1.8

11 2 24
                                    

İlahi Bakış Açısı;

Flashback:
Jeongin, başını eğip yutkunmuştu. Hyunjin ile ikisi orta katlardan birinde duvara yaslanarak yan yana oturuyordu şuan. Ve tabiki başlarında dikilen bir adet Jisung vardı.

Jisung, en sonunda fazla başkan tavırları sergilediğine kanaat getirip gidecekken Jeongin onun elini tutarak durdurdu.

" Otur lütfen Hyung, en başından anlatmaya başlıyorum.. "

***

" Silah sesleri bayadır gelmiyor, ya başlarına birşey geldiyse? "

Felix, endişeyle mırıldanmıştı. Bu sırada Komutanlar kapıyı açmak için farklı yöntemler deniyordu. Kapı demir olduğundan biraz uzun sürüyordu tabii.

Komutan Minho sinirle nefesini vermiş ve hakaret içeren bir şey söylememek amacıyla içsel bir savaş vermeye başlamıştı bile.

Felix'de onlardan umut içeren bir cümle alamayınca Changbin'in kelepçeli olduğu kısma yürüyüp yanına yere oturdu.

Evet, Minho hâlâ Changbin'i çözmemişti.

" Bana neden hiçbir şey söylemeden hareket ediyorsunuz..? "

Felix büyüğüne dönüp kırgınlık dolu bir sesle konuşmuş ve devam etmişti.

" Planı bozmamdan mı endişe ettiniz Hyung? Size ayak uydurabilirdim..! "

Mor saçlının sesi kısık ama sinirli çıkıyordu bu defa. Olaydan haberi olmadığı için kendisini dışlanmış hissetmişti.

" Saçmalama Lix, herşey çok ani gelişti. Zaten Jisung sayesinde hemen farkına vardılar.. "

Changbin, kendinden küçük olan çilli çocuğa gözleri ile bileğindeki kelepçeyi göstermişti.

Kolunu sürekli çekiştirdiğinden dolayı bileğinin çoğu yeri kanamış hatta kanlar kurumuştu bile..

" Komutan Chan'dan kelepçeyi çözmesini istesek? "

" İzin vermez. "

Felix, arkasından gelen emin sesle o tarafa dönmüştü. Aynı şekilde Changbin'de başını kaldırmıştı.

Kai ve Beomgyu oturdukları köşeden kalkıp yanlarına gelmişti. Bir süre sonra Kai tekrar konuştu.

" Oturabilir miyiz? "

" Oturun. "

Changbin'den gelen buz gibi sesle ikili yere onların yanına oturmuştu. Tabii bakışlar hala ikisinin üstünde durmaya devam ediyordu.

Kai sahte bir öksürükten sonra konuşmaya başladı.

" Biz aslında sizinle arkadaş olmak istediğimiz için geldik. "

" Lisede miyiz? Böyle saçma sapan evcilik oyunları okullarda oluyor genelde.. "

Kaslı oğlan iğneleyici sesiyle konuşmuş ve başını arkasındaki duvara yaslamıştı.

" Kötü bir amacımız yok. Sadece konuşmak istiyoruz, ne var bunda? "

" Neden birden bire bu karara
vardınız? "

Felix, Beomgyu'nun dediklerine hitaben konuşunca sözü tekrar Kai, devralmayı seçmişti.

" Ekibin sayısı azalıyor, buradan yaşayarak kaç kişi çıkarız bilmiyoruz bile. "

Sarı saçlı olan kapıyla uğraşan Komutanlara bakmış ve daha sonra tekrar gözlerini mor saçlıya çevirmişti.

" Belki de dışarıda olanları çoktan kaybettik. "

" Kes sesini! "

Changbin, birden yükselince ikili biraz gerilemişti. Bu sırada Komutanlar ve Doktor Kim'de onlara doğru dönmüştü.

" Ne oluyor!? "

Lee Minho'nun öfkeli sesini işitseler de kimse konuşmamıştı. Daha doğrusu kimse konuşamamıştı çünkü, tam bu sırada demir kapı dışarıdan gürültüyle açıldı.

İçeriye beklenen üçlü giriş yaptı.

***

Sinirle önden giriş yapan Jisung, arkasından yavaş adımlarla yürüyen Hyunjin ve en son içeriye giriş yapıp kapıyı tekrar kapatan Jeongin.

Changbin hariç herkes şaşkın bir şekilde onlara dönmüştü, çünkü Changbin zaten onların yaşadığından emindi.

Bu sırada Han öfkeli suratı ile önce arkasındakilere daha sonra ise Changbin ve Felix ikilisine baktı.

" Biriniz bile.. benden habersiz ortadan kaybolup daha sonra da geberip giderse... "

Derin bir nefes alıp devam etti.

" Onu hayata döndürüp birde ben öldürürüm anladınız mı beni!? "

Konuşması bittikten sonra köşede oturan ekip üyelerin yanına ilerlemeye başladı. Geçerken de Kai'ye iğrenen bir ifade göndermişti her zamanki gibi..

" Bu ne? "

Jisung gözleri ile Hyungunun bileğindeki metali işaret etmiş ve mor saçlı oğlana dönmüştü.

" Komutan Lee- "

Daha Felix lafını bile bitiremeden Minho gelip Jisung'u kolundan sürükleyerek en uç köşedeki masaya kadar getirmişti bir anda.

" Sen ne zaman başına buyruk hareket etmeyi bırakacaksın!? "

" Pardon? Başıma buyruk olmasam ikisi de ölecekti farkında mısınız!? Ben en iyisini yaptım bir daha olsa.. "

Komutan Minho, nefesini bırakıp sertçe konuşmuştu.

" Bir daha böyle bir saçmalık yapamazsın çünkü tek bir emrin dışına daha çıkarsan.. "

" Ne olur? Tek bir emrin dışına daha çıkarsam..? "

Önündeki oğlanın meydan okurcasına konuşması Komutan Lee'yi iyice sinirlendirmişti ve çenesi kasılmaya başlıyordu.

" Bana bak.. "

Minho karşı atak beklerken Jisung'un sessiz kalmasıyla bir süre susmuştu.

Komutan en sonunda konuşmaktan vaz geçmiş ve elini önünde duran çocuğun bileğine sararak onu diğerlerinin yanına sürüklemişti.

Hatta resmen savurmuştu.

" Yavaş ol be! "

Komutan, Jisung'un çemkirmesini umursamamış ve bir kelepçe daha çıkarmıştı.

" Yok artık, dalga geçiyor olmalısınız! "

" Şaka değil, çünkü siz başka türlü iflah olmazsınız. "

Jisung sağ bileğine geçirilen kelepçe ile neye uğradığını şaşırmıştı. Ve çok geçmeden kendini Changbin ile çapraz bir şekilde adeta aynı konumda buldu.

" Siz... Siz gerçekten çok aptalsınız! "

" Anlamadım..? "

" Üçünüz de... Hatta bırak üçü, beşiniz de salağın tekisiniz! "

Komutanlar sertçe soluk alıp verirken Doktor öne geçmişti.

" Siz misiniz akıllı tayfa bir tek? "

" Sizin kadar salak değiliz en azından. "

Jisung, kendi tarafındaki dörtlüye kısa bir bakışla konuşmamaları işaretini vermiş kendi de sessizliğe gömülerek gözlerini kapatmıştı.

***

Devam edecek..
(İnşallah)






Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜM GEÇİDİ [MinSung] -BEKLEMEDE-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin