1.7

540 54 81
                                    

"Bence şuradaki biraz gıcık gibi." dedim, yanımda yayılmış olan San'a.

"Bana da biraz gıcık geldi. Ama şuradaki bence çok zengindir." San'ın gösterdiği kişiye bakınca gerçektende zengin birine benzediğini gördüm. O yüzden hızlıca kafamı onaylar anlamda salladım.

"Bak! Şu tarafta duranın yüzü aynı koyunlara benziyor!" Gösterdiğim tarafa bakan San, kocaman bir kahkaha attı. Onun kahkaha atması beni gülümsetmişti.

"Cidden benziyor lan. Ama şu taraftaki de aynı kedi, baksana." San'ın bunu kime dediğini göremedim. Kediye benzeyen biri mi vardı burada?

"Hani nerede, nerede?"

"Bak şu tarafta. Lan orayı mı gösteriyorum ben! Sağa bak, sağa! Şu kaydırağın orada işte!"

"Heee, o mu? O Wooyoung. Tanıyorum onu ben, birkaç defa konuşmuştuk çok minnoş biri." dedim, yanındaki birkaç kişiyle konuşan Wooyoung'a bakarken. Gerçekten çok anlayışlı ve tatlı biriydi.

"Bak buraya bakıyor. Çağırsana yanımıza gelsin." dedi San. Gerçekten Wooyoung çaktırmadan buraya bakmaya çalışıyordu ama pek başardığı söylenemezdi. Elimi havaya kaldırıp 'gel' anlamında salladım. Wooyoung ilk ne yaptığımı anlamadı sanırım çünkü birkaç saniye yüzümüze bakmaya devam etti. Elimi tekrar salladım, bu sefer anlamış olacak ki yanındakilere bir şeyler söyledi ve yanımıza gelmeye başladı. Yanımıza yaklaştığı zaman yayıldığı yerde dikleşti San ve Wooyoung'a gülümsemeye başladı. Ben de Wooyoung'a kocaman gülümsedim. Yanımıza oturan Wooyoung biraz utanmış görünüyordu çünkü azıcık yanakları kızarmıştı.

Bir iki dakika konuşmadan sadece oturarak bekledik. Aramızdaki sessizlik rahatsız edici bir boyuta gelince boğazımı temizledim ve bir konu açtım.

"Sizce bir tavşan ve bir kedi yarış yapsa kim kazanır?" dedim heyecanla ikisine dönerek. Bence mükemmel bir konu açmıştım ama San öyle düşünmüyor olacak ki bana 'ne diyorsun, deli' bakışlarını atmaya başladı. Onu takmayıp omuz silktim ve beklentiyle yüzlerine bakmaya devam ettim. Sonunda Wooyoung konuşmaya başlayınca merakla onu dinledim. Vereceği cevabı merak ediyordum.

"Bence kedi kazanır gibi. Çünkü ne zaman bir kediyi sevmeye çalışsam, sanki biri arkasına roket takmış gibi hızlıca koşuyor." dedi dudaklarını büzerek.

"Bence tavşan kazanır! Sonuçta zıplayabiliyorlar." dedim. Haklıydım bence.

"Bence de kediler kazanır. Wooyoung haklı çok hızlı koşuyorlar." sonunda San da konuşunca mutlu oldum ama bir yandan da somurtuyordum. Tavşanlar kazanırdı işte!

"Hayır hayır tavşanlar kazanır! Yükseğe zıplarsa yere inince kediyi geçer işte." dedim. Fikrimi sonuna kadar savunabilirdim.

"Ya yere inemeden bir ağaca takılırsa? O zaman kedi geçer." San'ın dediğine gözlerimi büyüttüm. Yahu bu tavşan salak mı ağaca takılsın?

"Oha San! Madem öyle, ya kedi hızını alamayıp bir ağaca tırmanırsa? İşte o zaman tavşan kazanır!"

"Acaba bir tavşan ve bir kedi alıp yarıştırsak mı onları?"dedi Wooyoung. Gözlerim kocaman açılırken mantıklı bulduğum fikri düşünmeye başladım. Yapsa mıydık?

"Sonra bir hayvansever bizi görsün de ebemizin şeyini tersten görelim." dedi San. Onun dediğine ben ve Wooyoung kahkaha attık. Benim güldüğüm şey ettiği küfürdü. Normalde küfür etmekten çekinmez ama Wooyoung burada olunca etmemişti.

Biraz daha sohbet ettik. San ile Wooyoung iyi anlaşmışa benziyordu. Günler sonra kahkahalarla gülen San beni de mutlu ediyordu. Yeosang ile ayrıldıktan sonra hep mutsuzdu.

ηαυgнтү кιттү ᯓᡣ𐭩 мιηsυηg |Düzenlendi| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin