafa dinlersin." diyen Timur ile başımı yasladığım yerden kaldırıp mavilerine baktım. Genzimi hafifce temizleyip sesimi düzelttiğimde dudaklarımı araladım.

"Olur, hatta şey..." derken bir an soracağım şeyden utanmıştım.

"Ney? Bir sorun varsa söyleyebilirsin." dediğinde cesaretimi toplayıp onunda ağzımdaki baklayı çıkarmıştım.

"Bugün sende kalabilir miyim? Eve dönmeyi gerçekten istemiyorum. Bugün o eve gitmek bana cehennem azabı gibi gelecek." dediğimde genişçe gülümsemişti.

"Tabiki kalabilirsin. İstediğin zaman evimde kalabilirsin Yaren, bunu bana sormana bile gerek yok." dediğinde bende onun gibi gülümsemek istedim ama yapabildiğim tek şey hafifçe tebessüm edebilmek oldu.

"Teşekkür ederim."

"Buna gerek olmadığını defalarca söylemiştim. Hadi kalkalım." dediğinde yerimden zar zor kalkmıştım. Sanki dizlerimdeki bütün güç çekilmiş gibiydi. Timur'da kalktığında elimi tutarak ileriye bir adım atmıştı. Bende tam arkasından ilerleyecekken attığım adım boşluğa gelmiş gibi bir anda kendimi yerde bulmuştum. Adım atacak gücü bile bulamıyordum. Daha ne kadar küçük düşebilirdim ki?

"Yaren, iyi misin? Bir yerine bir şey oldu mu?" diyen adamı da endişelendirdiğim için kendime daha çok kızmıştım.

"Dizlerim uyuştu sanırım, ondan adım atamadım." derken utandığım için bakışlarımı ondan çektiğim anda kendimi Timur'un kucağında buldum. Şaşkınca ona bakarken bana bakıp gülümsemişti.

"Benim hatam kusura bakma, o kadar oturduktan sonra dizlerinin uyuşacağını düşünmem gerekirdi." dedikten hemen sonra hızlı adımlarıyla arabanın yanına gelmiştik.
Beni yavaşça indirip cebindeki anahtarı çıkararak arabanın kapılarını açtı. Bunları yaparken bile düşerim diye elini belimden çekmedi ve arabaya binmeme yardım edip kemerimi de takmıştı. Kapıyı kapatıp hızlıca kendi yerine oturdu ve arabayı çalıştırdı. Radyoda kısık sesli sakin bir müzik çalıyordu ama ne olduğunu bilmiyordum. Yabancı bir dildeydi. Sanırım fransızca gerçi ondan bile emin değildim. O sırada Timur'un sesini duydum.

"Yemek istediğin bir şey var mı? Tatlı veya başka bir şey? Eve geçmeden alırız sonra da film falan izleriz ne dersin? Kafamız dağılır." dediğinde yaptığı şeyin farkında olmak içimi ısıtıyordu.

"Muzlu pasta?" dediğimde kısa bir an bana bakıp tekrar yola döndü.

"Bayılırım. Biliyor musun küçüklüğümden beri neredeyse bütün huylarım değişti, muzlu pasta sevmem dışında tabi." dediğinde gülmüştüm. O sırada rahat bir nefes verdiğini görmüştüm. Yüz hatları benim gülmemle birlikte rahatlamıştı.

"Olur."

"Başka ne istersin? Çekinmeden söyle bugün istediğimiz her şeyi yiyip içip eğlenelim." dediğinde duraksamıştım. Bugün eğlenecektim öyle mi? Bugün yaşadığıma lanet ederken yiyip içip eğlenecektim demek. Yapamam demek istedim. Eğlenemem. Keyfime bakamam. Buna hakkım yok demek istedim. Ama Timur'u da üzmek istemiyordum. Benim için bu kadar çabalayan bu adamı üzmek kendimi daha kötü hissetmeme sebep oluyordu. Bu seferlik ona ayak uydurmak daha iyi olurdu belki.

Hiçliğin Kıyısındayen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin