🗝️
Sevgi anıları yok etmez
BİLİNMEZLİK
Bazen durup düşünürsün hayatında garip giden bir şeyler var mı diye? Hayatın tamamen yanlış gibi gelir. Yanlış giden bir şeyler olduğunu anlarsın. Misal; unuttuğun geçmişim. Unuttuğum geçmişimde nasıl biriydim, nelerle uğraşırdım, hayatımda nasıl aksiyonlar yaşardım? Hafızamı kaybetmeden önce çok önemli bir şey olmuş gibi hissediyordum. Sanki bir şeyin peşindeydim ve onu çözmek için uğraşıyordum. Arkadaşlarımın anlattıklarına göre ormana kamp yapmaya gittiğimizde, bir kurt tarafından saldırmaya uğramıştım. Bacağımda ki pençe izi ona aitti. Tekrar o kamp yaptığımız ormana gitmiştim ve neden olduğu bellisiz bir araba kazasıyla karşı karşıya kalmıştım.
O ormana gitmekte neden ısrarcı davranmıştım? İkinci defa gidecek kadar ne biliyordum? Abel adında birinden bahsettiler. Kurt saldırısından beni o kurtarmış. Ardından bu kazadan sonra yanıma gelmiş. Ve ek olarak ben onun adını sayıklamışım. Kimdi bu Abel?
"Beni affet." Bir ses yankılandı ama kafamın içinde olmuştu. Bir erkek sesiydi. Bu sesi tanımıyordum.
Hızlı bir şekilde odama gittim ve yatağımın üstüne oturdum. Kazaya dâhil bir şeyler olmalıydı. Yatağımın yanındaki çekmeceyi açıp, içinden poşeti çıkardım. İçinde kazadan kalan şeyler vardı. Birkaç gündür düşünmekten beynim yorulmuştu. Artık bir şeyler bulmam lazımdı. Poşetin içindekileri yatağa döktüm ve hepsini elimle dağıttım. Önce cüzdanı elime aldım ve içini açtım. İçinde bilgilerim vardı. Lia Pride. Tam adım ve soyadım buydu. Baba adı Diablo, Anne adı Agatha. Bunlar gerçek ailemin isimleri miydi? Ne fark eder? Ben kimsesizim. Ne annem ne babam beni istememiş.
Cüzdanı kenara bırakıp, telefonu elime aldım ve inceledim. Ekranı kırılmıştı. Artık çalışır durumda değildi. Önemli değildi. Yeni telefon alabilirdim. Telefonu da koyup, araba anahtarını aldım. Onla işim olmayınca geri yerine koydum. Son kalan şeye baktım. Bir bileklik. Mor bilekliği elime alıp, inceledim. Güzel bir bileklikti. Bilekliğin bir anlamı olmalıydı.
Bilekliği bileğime taktım. "Benim yardımıma ihtiyacın olduğunda kalbinin atışını hızlandır yeter." Duyduğum ses yine aynı sesti. Neden bu sesleri duyuyordum? Ellerim bilekliğe gitti ve bilekliğin üzerindeki değişik taşa dokundum. Bilekliğin içine hapsolmuş gibiydi.
Birden bileğimde bir kaşıntı oldu ardından o kaşıntı çoğaldı ve o taş yanmaya başladı. Gözlerim kocaman açılırken, bilekliğe hayran hayran baktım. Bileğimde bir kalp atışı hissediyordum. Ciddi bir şekilde kendi kalp atışım dışında bir atış hissediyordum. Ne olduğunu anlamamıştım. Bu özel bir bileklik olmalıydı. Taşa dokununca harekete geçen bilekliklerden olmalıydı.
Zil çalınca başımı kaldırıp, kapıya baktım. Burada işim bitmişti. Eşyaları rastgele toplayıp, çekmeceye bıraktım ve ayağa kalkıp, odadan çıktım. Tekrar çalan zil sesiyle geliyorum diye bağırdım. Kapıya gittiğimde delikten baktım ve gelenin tanıdık olmadığını gördüm. Kapıyı açıp, karşıdaki kişiye baktım.
"Buyurun." Tanıdık mı diye düşündüm. Bir arkadaşım ya da bir komşum olabilirdi. "Kimsiniz?" Sonra bu dediğimin saçma olduğunu düşündüm. Sonuçta tanıdık olabilirdi. "Ah kusura bakmayın. Bir kaza sonucu hafızamı kaybettim. Tanıdık olsanız bile sizi tanıyamıyorum." Karşımdaki kişinin gözleri bilekliğime kaydı ardından gözlerini gözlerime çevirdi. Bileğimdeki kaşıntı tekrar ortaya çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilinmeyen Krallık :Yokoo/Anahtar (SIR SERİSİ BİRİNCİ KİTAP)
FantasyBilinmeyen bir Krallık ve Krallığın içinde yaşayan efsanevi varlıklar. O kapıyı keşfeden genç bir kız. Ve o kapının arkasında yaşayan bir Prens. Lia, o kapıyı aralarken, aşkın kapısını da araladı. Karşısına çıkan aşk Lia'yı oradan oraya sürükledi...