Yarın Kita'nın bahsettiği o güneş gezegen bilmem ne gibi şeyler gün batarken gerçekleşecek o ölecek İnci hastanedeki bedenine geri dönecekti.
Bu garip hikâyede burada son bulacaktı.Ben bunu düşünürken Dinçer başka neler alabileceğini sıralıyordu. Arada susadı tabi.
" Emine hanım bir bardak su verir misin? "
Hemen! diyen kadın elindeki işi bırakıp tezgah üzerindeki sürahiyi alıp bardağa doldurdu. Bunu yaparken sürahi ve bardağı önüne çekip bize sırtını dönüşü dikkatimi çekerken Dinçer önündeki yemeği ile meşkul olduğu için farketmedi bile. Neden görüntüyü engelliyordu.
Bu kadın bir iş çeviriyor hissi kapladı içimi. Huylandığım bardağı getirip masaya bıraktığı anda Dinçer alıp tepesine dikince yerimden kalksam da engellemeye fırsat bulamadım.
İçtiği suyun üzerine bir kaç lokma daha yiyerek kalktığında benim gözlerim hâlâ kadındaydı. Dinçer salona geçip üst kata çıkarken ben hâlâ mutfakta kadını izliyordum. Hatta düşüncelerini duymaya çalıştım. Ama çok sakin ve hiç birşey düşünmüyordu. Nasıl yapıyordu bunu.
Az sonra telefonunun çaldığını duydum. Cebinden çıkarıp açtı ve kulağına dayadı. Birkaç saniye dinledikten sonra,
" Herşey yolunda merak etmeyin. Bende yarım saate çıkacağım."
Dedi ve kapattı. İyice huylanmıştım artık. Ne olduğunu anlamak için yanında kalmaya devam ettim. Kendi kendine bir türkü mırıldanarak ellerini muslukta durulandıktan sonra kurulayıp üzerindeki önlüğü çıkarıp sandalye üzerine bıraktı.
Sonra da kısık gözleri üzerimde yanımdan geçerek salona yürüdü. Mırıldandığı türküye ara vermeden merdivenlere yöneldi. Merdivenleri aynı şekilde adım adım çıktığında bende peşinden yürüyordum. Arkasından geldiğimi biliyor olmalıydı ki dönüp bir bakış attı ve hiç bir şey olmamış gibi çıkmaya devam etti.
Nihayet merdivenler bitince koridordan yürümeye devam edip misafir odasına girdi. Açık kapıdan içerdeki banyoya geçtiğini gördüm. Bu kez arkasından gitmeyip odanın dışında oturmuş bekliyordum. Az sonra elinde yumuşatıcı şişesiyle çıktı odadan.
Yumuşatıcı mı? Ne yapacaktı ki bununla?
Hâlâ bir türkü mırıldanıyordu ve bu hâli sinirimi bozmaya başlamıştı. Kapıyı kapatıp önümde durdu.
" Sen çok meraklı bir kedisin!"
Dedi hafiften üzerime doğru eğilerek.
" Acabaaa uzaydan geldiğinizi söyleyenler haklı mı? "
Dedi gülümseyerek. Ne saçmalıyordu bu kadın. Tabi ki öyle birşey yoktu.
" Çünkü sen farklı bir kedisin değil mi? "
Dedi bu kez ve geldiğimiz yöne doğru yürüdü. Neden öyle bir şey söylemişti ki bana. O da benden mi şüpheleniyordu bilmiyorum ama ben bu kadından iyice şüphelenmiştim artık. Hareketleri ve konuşmaları hiç normal değildi.
Sonunda Dinçer'in odasının önünde durdu. Tabi bende. Kapıyı tıkladı.
" Dinçer bey müsaitseniz kirlileri alacaktım. "
İçerden ses gelmedi.
" Dinçer bey! "
Yine ses yoktu. Bana çevirdi gözlerini.
" Galiba sahibin uyuya kaldı."
Dedi sırıtarak. Ardından kapıyı açıp içeriye girdi ve kilitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİU ( TAMAMLANDI ✔️)
Fantasy( KISA HİKAYE) Hayatınızda büyük konuşunuz mu hiç? Ben konuştum. O günden sonra büyük konuşmaya tövbeliyim. " Valla kadın haklı. Ben bu adamın karısı olmayı bırak evde beslediği kedisi bile olmak istemem!" Dediğim adama aşık oldum.