Eleanor İtalya'ya indiğinde Charles'ın ona attığı mesajı cevaplama fırsatı oldu.
—
✉️
@eleanorbader : " Günaydın, çok iyiyim sunumum başarılı geçti, oyunumu artık resmi olarak yüksek bir bütçeyle yapabileceğim için çok heyecanlıyım. Bunu kutlamak için İtalya'ya geldim bu sabah. Birkaç haftalığına arkadaşımla buralarda olacağım. Sende ne var ne yok? "
—
Charles'ın neden ona Fransa'da gecenin bir yarısı mesaj attığını anlayamadı ama problem değildi önemli olan mesaj atmasaydı. Eleanor valizleriyle birlikte bir taksiye atlayıp doğruca Lysandra'nın evinin yolunu tuttu. Lysandra'nın da birkaç haftalık boşluğuyla tam zamanlama olmuştu tatili. Kapıyı çaldı ve Lysandra kapıyı açtığı an Eleanor'un kollarına atladı: " Canım arkadaşım seni çok özlemişim." dedi sevinçle. İkiside çok mutluydu. Eski günleri asla kendi aralarında açmazlardı. Yurtta geçirdikleri o berbat günleri hatırlamak dair istemiyorlardı. Şu anki konumlarına gelebilmek için ikiside çok çabalamış ve başarmışlardı.Eleanor jetlag yaşamıştı, dokuz saat fark az değildi. Uçakta uyumuştu evet ama hala uykusu vardı. İlk gün dışarı çıkıp gezmek istemedi. Lys ise ona defilelerini ve onun yokluğunda İtalya' da olup bitenleri anlatıyordu. Muhabbetin arasında "Hani şu evinde kalan çocuğa ne oldu? Hala görüşüyor musunuz?" Lysandra merak etmişti çünkü Eleanor konusunu bir daha açmamıştı.
"Ah evet, bana mesaj atmış ama anca buraya indiğimde görme fırsatım oldu." Charles hemen dibindeydi. Belki tekrar bir araya gelebilirlerdi.
"Yakışıklı mı El? Fotoğrafını görebilir miyim?" Lysandra yalvarırcasına ona baktı. Eleanor oflayarak Charles'ın profilini açıp ona verdiğinde Lysandra'nın ağzı bir karış açıldı. Lysandra Charles'ı yakışıklı bulduğu için böyle bir tepki gösterdiğini sandı Eleanor.
"Eleanor sen.. Bunun kim olduğunu biliyor musun?" kekelemişti. "Kimmiş Tanrı aşkına Lys? Monako'lu zengin bir erkek belli ki işte." dedi telefonunu Lysandra'nın elinden alarak.
"Eleanor sen bir aptalsın. Bu kim biliyor musun? Ünlü Formula 1 yarışçısı Charles Leclerc. İtalyan Formula takımı olan Ferrari'de sürücü. Onu tanıyorum buralarda meşhurdur oysa ki nasıl onu bilmezsin?" dedi Lysandra. Eleanor şok olmuştu. "Ama Lys..Hiç öyle görünmüyor, profiline sende baktın. Ünlü olsa daha fazla takipçisi olmaz mıydı, kırk civarındaki takipçiyle ne yapıyor?" Şoku üstünden atmaya çalışıyordu. Charles ona mesleğinden bahsetmemişti. Neden bahsetmediğini anlayamadı. Lysandra kendi telefonundan Charles'ın resmi hesabını açıp Eleanor'a gösterdi. 13 milyon takipçisi vardı.
"Anlayamadım sanırım bu kişisel hesabı belki sadece yakınları vardır. El bu adamdan uzak dur. Zengin züppesi sana göre değil. Ben bir mankenim biliyorsun bunların ne peşinde olduğunu az çok tahmin edebiliyorum. Bunun gibi tipler sana yanaşabilmek için numara yapıp duygularınla oynarlar ve işleri bittiklerinde seni kapı dışarı ederler. Şanslısın ki evde kaldığınız zaman sana bir şey yapmamış."
"Lysandra ben sadece ona yardım ettim ve tanıştık olay bu. Aksine ben ona yanaşmış gibi olmadım mı sence? Senin dediğin gibi bir kişiliğe sahip olduğunu sanmıyorum. Ayrıca zengin, ünlü bir yarışçı olduğunu söylüyorsun Tanrı aşkına benimle ilgilenir mi? Biraz mantıklı düşün." Eleanor hala Charles'ın ünlü olmasının şaşkınlığını yaşıyordu. O adama yardım etmiş onu evine getirip uyutmuş ve kahvaltı hazırlamıştı. Şaka gibiydi.
"Ah El sakın kendini kaptırayım deme çünkü bir kız arkadaşı var hemde uzun bir süredir birlikteler." Bu cümleden sonra Eleanor'un başında aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki. Önce ünlü birisi olduğunu öğrendi sonra da bir kız arkadaşı olduğunu. Azıcık ihtimal varsa bile şu an yok olmuştu. Peki bu adam neden ona hala yazıyordu? Madem bir kız arkadaşı vardı onunla ilgilenmeliydi. Başı ağrımaya başladı. Daha fazla bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Lysandra'dan yol yorgunu olduğu bahanesiyle müsaade isteyip onun için hazırlanan odaya geçti. Valizdeki eşyalarını yerleştirtikten sonra biraz uyuma ihtiyacı duydu. Tam uyumak üzereyken telefonuna bir mesaj geldi:
—
✉️
@bawsixteen: " Ciddi olamazsın İtalya'da mısın? Nereye geldin? Seni görmek ve sana bir kahve ısmarlamak istiyorum. Lütfen bana konumunu gönderir misin? Seni almaya gelirim."Ama Eleanor asla Charles'ın mesajını cevaplamayacaktı. Çok kırılmıştı. O bir yalancıydı. Belki onu kandıracaktı. Ayrıca ona ünlü bir yarışçı olduğunu ne zaman itiraf etmeyi düşünüyordu? Ya da niye saklıyordu? Peki ya kız arkadaşı? Charles'ın Eleanor'da kaldığını öğrense kim bilir ne olurdu. Başına bela almak istemiyordu ve Charles'tan uzak kalmayı tercih etti. Mesajı hiç açmadan sildi ve gözlerini kapadı.
**
Charles Eleanor'un İtalya'da olduğunu duyunca heyecanlanmıştı. Fransa'dan bu sabah evine dönmüştü ama Eleanor İtalya'da ise onu görebilmek için birkaç saat hiç durmadan yolculuk edebilirdi. İtalya ile Monako sınır ülkelerdi. Sadece konum göndermesi yeterliydi. Bekledi...Bekledi...bekledi. Ancak mesajına saatler boyunca cevap gelmedi. Ters giden bir şey mi vardı? Yoksa başına bir şey mi gelmişti? Charles onun için meraklanmıştı. Tekrar mesaj atsa yanlış mı anlaşılırdı? En iyisi bir gün boyunca beklemekti. Eğer mesajına cevap gelmezse İtalya'ya gidip onu kendi bulurdu.
—
Eleanor uçaktan indiğinde bir story paylaşmıştı;@eleanorbader : "İtalya'm seni çok özlemişim."
Charles storyi defalarca kez izlemiş sokağın neresi olduğunu çözmeye çalışmıştı ama nafile. Tek çaresi oturup cevap beklemek oldu.
Umarım hikaye güzel ilerliyordur yorumlarınızı bekliyorum 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐿𝑜𝓋𝑒 𝐼𝓈 𝒜 𝒢𝒶𝓂𝑒
FanfictionSıradan hayata sahip sıradan bir kız ve onun hayatına renk getirecek bir erkek. *Eğlence amaçlı bir fanfiction kurgudur."