Paparazzi

506 23 0
                                    

Charles bütün gece uyuyamamış bir o tarafa bir bu tarafa dönüp duruyordu. Alex onda kalmak istemişti ama Charles onu evine bırakmıştı, kafasını dinlemek istiyordu. Bir takım senaryolar canlandı gözünde. Muhtemelen Lysandra denilen arkadaşı Charles'ı tanıdığı için Eleanor'a söylemiş olabilir diye düşündü. Aslında görüşselerdi zaten itiraf edicekti ama Eleanor ondan kaçmaya başladığı için görüşememişlerdi. Evet ondan kaçıyordu. Güvenilmez olduğunu düşünüyordu kesin. Kendini ona açıklamayı borçlu görüyordu. Aklına bir plan geldi.

                                              **

Eleanor evde söylenerek volta atıyordu. Lysandra ise koltuğa yayılmış onu izliyordu. "Belkide biraz sakin olmalısın El." dedi Eleanor'a. Fazla mı tepki göstermişti acaba Charles'a?

"Daha fazla onun hakkında konuşmayalım olur mu? Eminim daha fazla benimle uğraşmayacaktır. Onu tersledim. Benimle daha fazla vakit kaybedeceğini zannetmiyorum. Sonuçta ünlü birisi beni ne yapsın?" Eleanor söylediklerinde haklı olduğunu düşünüyordu. Biraz daha tatil yapıp Amerika'ya geri dönüp işine odaklanmada kararlıydı.

Ertesi sabah uyandığında telefonunda hiçbir bildirim yoktu. Bu iyiye işaretti. Demekki Charles ile  daha fazla muhattap olmasına gerek yoktu. Ama onu takipten çıkarmadı. Ona karşı her ne kadar kızgın ve kırgın olsa da yine de onu göremeden duramayacağının farkındaydı. Uzaktan izlemek iyiydi. En sağlıklı karar buydu ona göre. Lysandra ile kahvaltı hazırlarlarken evde ekmek kalmadığını farkedince fırına gitmeye gönüllü oldu. Hemde ona biraz yürüyüş olurdu. Hava çok güzeldi aralık ayında olmalarına rağmen. Fırına giderken kulaklıklarını takıp güzel havanın tadını çıkara çıkara yürüdü.

Fırın yakın sayılırdı, 10 dakika yürüdükten fırındaki kuyruğa girip ekmek ve kruvasan alıp oradan ayrıldı. Yolda yaylana yaylana ve kruvasanın bir tanesini yiyerek eve doğru gidiyordu ki yanına bir araba yanaştı...Bir Ferrari. Hemde 16 numara ve beyaz renkte. "Ah hayır." diye söylenip olduğu yerde durdu. Ferrari'nin penceresi açıldı ve içinden ona doğru bakan Charles'tı.

"Benimle dalga mı geçiyorsun?" dedi gülerek Eleanor. Sinirden gülüyordu. Charles'ta onun gülüşüne karşılık verdi. "Hayır buradan geçiyordum sonra seni gördüm o kadar. Eğer uygunsan birlikte kahvaltı yapmak isterim. Sana açıklamama lütfen izin ver.", masum dolu bakışlarla Eleanor'un resmen gözlerine değil ruhuna bakıyordu sanki. "Hali hazırda bir kahvaltı planım var zaten ama her neyse. Sanırım sende davetlisin." Eleanor gözlerini devirdi ve sonra gülerek tekrar ona baktı. Charles onu arabaya çağırdı ve Lysandra'nın evine doğru yola çıktılar. Eleanor kendisine çok kızıyordu. Ona olan duyguları yüzünden hemen ikna olmaya hazırdı. Aptalın tekiyim ama o karşı konulamaz bir adam, diye geçirdi içinden. Arabasını incelemeye başladı oturduğun yerden. Mükemmelliğin ötesindeydi. Eleanor hayatı boyunca ya toplu taşıma ya da taksi kullanmıştı böyle bir araca hiç binmemişti. Şaşırdığını ve arabaya bayıldığını belli etmemek için Charles'a yolu tarif edip eve geldiler.

İçeri girdiklerinde Lysandra " El nerede kaldın? Her şey buz gibi ol-" Eleanor'un arkasında Charles'ı görünce cümlesi yarım kaldı.
"Lys, Charles ile yolda karşılaştık onu da kahvaltıya davet ettim." dedi ardından sadece dudaklarını oynatarak "Ne yapabilirdim?" dedi ve Lysandra'ya baktı. Charles onun arkasında olduğu için yüz ifadelerini göremezdi nasıl olsa. Lysandra'nın biraz canı sıkılmıştı ama farkettirmemeye özen gösterdi.

Hep birlikte sofraya oturdular. Eleanor Charles'a bir fincan kahve doldurup önüne koydu. Bu basit hareket Charles'ın o kadar hoşuna gitmişti ki tıpkı onu evine davet ettiğinde ki gibi ona yine kahvaltı hazırlamıştı. "Ee Charles açıklaman nedir? Merak etme Lysandra yabancı değil." Eleanor cevap bekliyordu.

"Eleanor, ben sana İtalya'ya geldiğinde aslında söyleyecektim. O gece bana yardım ettiğinde bana o kadar samimi ve içten davrandın ki. Çevremde ünümden ve olduğum konum yüzünden benden faydalanmak isteyen insan çok ama senin gibi birisiyle karşılaşmamıştım ve o an bunu söyleyip gerilmeni istemedim. Başka bir nedeni yok."

"Peki kız arkadaşın buraya geldiğini biliyor mu?" Dedi Lysandra sert bir şekilde. Laf çarpıttığı çok belliydi. "Hayır, ona hesap vermiyorum. Zaten aramızda çok iyi değil." diyince Eleanor biraz sevindi. Sonra kendisine kızdı niye sevinmişti ki? İlişkileri onu ne ilgilendirirdi?

"Peki siz birbirinizi nereden tanıyorsunuz?" diye Charles sorunca kızlar birbirlerine bakıp duraksadılar. Eleanor cevap verdi: "Biz..Biz çocuk esirgeme yurdunda birlikte kalıyorduk. İkimizinde ailesi yoktu ve bizde birbirimize aile olduk.". Charles sorduğu soruya çok pişman olmuştu bu cevabı duyduktan sonra. "Ben özür dilerim böyle bir şey olduğunu tahmin edemedim." Diyerek af diledi. Kızlar için sorun yoktu, o günler geçmişte kalmıştı. İkiside şu an başarılı kariyer yolunda ilerliyorlardı.

"O...O takım arkadaşın neler yapıyor peki Charles?" diye sordu Lysandra. Eleanor ona şaşkınca baktı. "İyi, şu sıralar bekar. İspanya'ya geri döndü. Tatilde ailesiyle birlikte. "
Eleanor şaşkınlıkla tekrar Lysandra'ya baktı. "Bana bir açıklama yapıcak mısın Lys?"
"Belki bir dönem Carlos Sainz ile görüşmüş olabilirim El ama ciddi bir şey yok. Charles'ın takım arkadaşı o da bir Formula 1 sürücüsü."

"Hım demekki o ilk günki tepkin bu yüzdendi. Şimdi anlıyorum." gülerek Lysandra'ya baktı Eleanor. Charles "Sen ve Carlos neden konuşmaya devam etmediniz Lysandra?" diye sorunca Lysandra açıklama yapmak zorunda kaldı ve Eleanor için olayı en başından anlattı:

"Carlos ile defilelerimden birine geldiğinde tanıştık sonra birkaç kere kahve içtik, yemek yedik o kadar. Belki ona karşı bir şeyler hissetmiş olabilirim. Ve o da hiç farketmedi. Ayrıca sanırım ona çekici gelmedim ki bir anda benimle görüşmeyi kesti. Bende onu darlamak istemedim." Acılı bir şekilde güldü.

"Aslında hayır seni beğendiğini bana söylemişti fakat o sıra eski sevgilisi Isa onu rahat bırakmıyordu. Isa'nın sana bulaşmasını istemediği için bir daha görüşmemiş olabilir." Charles'ın cevabı Lysandra'nın biraz da olsa keyfini yerine getirmişti. "İyi en azından beni beğenmiş." dedi ve güldüler.

Kahvaltıdan sonra kapıda Charles'ı evden uğurlarlarken bir anda bütün paparazziler etrafına dolaşıp fotoğraflarını çekmeye başladılar. Hepsi aynı anda bir sürü soru yöneltmeye başladı:

"Charles bu kızlarda kim?"
"Alexandra'yla birlikteliğiniz sona mı erdi?"
"Tatilinizi burada mı geçiriyorsunuz?"

Charles hiçbirine yanıt vermeden evinin önündeki arabasına binip oradan uzaklaşırken kızlarda kapıyı hızlıca kapatıp eve girdiler. Lysandra perde arkasından göz ucuyla dışarıya baktı. Paparazziler hala oradaydı. "Çok güzel, yakında internete düşeriz." dedi Lysandra. Eleanor endişeliydi. Charles sevgilisiyle ilişkisini bitiricekse bile okların ona doğru dönmesini istemiyordu. Bütün gün paparazzilerin hedefi olmamak adına evde vakit geçirdiler.

Akşamleyin internette magazin ve Formula 1 fan sayfalarına bomba gibi düşmüşlerdi.

"Ünlü Formula 1 yarışçısı Charles Leclerc bu sabah Milano sokaklarında manken Lysandra Kellner'ın evinden çıkarken görüntülendi. Lysandra çokta uzak olmayan tarihte Charles'ın takım arkadaşı Carlos Sainz ile görülmüştü. Charles yaklaşık bir saat boyunca oradaydı. Leclerc hiçbir soruyu yanıtlamadan aracını binip uzaklaşırken Lysandra ve diğer arkadaşı kendisini evine kapadı. Lysandra ve Charles'ın yanındaki diğer kadının henüz kim olduğu bilinmiyor."

"Süper. Gerçekten süper. El gel de bir bak hakkımızda yapılan haberlere." Lysandra bu kadar hızlı internete yayılacaklarını düşünmemişti. Eleanor haberi okudu ve fotoğraflara baktı. En azından kim olduğunu bulamamışlardı. "Isa ve Alexandra'yı karşımıza aldığımıza yemin edebilirim." diye eklemeyi de unutmadı Lysandra.

𝐿𝑜𝓋𝑒 𝐼𝓈 𝒜 𝒢𝒶𝓂𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin