1.1

781 77 79
                                    

Jisung...

Şu an yatağımda uzanmış yaşadıklarımı düşünüyordum.

Dağ evinden kaçıp ana yolu bulmam zor olmuştu. Karanlık olduğu için her tarafa çarpmıştım! Kollarım çizik içindeydi resmen.

Ana yolu buldum diye sevinirken, önümden bir anda geçen siyah arabaları saymıyorum bile. Neyse ki beni görmemişlerdi.

Dağ evinden uzaklaşmama rağmen gelen silah sesleri ve acı dolu inlemeler korkutmuştu beni. Bulunacak olmam korkusu yüzünden yere düşmüştüm! Ama hayattaki tüm şansımı burada kullanmıştım sanırım. Çünkü tam o anda bir taksi gelmişti.

Hemen nereye gideceğimizi söyleyip arkama yaslanmıştım. Aslında ilk eve gitmeyi düşünmüştüm ama gitmem riskli olurdu. O yüzden polise gitmeye karar vermiştim.

Şans eseri bizim çocuklarla karşılaşmıştım. Hemen koşup bana sarılmışlardı. Üzerimde kalan salçayı gördüklerinde yüzlerinde oluşan ifade çok komikti!!

Hyunjin yaralandığımı düşündüğü için korkup hemen ağlamaya başlamıştı. Seungmin karnıma bakmaya çalışırken Felix hemen koşup polis çağırmıştı.

Seungmin yaralanmadığımı öğrenince kocaman bir nefes vermişti. Hâlâ ağlayan Hyunjin'i görünce onu susturmak için kafasına vurmuştu. Ama Hyunjin daha fazla ağlamaya başlamıştı.

Hyunjin bir kere ağladı mı susturmak çok zordur cidden. O yüzden dakikalarca onu yaralanmadığıma ikna etmeye çalışmıştık.

Sonunda Hyunjin ağlamayı kesince, polislere ifade vermiştim. İfademi verdikten sonra eve gelip, arama yapmışlardı. Ve abur-cubur kutusunu da götürmüşlerdi! Hem de içindekilerle birlikte!

Dudaklarımı büzdüm. Ben hiç yiyememiştim ki ama!

Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlarken birden aklıma gelen Jake ile gözlerimi açtım. Resmen sevgilim vardı ve ben unutmuştum onu. Yarın kahvaltıda net çocuklara sevgili olduğumuzu söylemeliydim. Ya da şimdi mi anlatsam?

Polisler işlerini bitirip gidince başıma gelenleri çocuklara tek tek anlatmıştım. Bu yüzden saat geç olmuştu. Hem çocuklar uyuyorlardır şimdi. En iyisi ben de uyuyayım.

Uyumadan önce son bir kez telefonuma bakmak istemiştim ama aklıma gelen gerçekle ağlamaklı sesler çıkardım. Telefonum yoktu şu an benim!

Ah be zalım dünya...

☆☆☆

"Polislerden bir haber yok mu?" diye sordum. Saat şu an iki buçuktu. Ben gece çok yorgun olduğum için uyumuştum. Çocuklar da beni uyurken görünce yatağımın yanında, yerde uyuya kalmışlardı. Salaklar.

"Polislerden haber var ama olumsuz bir haber. Takip ediyorlar ama henüz bir sonuca ulaşamamışlar. Benim pek umudum yok." dedi Seungmin. Mantıklı konuşuyordu ama olumsuz düşünüyordu.

"Seungmin haklı. Sonuçta adam mafya. Çoktan kanıtları falan yok etmiştir." Felix'in Seungmin'e hak vermesiyle omuzlarımı düşürdüm.

Aklıma, hâlâ onlara Jake ile sevgili olduğumu anlatmadığım gelince hemen konuşmak için ağzımı açtım.

"OHA! BEN SİZE EN ÖNEMLİ ŞEYİ ANLATMAYI UNUTTUM!" diye bağırdım.

"Neyi unuttun?" Seungmin'in sakince sorduğu soruya tam cevap verecekken Felix sözümü kesti.

"Yoksa harika, yakışıklı, kaslı bir adam görüp ismini sormayı mı unuttun?" Felix'in dediğine gülüp, gözlerimi devirdim.

"Ya, hayır! Ben size Jake'i anlatmadım!! Biz onunla sevgili olduuukk!" dedim heyecanla. Çocukların da heyecanlanacağını düşünüyordum ama onlar yüzüme düz bir ifadeyle bakıyordu.

ηαυgнтү кιттү ᯓᡣ𐭩 мιηsυηg |Düzenlendi| ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin