36.

1.4K 175 170
                                    

🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎀

Bölüm adı
Başın sağ olsun

🎀

— taehyung —

Önünde durduğum mezarlığın kapısını araladığımda yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bedenim yorgun, ben ise dalgındım. Bakışlarımı etrafta gezdirmek yerine ayak izlerimi takip ediyordum. Elimde bir demet çiçek, dudaklarımda ise buruk bir tebessüm vardı. Hava kapalıydı, bu yüzdendir ki yağmur hafiften çiseliyordu. Esen rüzgar vücudumu titretse de kafamı yerden kaldırmadan ilerlemeye devam ettim.

Gecenin geç bir saati olduğundan etraf ıssız ve sessizdi. Mezarlığı aydınlatan tek ışık kaynağı ay ve sokak lambalarıydı. Hızlanan adımlarım dışında hiçbir ses yoktu. Sorun etmedim, işime gelirdi. Gözlerim ilerideki küçük kulübeye kaydı. Bekçinin orada olmadığını görerek rahatladım. Bir de onunla uğraşamazdım. Nemli toprağın üzerine basa basa sonunda gelmek istediğim yere vardığımda derin bir soluk vererek kafamı yavaşça kaldırdım ve mezar taşının üzerinde yazan ismi sessiz bir şekilde okudum.

Jezebel Kim.

Benim güzel kardeşim.

Bugün ölüm yıl dönümüydü. Her yıl olduğu gibi yine burada ve onunlaydım fakat bu kez diğer yıllara nazaran daha geç gelmiş, onu bekletmiştim. Bunun mahcubiyeti üzerimdeyken gözlerimi özlemle mezarında gezdirdim. "Merhaba minik perim, ben geldim."

Sessizce konuşmamın ardından mezarına yaklaştığımda hafifçe eğilerek mezar taşının üzerinde yazılı olan adında parmaklarımı gezdirdim. "Seni beklettim, öyle değil mi? Bunun için üzgünüm, bugün geç gelmemin bir sebebi vardı. Bana darılmazsın umarım." Bir cevap alamayacağımı bilmeme rağmen konuşmam ne kadar garip hissettirse de onunla konuşmak beni rahatlatıyordu. Ruhunun buralarda bir yerlerde olduğuna ve beni dikkatlice dinlediğine inanmak istiyordum.

"Altı yıl oldu. Seni kaybedeli koskaca altı yıl..." Zorlukla yutkundum. Saçını okşar gibi mezar taşını okşadım nazikçe. Sanki hissedecek gibi, sözlerimi her an işitecek gibi. Elimi mezar taşından çektiğimde derin bir nefes aldım ve çiçeklerle süslü mezarına baktım. Yüreğimin en derinlerinde bir acı hissettim.

Onun yeri toprağın altı değildi.

O henüz çok gençti.

Benim Jezebel'im ölmek için fazla gençti.

Dizlerimi kırarak yavaşça mezarının yanına çöktüğümde titreyen ellerimi toprağın üzerinde gezdirdim. Aylar önceden bıraktığımız çiçekler hep solmuş, kara kıştan dolayı boyunları bükülmüştü. Bazıları etrafa dağılmışken, bazıları Jezebel'i bırakmak istemiyormuş gibi son ana dek toprağına tutunmuştu.

bored | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin