Boş olan depoda esen rüzgarın haraket ettirdiği bir kaç parça çöp dışında orada olan tek kişi Barbaros'un ta kendisiydi.
Deponun yerleri ıslaktı, çatısında bir kaç çatlak vardı ve camların kırık olmasından dolayı deli bir soğuk giriyordu içeriye ama kendisi oldukça kalın bir kıyafet ile durduğu için bu soğuğu hissettiği söylenemezdi.
Karşısında duran adam kendisi kadar şanslı değildi. Üstünde hiç bir şey yoktu, altında ise yırtılmış bir pantolon vardı. Kolları iki yandan asılıyken ayaklarının ucu değiyordu yere sadece.
Adamın kafası aşağıya düşmüştü, bayılmıştı sanırım.
Barbaros ıslık çaldı.
"Hemen pes mi ettin?"
Adamdan karşılık alamadı, bu onu sinirlendirdi.
Kıvanç'a kafası ile işaret yaptı, Kıvanç adamın saçlarını eline dolayıp adamın kafasını kaldırdı.
Barbaros yanda duran buzlu suyu onun yüzüne doğru attı, adamın birden ayılması yüzünden Kıvanç elini çekmişti.
"Prenses, günaydın. Çok özledim seni."
"Bır-bırak beni..."
"Aşkımız yarım mı kalsın?"
Adam sessiz kaldı, Barbaros elini yeniden soğuk suya atmıştı ki adamın sesini duydu.
"Sana hiç bir şey söylemeyeceğim, senin de sonun gelecek. Ben yapamasam bile başkası yapacak, küçük bir sürtük gibi yalvaracaksın bize... bizde sana bir orospuya ne yapıyorsak onu yapacağız."
Barbaros sakince dinledi, Kıvanç onun kadar sakin olmadığı için dizini adamın karnına geçirdi.
Adam bir kaç kere öksürdü ve yeniden konuşmaya başladı.
"Söylesene... Demirkan Serin tarafından ölene kadar işkenceye uğramak nasıl hissettirir?"
Barbaros sırıttı.
"Bilmem... ölene kadar işkenceye uğrayacak kişi sensin, daha iyi bilirsin. Bana istediğim bilgilerin hepsini fark etmeden verdin zaten."
Kıvanç'a baktı Barbaros, Kıvanç anladığı için yanda duran çantayı ona doğru uzattı ve deponun dışına ilerledi.
"Belki beni öldürürler, belki daha da kötüsünü yaparlar... ama sen bunu göremeyeceksin Fatih. Senin canını o kadar çok yakacağım ki, ölmek için yalvaracaksın. Gördüğün son yüz benim yüzüm olacak, iyi ezberle."
Barbaros eline sardığı uzun ve kalın olan zincire baktı ve sırıttı.
Kıvanç kapının önünde duruyordu, sigarasını yakmışken telefonuna bakıyordu. Depodan gelen bağırma seslerine odaklanmamaya çalışıyordu ama buradan bile zincirin deriye vurduğunda çıkan sesin hissiyatını hissediyordu.
Daha önce tehlikeli adamlar görmüştü, Barbaros'un babası ve amcası çok tehlikeliydi mesela.. ama hiç birinin gözünde daha önce bu adamın gözünde gördüğü deliliği görmemişti.
Gördüğü hem en sakin hemde en sinirli insandı o, çok zekiydi mesela. Her hamlesini düşünür ve plan kurardı. O planın batma ihtimaline karşı her zaman birden fazla yedek planı olurdu.
Çığlık sesleri devam etti, Barbaros'un sesi çıkmıyordu ama zincirin sesinden sonra gerekli olduğunu düşünmüyordu zaten Kıvanç.
Bir kaç dakikanın sonunda sesler kesildi, Barbaros depodan dışarı çıktı.
"Üstümü kan yaptı orospu çocuğu."
"Öldü mü?"
Barbaros kafasını sağa sola salladı olumsuz anlamda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Delibal | Alican & Barbaros
FanfictionTehlikeli bir aşktı onların aşkları, fazlası zehirdi. Fazlası Delibal'dı. - Kafama göre yazıyorum, karakterlerin gerçek ile alakası yoktur. Kötü yorum yapacaklar gelmesin.