0.4

27 11 9
                                    

İlahi Bakış Açısı
Ertesi Sabah;

" Hoşgeldiniz arkadaşlar. "

Chan kulağına gelen hoşnutsuz mırıltılara karşı gülümseyip konuşmaya devam etti.

" Bugün eğitiminize resmi olarak başlıyoruz. "

Jisung, Yüzbaşı Chan'ın konuşmasına göz devirmişti. Böyle bir ortama ilk girişi değildi, yani başlarına ne geleceğini az çok biliyordu.

" Resmi olarak bok yoluna adım attığınız tarih de sen şuna.. "

" Kusura bakma Han, seni duyamadım. Birşey mi diyeceksin? "

" Ha? Yok.. Devam edin lütfen. "

Birkaç konu daha geçmişti ama Jisung, onları dinleyemiyecek kadar dalgındı.

Kendini resmen berbat hissediyordu, ve bu duygu ona bir anda gelmişti. Dün imzayı attıktan hemen sonra.

İçinde biriken bu kötü duygu için gerçekten endişeliydi, umduğu tek şey bu günü canlı bir şekilde atlatmak olmuştu şuan.

" Han sen beni dinliyor musun? "

İşte şimdi gerçekten sıçmıştı.

Gözlerini ona bakan kahve harelere değdirdiği anda bedeni birden titremişti. Başını yere eğerek konuştu.

" Üzgünüm. "

Sesinin çok kısık çıkmasına kendi bile şaşırdı. Birkaç dakika içinde o dik başlı oğlanın yerini resmen başka biri almıştı.

Bakışlarını yerden kaldırıp tekrar önündeki bedene diktiği sırada Minho sert bir nefes vermişti.

" Siz ikiniz, cezalısınız. "

Ceza mı? İlk günden ceza mı yemişti gerçekten, üstelik Hyunjin neden onunla birlikte ceza alıyordu ki?

'İyi şeyler hayal edince neden bok gibi şeyler geliyor ki başıma!? En azından tek değilim..'

" Ben mi? Ben ne yaptım!? "

Minho, isyan eden siyah saçlı oğlanı umursamayarak eğitimi anlatmaya devam etmişti.

İkili ilk geldiklerinden beri gözüne fazla batmıştı. Acilen otorite kurması gerektiğinin farkına varan Minho böyle bir karar almıştı.

Beş çocuğu da sıkı tutması gerektiğini biliyordu.

" İlk olarak vücutla başlıyoruz, daha sonra silah ve parkurlara geçeceğiz. "

Dudağını ıslattıktan sonra konuşmaya devam etti.

" Kullanıcağınız spor alanı Ana Binada, beni takip edin. "

Sessiz bir yürüyüşün ardından sonunda geniş bir spor salonuna varmışlardı. Yalan yok burası gerçekten iyiydi, ama yedi yirmidört antrenman yapmak hiçte cazip değil..

" Birşey sormak istiyorum. "

Jeongin'in sesiyle herkes ona dönmüştü, Minho başını sallayarak ona söz hakkı verince konuşmak için bir adım öne çıktı.

" Kaç saat burada kalmamız gerekiyor? "

Minho yüzündeki küçük sırıtışla birlikte gözlerini duvardaki büyük satte getirdi.

" Şu dakikadan itibaren saat 17:00'a kadar, cezalılar ek olarak iki saat
burada. "

" Acımasızca! "

Felix sebepsiz yere gürleyince bakışlar ona döndü. Bu çocuk aptal mıydı?

" İtirazın mı var Felix? "

Chan'ın konuşmasıyla bir adım öne çıktı ve açıklayıcı bir dille konuşmaya başladı genç oğlan.

" Umrum dahilinde bir durum değil, ama akşam beşin üstüne artı iki saat dediniz."

" Yani? "

" Saat zaten 09:00 onları yaklaşık on saat boyunca aralıksız çalıştırmayı mı düşünüyorsunuz? "

Minho'nun sakin bakışları bir anda değişmişti.

" Kararlarımıza karışmak gibi bir hata yapmayın sakın. Şimdi başlıyoruz. "

'Orospu Çocuğu!'

İç sesini dışa vuramamak Han'ı ilk defa bu kadar rahatsız ediyordu. Ama yapacak birşey de yoktu..

Saat 18:00;

" Of ölüyorum cidden! "

Han, kendini eve kapattığı süre boyunca bu kadar paslandığını düşünmemişti. Ama ne zaman 9 saat durmadan çalıştı ki gerçi..

" Hyunjin! "

" Ne var ne!? "

Jisung, kendini o kadar bitkin hissediyordu ki tuttuğu ağırlığı göğüsüne düşürmek üzereydi.

Ee.. yanında tek bir kişi olunca mecburen yardımı da ondan istemesi gerekiyordu.

" Gerçekten çok kötüyüm.. "

Hyunjin, biraz uzakta olduğu için ikili birbirlerini görmüyordu.

Ama Jisung'un seninin de fazlasıyla kötü geldiğini fark edince kendi işini bir kenara bırakıp onun olduğu tarafa ilerledi.

" İyi misin? "

" Al şunu üstümden! "

Hyunjin, gelen ters tepkiyle yerinden bile kıpırdamayıp tek kaşını kaldırmıştı. Bu bir nevi meydan okuma gibiydi..

" Lütfen! Gerçekten kötüyüm.. "

Siyah saçlı olan birkaç adımla onun yanına varıp ağırlığı yerine takma konusunda yardımda bulunmuştu.

Han nefes nefese kalkıp yere oturduğunda, Hyunjin'de onun karşına yere oturdu.

" Nasılsın şimdi? "

" Bilmiyorum, bir anda başım döndü. "

" Çok fazla yüklendik vücudumuza benimde her yerim ağrıyor. "

Jisung konuşmak yerine olumlu anlamda başını sallamıştı. Hyunjin'in dudakları bunun üzerine tekrar aralandı.

" İstersen diğerlerine haber verelim? "

" Yok.. 40 dakika kalmış zaten. Burda otururum anca. "

" Bende aynı şekilde.. "

Bunları söylerken başını arkasındaki duvara yaslamıştı. Ortamın gergin olması hoşuna gitmediği için moral yükseltmek adına tekrar konuştu.

" Yanlız burda bizi baya baya harcıyorlar adamlar sözünün eri çıktı. "

" Sorma.. sabahtan beri işkence gibiydi. "

" Ben niye burdayım hala çözemedim
ama.. "

" Doğru lan, sen niye kaldın cezaya bende anlamadım. "

" Kendinle beraber beni de yaktın da nasıl oldu bilmiyorum. "

Hyunjin'in isyanı üzerine ikisi de gülmüştü. İyi ve yeni bir dostluk onları bekliyordu anlaşılan.

Ama sanki bu duygular yeni değil gibiydi de, çok eskiden beri tanışıyormuş hissi veriyorlardı birbirlerine.

" Sanki seni yıllardır tanıyor gibiyim Hwang.. "

***

Devam edecek..

ÖLÜM GEÇİDİ [MinSung] -BEKLEMEDE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin