Eleanor bütün cumartesi oyun oynadı. Pazar sabahı uyandığında ise aynada mor göz altları ona eşlik ediyordu. Aslında neden depresyona girmiş gibi davrandığını anlayamadı. İstediği her şeyi başarmıştı hayatında: okuduğu okullar, mesleği, yaşadığı yer.. Ama her zaman içinde eksik olan bir şeyler vardı.
Birkaç gündür aramadığı yakın arkadaşı Lysandra'yı görüntülü aradı. Lysandra telefonu açtığında İtalya'da hava kararmış o da evinde akşam yemeği yiyordu. Aralarında 9 saatlik fark vardı ama bu onların iletişiminin kopmasına asla izin vermemişti.
Lysandra bütün hafta defile provalarından nasıl yorulduğu ve defile de giyeceği kıyafetlerine kadar her şeyi anlattı. Eleanor arkadaşıyla gurur duyuyordu. Moda sektöründe kimseniz yoksa asla ilerleme kaydedemezdiniz ama Lysandra sanırım doğuştan yetenekliydi.
Eleanor, Lysandra'ya dünki olaylardan bahsetti. Bir adamla tanıştığını, ona zor anında yardımcı olup evine aldığını ve onu sonra hoteline geri gönderdiğini; Lysandra olayları dinlerken çok şaşırmıştı, " Aman Tanrım Eleanor tıpkı filmlerdeki gibi! Peki yakışıklı mıydı?" diye sormadan edemedi Lysandra. Eleanor kafasını evet diyerek aşağı yukarı salladı. Ve ekledi:
"Buralardan olmadığı belliydi Lys, çok çaresiz duruyordu. Bende dayanamadım.".
Lysandra bir kahkaha attı, " Dayanamadın demek, peki bir telefon numarası veya başka bir şey aldın mı? Madem böyle bir tanışmanız oldu devamı gelir bence.". Ah evet, diye söylendi kendine Eleanor. Nasıl oldu da Charles'ın ona verdiği kağıdı unutabilmişti. Dün onu bırakıp geri dönerken hiç bakmadan çantasına koymuştu. Eleanor, Lysandra'ya bir dakika işareti yapıp çantasının yanına gidip içindeki kağıdı alıp geri geldi.
" @bawsixteen , isteğini bekliyorum "
C."Bana Instagram hesabını vermişti elbette, nasıl unuturum?" diye söylenmeye devam etti Eleanor ve hemen hesabına baktı. Takipçi ve takip ettikleri sayısını görünce çok şaşırdı. " Noldu El?" Diye merakla sordu Lysandra. "Tuhaf, Monakolular zengin ve bir yığın çevresi olan insanlar değil miydi Lys? Çocukken öyle hatırlıyorum. Ama onun profiline baktığımda kırk küsürlü takipçi ve takip ettiğini görüyorum." dedi Eleanor. Şaşırmıştı ayrıca 16 sayısı ne alakaydı? 16 yaşında olmadığına emindi daha büyük duruyordu ve reşitti o kesin. Ama her neyse, dedi içinden. Sorun yoktu ve takip isteği attı.
**
Charles, Monako'ya geri dönmüştü. Tatilini arkadaşlarıyla geçirmeye karar vermişti. Neredeyse bütün yıl Alexandra birlikteydi ve bir süre onu görmeyi istemiyordu. Alex onun bütün Grand Prix'lerine gelmiş, hep onu desteklemişti. Bazen ona olan sevgisini sorguluyor, neden onunla hala ilişki devam ettirdiğini bilmiyordu. Belki de daha fazla magazin haberi olmak istemiyordu.
Monako'ya döndüğünde ilk yaptığı şey kendini hemen evine atıp yatağına uzanmak oldu. Aklına telefonu geldi ve bildirimleri kontrol etti. Evet sonunda, diye geçirdi içinden. Eleanor ona istek atmıştı. Hemen takibine geri döndü. Profilini inceledi. Amerika'da ki yaşamından, oyunlara ve kitaplara olan tutkusunu, gezdiği yerleri paylaşmıştı Eleanor hep. Az takipçiliydi ama takip ettikleri arasında bir isim görünce çok şaşırdı: Lysandra Kellner. Bu İtalya'da ünlü bir mankendi. Nasıl bir bağlantıları vardı merak etti. Daha önce Avrupa'da yaşadığını söylemişti ama hangi ülkeden olduğunu bahsetmemişti Eleanor onunla nasıl tanışmışlardı acaba? Charles Eleanor'a kendisini gizlemeye devam edicekti en azından bir süre daha. Ona bilerek kendi özel hesabını vermişti. Aslında onu neden hala denediğini bilmiyordu. Hayatına giren çoğu kadın ondan faydalanıp hayatından çıkıp gitmişti ve Eleanor'unda onlardan birisi olduğunu düşünmüştü bir anlığına ama değildi. Eleanor ona ünlü birisi gibi değil de normal sıradan birisi gibi davranmış ve ona yardım etmişti. Charles onu düşündü. Bir daha onu görmek için nasıl bir bahane bulabilirdi bilemiyordu ama en azından hala konuşmaya devam edebilirlerdi ve Eleanor' a mesaj yazmaya karar verdi.
Eleanor'a yolculuğunun nasıl geçtiğinden, eşyalarını bulduğu için hala nasıl ona minnettar olduğundan bahsetti. Eleanor ise mesajları okudukça sevinçten dört köşe oluyordu. Bağlantılarını koparacaklarını ve bir daha hiç karşılamayacaklarını sanmıştı ama yanılmıştı. Birbirlerinden bir daha hiç kopamayacaklarının, kaderin sürekli onları bir araya getireceklerinin ikiside hiç farkında değildi.
—
Eleanor'un paylaştığı story. Ve bir mesaj;
✉️
@bawsixteen: " Bu oyunu oynamayı bana da öğretir misin? Biraz beceriksizim sanırım sürekli ölüyorum."Charles'ın eski yayınlarda Call of Duty oynaması geldi aklıma 😂. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝓋𝑒 𝐼𝓈 𝒜 𝒢𝒶𝓂𝑒
FanfictionSıradan hayata sahip sıradan bir kız ve onun hayatına renk getirecek bir erkek. *Eğlence amaçlı bir fanfiction kurgudur."