0.4

861 93 39
                                    

Sabah uyanınca hemen koşup Felix'in odasına girdim. Umarım ölmemiştir yoksa kutudakileri nasıl yerim!

Kapıyı fuhuş operasyonuna girer gibi açtım ama yine de uyanmadı. Hii, öldü mü yoksa?

Koşarak Felix'in üstüne atladım. Ben atladığım gibi çığlık atıp kolumu ısırdı. Ben de onunla birlikte çığlık atmaya başladım.

İkimiz çığlık çığlığa bağırınca Seungmin koşarak geldi. Bir anda cama bakıp bağırmaya başladı. Hyunjin de koşarak gelince Seungmin'e çarpıp yere düştü.

Benle Felix Hyunjin'e gülerken Seungmin hâlâ bağırıyordu. Cama bakınca, camın önünde duran kuşu gördüm. Hee, doğru ya kuş fobisi vardı çocuğun.

Hâlâ gülen Felix'in üstünden kalkıp kuşu kovdum. Seungmin sonunda bağırmasını, Felix de gülmesini kesmişti. Hyunjin de ayağa kalkmıştı. Heh, sonunda herkes hazırdı. Hemen Seungmin'e dönüp,

"Eee kutuyu naptın?" diye sordum. Bu soruyla çocuklar ciddileşip Seungmin'e bakmaya baktı. Seungmin ise elini saçına atıp kaşımaya başladı. Aha! Kesin bir şey yapmıştı.

"Yani Jisungcuğum kutu odamda ama gece kendimi tutamayıp yedim." dedi omuz silkip. Felix gözlerini kısıp, akşam Seungmin'in dediği şeyi tekrarladı.

"Hiçbir şey olmamış gibi yedin mi? Ya ilaçlıysa?"

"E dün siz yediniz bir şey olmadı. Demek ki ilaçlı değil." dedi. E kutu bana gelmişti ama ben yiyememiştim!

"Canım dostlarım! Kutu bana geldi ama ben hiç yemedim!"

"Üzülme be canım. Sen iste yoluna kamyon kamyon abur-cubur getirteyim." dedi Hyunjin. Felix sırıtıp,

"Hangi parayla?" diye sordu.

"E tabii ki de Seungmin'in babası bey amca bana yardımcı olur."

"İhale yine benim babama kaldı." yalancı bir sinirle söylemişti Seungmin bunları. Tam o anda karnım guruldamıştı.

"Ya ben acıktım! Kahvaltı yapalım, yerken konuşuruz." dedim. Hemen hepsi beni onaylayıp mutfağa doğru yürümeye başladılar.

☆☆☆

"Bence polise gitmeliyiz." dedi Seungmin. Ben ve Hyunjin Seungmin'e katıldığımızı belirtmek amacıyla kafamızı salladık. Bence haklıydı.

"Polislere ne diyeceğiz peki? Evimizde içinde abur-cubur olan bir kutu bulduk mu diyeceğiz?"

Eee düşününce Felix'in dediği de haklıydı. Hyunjin ile göz göze gelince omuz silkti. Bu sırada Seungmin ve Felix bu konu hakkında tartışıyordu.

"Belki kutuda parmak izi falan vardır." dedi Felix.

"E eve kutuyu getiren kişi salak mı? Polise gidebileceğimizi de düşünmüştür."

"Off! Ne yapacağız peki?" Felix'in dediği şeyle hepimiz ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık. İlk fikir Hyunjin'den geldi.

"Aaa şey yapalım. Felix bilgisayar işlerinden anlamıyor mu? Eee mahalledeki kameralardan baksın." tam sevinecekken Seungmin bu fikri olumsuz karşıladı.

"Parmak izi konusunu halleden kamerayı da halletmez mi?"

"Olsun yine de bakalım biz, ne kaybederiz ki? Olmadı komşulara sorabiliriz." Ben konuşurken Hyunjin bilgisayarı getirmeye gitmişti bile.

"Komşular nereden bilsin ki? Biz marketteyken gelmiş olmalı." Seungmin'in bu sözünün üstüne Felix heyecanla konuştu.

"Bu demek oluyor ki bizi markete kadar takip etmiş!" içimi bir korku kapladı. Bizi markete kadar takip eden birinin olması rahatsız ediciydi. O sırada Hyunjin bilgisayarı getirmişti. Felix hemen bilgisayarı alıp birkaç tuşa basmaya başladı. Ben ne yaptığını anlamadığım için öylece izlemeye başladım. Bir dakika sonra bilgisayarda mahalle gözüktü. Hepimiz toplanmış kameralara bakıyorduk. Felix hemen akşamı gösteren kamerayı açtı. Biz ekranda gözükmüştük sonunda. Ama bizden başka bir şey yoktu ki!

Sonunda dördümüzde marketin önüne gelmiştik. Kapalı olduğunu görünce sinirle bağıran kendime baktım. Taş gibi çocuğum, beni alan yaşadı, kız! Ben içimden kendimi överken çocuklar oflamaya başladı.

"N'oldu?" diye sordum.

"Bizim markete kadar olan görüntülerimiz tek var. Gerisi yok. Silinmiş." dedi Felix. Dudaklarımı üzüntüyle büzdüm.

"Felix tekrar açsana. Bir şey gördüm sanki." Hyunjin belini kırıp ekrana daha da yaklaştı.

"Hangi kısmı açayım?"

"Biz marketin önündeyken ki kısım."

Felix kafasını sallayıp kayıtları geriye sardı. Hyunjin hızlıca "Yavaşlat!" dedi. Ekranı daha iyi görmek için kafamı biraz daha uzattım ama Seungmin göremiyor olacak ki kafamı itti.

Hyunjin hemen elini uzatıp,

"DUR!" diye bağırdı. Ekrana odaklandığım için irkilmiştim.

Neden bu şekilde bağırdığına bakmak için tekrar ekrana çevirdim kafamı. Ama keşke çevirmeseydim.

Çünkü sokak lambasına yaslanmış, yüzü gözükmeyen, uzun boylu biri bize doğru bakıyordu...

ηαυgнтү кιттү ᯓᡣ𐭩 мιηsυηg |Düzenlendi| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin