Günler bitiyor fakat yaşadıklarım bitmiyordu.
Biteceğine her bir salise yenisi ekleniyordu.
Ben artık sonbahar değil ilkbahar olmak istiyorum .
Hayatım;çiçeklensin,renklensin,güzelleşsin istiyorum.
Çok mu şey istiyorum?"Ameliyat tarihini üç gün sonraya ayarlıyorum. "
"Tamamdır peki ameliyata girmeden önce anneme sarıla bilir miyim?"
"Ah!tabi ki canım benim" Sevda ablanın olumlu bir yanıt vermesi ile gülümsedim "Teşekkürler Sevda abla" dedim
"Rica ederim güzelim "Bir süre daha konuştuğumuzda vedalaşıp telefonu kapattım.
Odamda ki camın önüne geldim,dışarıya bakıp annemi aramaya karar verdim.Cebime koyduğum telefonu çıkarttım ve numarasını kaydırarak aramaya başladım. İki çalıştan sonra açtığında güçsüz bir sesle "Kızım."dedi gözümden bir damla yaş düştü.
Sesinin tonunu bile o kadar çok özlemişim ki.
Canım annem,yaralı annem..."Annem" dedim sesimin titrememesini umarak
"Nasılsın annecim,iyi misin? "
"İyiyim canım kızım,melek kızım asıl sen nasılsın?"
Gözümde ki yaşlar ard arda akarken konuştum "Ben de çok İyiyim ameliyat tarihin belirlendi.Neler hissediyorsun?"
"Eh!artık alıştım kızım. Ne korku var,ne de heyecan..."Ameliyat olmaya bir insan neden alışsındı ki.
İnsan mutluluğa alışmalı,bir korkuya değil."Öyle oldu annecim ama artık bunlar son.Merak etme artık tamamen iyi olacaksın."
"İnşallah,İnşallah kızım "Ağlamamı annem duymasın diye sessizce gerçekleştiriyordum fakat hıçkıra hıçkıra ağlama isteği içime doğdu.
Bu yüzden "Annecim ben seni daha fazla yormayayım sonra yine ararım " dedim,annem de beni onayladı,görüşürüz faslından sonra telefonu kapattık.Ameliyat başarılı geçmezse ben ne yapardım .
Annem giderse, ben biterim ki.
O benim yaşama gayem.
O benim dünyam.İnce dudaklarımdan küçük bir hıçkırık koptuğunda,bacaklarım benim yüklerimi daha fazla taşıyamamış olacak ki yere yığıldım.
Ağlamak istemiyor fakat göz yaşlarıma engel olamıyordum.
Nefes alamadığımı hissettiğimde duvara tutunarak ayağa kalkıp alel acele camı açtım ve derin bir nefes aldım.Bir kaç dakika boyunca devam ettiğimde hem ağlamam durmuş hem de nefes alabildiğimi hissetmeye başlamıştım.
Açtığım pencereyi kapattım.
Üstümü ayarlayıp duşa girmeye karar verdim.
Duşa kabini ayarladım,soğuk suyu yüzümde oluşan şişlikleri alması için açtım.Başımda ki yara hala duruyordu fakat sargıyı artık çıkartmıştım.
Duşun ardından hızlıca üstlerimi giydim.
Haki bir kazak,siyah bir tayt.
Saçlarımı kurutup,özensizce taradım yukarıdan sıkıca bağladım.Çirkin beni görmek istemediğim için aynaya bakmayı es geçtim.
Aşağıya inip ayakkabılarımı giydim,anahtarımı ve çantamı da alıp evden ayrıldım.Bugün psikiyatri randevum vardı.
Oraya gitmek içindi bu telaşım.Adım ve soyadım ekranda belirdiğinde içeride ki hasta çıktı.
Ben de ayaklandım ve doktorum Melike Hanım'ın yanına girdim.Beni her zamanki gibi karşıladı;ayakta,ceketinin önü iliklenmiş ve gülümseyen bir ifade...
"Hoş geldin Hazan."
Tebessüm etmeye çalıştım fakat bu konuda başarılı sayılmazdım.
"Hoş buldum "
Ben sandalyeye oturduğumda o da oturdu.Boğazını temizledi ve bana karşı sorusunu yöneltti "Nasılsın?iyi misin?"
Kafamdaki sesleri,gördüğüm gölgeleri ve arada sırada oluşan intihar düşüncelerimi saymazsak iyiyim.
"Kendimi son günlerde daha iyi hissediyorum.Sanırsam ilaçların etkisi oluyor."
Memnuniyetle gülümseyerek "İlaçlar cidden işe yaramışa benziyor."dedi."Hazan biliyorsun ki bu şizofreni durumu sen de ömür boyunca devam edecek.İlaçlarını mutlaka kullan.Eğer yapmazsan biliyorsun ki daha da çok ilerleyecek ve zorda kalınılırsa seni hastahaneye yatırmamız gerekir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL-Bir ölüm meleği-
Teen FictionBir insanı öldürmek için bazen bir silah, bazen bir söz bazen terk ediş yeter. Bedeni öldüyse kolay ama ruhu öldüyse işte onu bir daha hayata döndüremezsin. Hazan'ın dram ile geçen hayatını okumak ister misiniz?