Charles yarışlara odaklanmıştı. Yazın son ayına giriş yaparlarken reflekslerini geliştirmek için her gün düzenli olarak antreman ve spor yapıyordu. Boş olduğu vakitleri ailesiyle geçirmeye çalışıyordu. Eleanor'dan uzun zamandır haber almıyordu. Hiçbir paylaşımda da bulunmuyordu. Resmen ortalıktan kaybolmuş gibiydi.
—
✉️
"Eleanor ne zamandır görüşemiyoruz umarım iyisindir. Seni merak ediyorum."Mesajına aralarındaki saat farkından dolayı geç cevap vericeğini düşünerek antremanlarına odaklanmaya devam etti. Ancak altı saat sonra telefonunu kontrol ettiğinde bile mesaj görülmemişti bile. Yine ondan mı kaçıyordu yoksa başka bir sorun mu vardı?
—
✉️
"Benden kaçıyor musun yine? Bunu çözdük sanıyordum😅"Ama yine cevap yoktu. Belkide havasında değildi, üzerine gitmedi. Ama onun için endişeliydi. Montreal'da ki GP'den sonra bir daha hiç konuşmamışlardı. Yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. Sadece belki ona fazla samimi davranıyordu ama elinde değildi.
Eleanor mesajları görmemezlikten geldi. Charles ile temasta olması ona bela getiriyordu. Kalbini değil aklını dinlemeliydi. Alexandra'dan korkmuyordu evet ama o kızın ona olan tehditlerinden sonra bir anda hayatı mahvolmuştu. İtalya'da ki ailesinden ona kalan eski evine geri dönmüştü. Lysandra ona birlikte yaşamayı teklif etsede inatla reddetti. Kalan son parasıyla eve yemeklik birkaç malzeme almıştı. Kalan parası ona ne kadar yeterdi bilmiyordu. Ama gittiği yere kadar idare edicekti.
Amerika'dan ayrılmadan önce belki orada kalmaya devam edebileceğini düşünerek birkaç firmaya projesinin demosunu gönderdi ama sebebi bilinmeyen şekilde hepsinden red cevabı aldı. Sanırım oyun sektörü onun için bitmişti. Son çaresi İtalya'ya dönmek oldu. Laptopundan iş araştırmaya başladı ama ne yapacağını bilmiyordu. Üniversitedeyken garsonluk vb. işler yapmıştı. Onlara geri dönebilirdi ama o artık bir mühendisti öğrenci değil. Hayatı boyunca kariyerini planlamıştı, çok başarılı işlere imza atacağını düşünürken şimdi geldiği noktaya bakıyordu.
**
Charles daha fazla dayanamadı ve Lysandra'ya ulaştı. Eleanor için endişelenmesi onu herhangi bir şeye odaklanmakta güçlük çeker hale getirmişti. Lysandra telefonu açtı. Sadece yaşayıp yaşamadığını öğrense bile yeter diyecek duruma gelmişti. Lysandra ona Eleanor'un işinden çıkarıldığını ve İtalya'ya geri döndüğünü söyledi. "Büyük bir depresyonda Charles. Benimle bile görüşmek istemiyor. Bence ona biraz zaman ver. Biliyorum arkadaşı olarak endişeleniyorsun bende aynı şekildeyim ama elimizden şu an bir şey gelmez.". Charles ondan evinin adresini istedi. Lysandra'ya öylesine adresi aldığını söylese de oraya bir ziyaret yapıcaktı.
Charles adresteki eve geldi. Ev eski tuğlalardan örülmüş, etrafı çiçeklerle sarılı iki katlı müstakil bir evdi. Dışarıdan içinde hayalet yaşıyor gibi görünüyordu. Arabadan inip evin kapısını çaldı. Eleanor, Lysandra'nın geldiği sanarak delikten hiç bakmadan kapıyı direkt açtı. Karşısında Charles'ı gördü. Hiçbir şey demeden içeri buyur etti.
Charles içerideki koltuğa oturup etrafa bakındı. Duvarlarda Eleanor'un çocukluk halleri ve ailesiyle fotoğrafları vardı. Çok mutlu görünüyorlardı. Tam bir aile gibi. "Ne için geldin Charles? Ayrıca benim burada olduğumu nasıl öğrendin ve burayı nereden buldun?" aslında kimden bulduğunu tahmin ediyordu. Lysandra'yı patalayacaktı.
"Senin için endişelendim Eleanor. Mesajlarıma cevap vermedin. Meğersem buralara geri dönmüşsün." Sözlerinde ciddiydi. Onu çok merak etmişti. İyi olduğunu gözleriyle gördüğüne emin olmadan için rahat etmemişti.
"Beni neden merak ediyorsun Charles? Seni neden ilgilendiriyorum?" Sesindeki tonundan anlaşılıyordu sinirli olduğu. "Arkadaşımsın Eleanor, bana zor anımda yardım ettin bırak bende sana yardım edeyim." Borcunu ödemek istiyordu oysaki Eleanor ondan hiç karşılık beklemiyordu..Sevgisi dışında. Ki o da şu durumda imkansızdı.
"Senden yardım isteyen olmadı ve yardıma ihtiyacım da yok ben gayet iyiyim. Senin gibi birisinden yardım alacağıma fakirlik içinde ölmeyi tercih ederim." Charles anlamıyordu. Neden ona bu kadar tepkiliydi? "Senin neyin var Eleanor? Ben sadece seni düş-"
"Beni düşünmene ihtiyacım yok şimdi evimden git Charles." diyip kapıyı işaret etti. Charles hayal kırıklığına ve şaşkınlığa uğramıştı. Eleanor ona neden böyle davranıyordu?
"Eleanor lütfen biraz sakinleş istersen öyle konuşalım. Ben beklerim."
"Senin gibi bir zengin züppesi buraya gelip bana acıyamaz anladın mı? Defol git evimden."
Eleanor'un ağzından çıkanı kulağı duyuyor gibi değildi. Ama Charles bu sözlerin üstüne daha fazla orada kalmadı ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Kapıdan çıkmadan önce son kez Eleanor'a baktı. Eleanor yere bakıyordu. Kapıyı çarpıp çıktı. Gözünden bir damla yaş aşağıya süzüldü. Son kez eve baktı. Az önce neler olduğuna dair hiçbir fikri yoktu ve anlamda verememişti. Arabasına binip oradan uzaklaştı.
Eleanor'un onu kendinden uzak tutabilmesinin başka yolu yoktu. Asla ona öyle şeyler söylemek istememişti ama kapıda onu gördüğü an onu kendinden uzak tutması gerektiğinin farkına vardı. Yoksa daha başına neler gelicekti tahmin edemiyordu. Saplantılı biriyle daha fazla uğraşmak istemedi. Charles'a durumu anlatsa inanmayacağına yüzde yüz emindi. Ne olursa olsun Alexandra onun kız arkadaşıydı. Sevdiği adamdan kendini uzaklaştırmanın tek yolu buydu. Onu istemediğini dile getirmek. Eleanor bütün gece ağladı. Kalbinden ve aklından geçen sözlerin hiçbiri değildi ona söyledikleri. Ona çok değer veriyordu ama hem onun için hemde kendisi için birbirlerinden uzak durmaları gerekiyordu.
Eleanor'un evinin karşısında duran bir adam vardı. Az önce olanlara şahit olmuştu. Cebinden telefonunu çıkardı. Telefonun diğer ucundaki kişi duyduğu haberlerden dolayı kızgındı. Demek Charles yine Eleanor'un yanına gitmişti. Bu kız akıllanmıyordu. Ondan tamamiyle kurtulmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝓋𝑒 𝐼𝓈 𝒜 𝒢𝒶𝓂𝑒
FanfictionSıradan hayata sahip sıradan bir kız ve onun hayatına renk getirecek bir erkek. *Eğlence amaçlı bir fanfiction kurgudur."