Yazardan...
Giydiği gömleğin son düğmesini de kapattı ve pantolonunun içine sıkıştırdı Minho. Siyah ceketini üzerine geçirdi ve saat dolabından kendisine en yakışan saati taktı. Eliyle saçını karıştırdı ve giysi odasından hızlı adımlarla çıktı.
Yatağının üzerinde bulunan telefonuna baktı, Jisung'tan bir bildirim var mı diye.
Bebeğim
Ben derse giriyorum şimdiii
Görüşürüz sevgilimmm (≧▽≦)Jisung'un son yazdığı mesaja gülümsedi. Hemen güzel bir karşılık verdikten sonra telefonu kapatıp cebine koydu. Jisung ile sevgili olmayı hâlâ sindirememişti. Böyle bir günün elbet geleceğini hissediyordu ama şimdi olabileceğini düşünmemişti.
Kalbinin ritmini değiştiren bu çocuğu çok ama çok seviyordu. Akılların alamayacağı kadar çok hem de.Aklına dün kendi evinde, kendi koltuğunda ve kucağında Jisung ile öpüştükleri gelince tam odadan çıkacakken durdu. Islak ve yumuşak dudakları hâlâ kendi dudaklarında hissedebiliyordu. Öpüşmekten şişmiş ve kızarmış o harika dudakları hâlâ hissedebiliyordu...
Jisung'un tadına bayıldığı dudaklarını düşünmek erkekliğini hareketlendirmek için yeterliydi. Ki hareketlendirmişti de.
Pantolonunu zorlayan erkekliğine baktı Minho. Kısa bir küfür ederek elini aşağı doğru indirdi. Tam kendini rahatlatacağı zaman katılması gereken önemli bir toplantısı olduğunu hatırladı. Şu an bunun için zamanı yoktu. O toplantıya katılmak zorundaydı.
Kafasını geriye iterek gözlerini kapattı. Hayır, şu an olmazdı. Hızlı olmalıydı, zamanı daralıyordu. Gözlerini açarak kafasını eğip, oraya baktı. Kendini rahatlatamazdı ama bir şekilde saklaması gerekiyordu.
Sinirle gömleğini pantolonunun içinden çıkardı ve önüne kapattı. 'Saçma bir çözüm ama en azından belli olmuyor,' diye düşündü Minho. Gideceği yere varınca üzerini düzeltirdi nasıl olsa.
Çok vakit kaybettiğini fark edince hızla kapıyı açtı ve koşar adımlarla bahçeye çıktı. Tam arabasına gidecekken bahçede gördüğü bedenlerle tekrar bir küfür etti Minho. Eğer üzerini görürlerse ne olduğunu anlarlardı ve Minho onların diline düşerdi. O yüzden kendi evinin bahçesinde olmalarına rağmen onları görmemiş gibi yaparak arabasına doğru adımladı. Tam kurtulduğunu düşünürken arkasından bağıran Changbin'in sesiyle sıkıca kapattı gözlerini ve bedenini arkaya çevirmeden kafasını çevirdi onlara doğru.
"Lan Minho! Niye beklemeden gidiyorsun, he? O kadar yanına geliyoruz yaptığına bak, tıch tıch tıch!" dedi Changbin dişlerini gösterecek şekilde gülümserken.
"Görmemişim geldiğinizi." dedi Minho sert sesiyle. Hem geç kalıyordu hem de şu an onu zorlayan erkekliği vardı. İstemeden sesi sert çıkmıştı.
"E tabii artık sevgilin var senin, bizi görmezsin." gülerek söylemişti bunu Yeonjun.
"Minho, iyi misin lan sen? Niye bu kadar sinirlisin, kötü bir şey mi oldu? Hem ne bu üstünün başının hâli?"
"Bir şey olduğu yok Chan. Hem üstümde de bir şey yok. Sadece sinirlerim bozuk biraz."
"Lan oğlum sinirlerin niye bozuk? Üstümde bir şey yok diyorsun ama dağınık duruyorsun. Toplantı yok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ηαυgнтү кιттү ᯓᡣ𐭩 мιηsυηg |Düzenlendi| ✓
Fanfic|Uygulama 1 ve 2. bölümü en aşağı atmış, bilginize!| Arkadaşlarıyla birlikte kutladığı doğum gününde mafya Lee Minho'nun dikkatini çeken Han Jisung, sonrasında başına geleceklerden habersizdi. Mafya Lee Minho 2 yıl boyunca aşık olduğu Han Jisung'u b...