🐾🐾 MİU 6 🐾🐾

197 29 0
                                    

Hazal sinirle solumaya devam ederken bende son verdiğim kararla merdivenleri çıktım yeniden. Hemen bir ayna bulup kısa yoldan bedenimin olduğu hastaneye gidecektim. Bunu nasıl yapacaktım bilmiyorum ama bir yolunu bulurdum. Tabi önce bir ayna bulup o kapıdan geçmeliydim.

Banyo!
Evet en garanti olan yer banyo tabi ki. Her banyoda bir ayna kesin vardır değil mi?

Hemen geldiğim odaya doğru yürürken içimde beni durmaya zorlayan bir istek oluştu. Dinçer'in şuan bulunduğu odaya gitme isteği.

Neden birden böyle bir his duydum bilmiyorum ama aldırmadan odaya dönmek istesem de yürüyemedim. Ayaklarım şu an Dinçer'in olduğu odaya doğru çekiyordu beni.

Merakıma yenik düşüp ayaklarıma uydum. Pati pati adımlarla odaya kadar gelip aralık olan kapıdan içeriye bir göz attım önce.

Büyük odada yatağın üzerinde yatan yaşlı bir adam vardı. Babasıydı, belliydi. Yanı başında ayakta duran adam doktoru olmalıydı. Dinçer ise yatağın kenarına oturmuş elini babasının elinin üzerine koymuş yüzünü izliyordu. Üzgündü.

Yaşlı adamın yüzünde oksijen maskesi, kolunda serum yanı başında solunum cihazı vardı.
Dinçer'in babası çok hasta ve yatalakmıydı? Zavallı adam. Üzüldüm haline.

Bu sırada yatağın üzerinde garip dalgalanmalar çekti dikkatimi bir görünen bir kaybolan. Gri bulutumsu dalgalardı.

Gözlerim o dalgalarda yavaş adımlarla içeriye girerek yatağın ayak ucuna kadar gelip durdum. Neydi ki bunlar.
Ben gördüğüm şeyin ne olabileceğini düşünürken,

" Çok zamanı yok! "

Diyen ve bayadır sessiz olan Kita'yı duydum kafamın içinde. Dakikasında bastım azarı.

" Neredesin sen saatlerdir?
Neden yalnız bırakıyorsun beni? Senden sonra başıma daha neler geldi haberin var mı? "

" Ölüm adım adım yaklaşıyor."

Dedi sözlerimi umursamaz şekilde.

" Ne? "

" Babası ölüyor."

Babası...
Ölüyor muydu?

Sol yanımın ezildiğini hissettim bu kez. Bu çok üzücüydü.

" Tarık, sen benim arkadaşımsın."

A, arkadaşıymış!

" Bana doğruyu söyle.
Ne kadar zamanı var? "

Tarık dediği adama döndüm. Sessizdi.
Neden konuşmuyor demiştim ki.

" Her şeye hazır ol Dinçer. Babanın bu dünyada ki zamanı çok az."

Diyen sesini duydum. Ama nasıl?
Dudakları hiç kıpırdamamıştı ki!

" Bunu yalnızca Allah bilir? "

İşte şimdi hem yüksek sesi hem kıpırdayan dudakları vardı.
Bu nasıl oldu. Ben...n-e.

" Sen az önce onun düşüncelerini duydun. "

Bir " Evet. Allah bilir." Diyen Dinçer'e bir Tarık'a bakıyordum.

Bu inanılmaz bir şey.
Ben zihin okuyabiliyorum.

" Hayır şapşal Miu!
Duyuyorsun o kadar!
Okumak ayrıdır duymak ayrı."

Doğruya. Okumaya çalışmamıştım ki. Sadece duymuştum.

" Ben birazdan çıkacağım.
Hastaneye geçip işlerimi hallettikten sonra akşam yine gelirim."

MİU ( TAMAMLANDI ✔️)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin