4.Bölüm

88 6 4
                                    

Merhaba  ben kitabın yazarı Lady Mia , Ahter benim ilk kurgum inşallah dahası da gelecek , kitap 100 okunmayı geçti , hatta ben şuan bu satırları yazarken 140 okunmada.  İlginiz için çok teşekkür ederim.

Bu bölüm diğer üç bölüme göre daha uzun , ilk üç bölümde kurguyu biraz anladık o yüzden bölümler kısaydı , ama bundan sonra bölümler daha uzun olacak.

Bu arada bölümler iki haftada bir gelecek ama günler değişebilir , YKS' ye çalıştığım için ancak akşamları bölüm yazabiliyorum anlayışınız için teşekkürler.

Size iyi okumalar , yorumlarda buluşalım , tepkilerinizi merak ediyorum öpüldünüz😘.

..........

Hemen kapıyı kapatıp içeri geçtim , elimdeki zarfı ve fotoğrafları hemen salondaki sehpanın üzerine attım , çantamdan telefonumu çıkartıp onu aradım , bir kaç çalıştan sonra telefon açıldı

" Sen ne yaptığını sanıyorsun nasıl bana haber vermeden eve gelirsin yada birini gönderirsin " dedim sinirle " Sakin olur musun İncila " dedi.

"Olamam sakin falan , adam benim karşı dairemde oturuyor , ya görseydi ne olacaktı amına koyayım  "  dedim  sesimi yükselterek "Birincisi bana sesini yükseltme İncila ve ağızını bozma ikincisi tabi ki de her şey kontrolüm altında , Ecevit'in orda olmadığını biliyordum " dedi.

Sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım
" Tamam ama önceden bana haber verebilirdin "
dedim. " İncila büyütme bu kadar olayları ve oraya gitme amacını unutma " dedi. Kaşlarımı çatıp " O ne demek , tabi ki de unutmadım " dedim.

" Emin misin? bence öyle değil , yemeğe gitmeler falan , tim le de kaynaşmışsın " dedi. Bir anda ne diyeceğimi bilemedim ve kaldım öylece " İncila kim olduğunu ve neden orda olduğunu unutma , kafan karışmasın " derin bir nefes alıp sanki görecekmiş gibi dikleştim kendimden emin bir şekilde " Merak etme kim olduğumu , neden burada olduğumu unutmadım " dedim , o da memnun bir şekilde " Güzel " dedi.

" Neyse ben şimdi kapatayım yorgunum çünkü , sonra konuşuruz" dedim. " Tamam , hoşça kal " dedi ve kapattı telefonu , telefonu kulağımdan indirdiğim de gözüm sehpanın üzerindeki fotoğraflara kaydı , bizim lokantadaki fotoğraflarımız , sehpaya doğru ilerledim ve elimdeki telefonu sehpaya koyup koltuğa oturdum , yorulmuştum artık iki gün sadece iki gün her şeyi unutmuştum , amaçlarımı , kim olduğumu acılarımı her şeyimi .

Sehpadaki zarfa uzandım ve içindeki bizim fotoğrafları çıkarttım , alttaki kalan fotoğraflar o adamın fotoğraflarıydı  Agah Sönmez in , şirketten çıkarken , bir restaurant ta birileri ile yemek yerken , arabadan inerken , böyle fotoğraflar vardı , fotoğraflara bakarken elim boynumdaki kolyeye gitti dört yapraklı yonca kolyesi , babam almıştı  doğum günümden üç gün önce , son görüşmemiz de vermişti bunu bana .

Aklıma babamın gelmesiyle gözümden bir damla gözyaşı düşmesi bir oldu , hemen yüzümü temizleyip ayağa kalktım , şimdi olamazdı şimdi kendimi bırakamam , elimdeki fotoğraflar ile mutfağa gittim çekmeceden çakmak alıp lavabonun önüne gittim , elimdeki fotoğraflara son bir kez bakıp uçlarını yanan çakmakla tutuşturdum , fotoğraflar yavaş yavaş tutuştu ve lavabonun içinde küle döndüler...

                                              🌓

Ecevit , Barın ve Alper hep gittikleri meyhanede oturuyorlardı bu gelenek gibi bir şeydi üç arkadaş için sadece belli bir günü yoktu bu geleneğin , sadece onlar biliyordu zamanını sanki içlerine doğuyordu bugün üç arkadaşın ve gün sonunda kendilerini burada buluyorlardı.

AHTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin