F'16

419 49 82
                                    

30 Mayıs Çarşamba, 2019

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

30 Mayıs Çarşamba, 2019

[Gyeonggi-do]

🏁

.

Gökyüzü bu gece bir garip sarhoştu sanki. Hiçbir şey net değildi. İçi suyla dolu küçük kavanoza bir çuval dolusu mavi sim boşaltılmışçasına çalkantılı duruyordu. Şayet tanrı vardıysa ve gökyüzü de onun naçizane eseriydi ise bu gece fırçasını rastgele savurmuş olmalıydı tablosunun üzerinde. Tam olarak açıklanamaz bir kimliğe bürünmüştü bu gece gökyüzüne ait her şey. Ya da tüm bu düşünceler Rox'un hayal dünyasında böylesine anlamlar kazanıyordu.
Belirsizlik diz boyuydu.

Rox, ne sıcak ne de soğuk esen rüzgâra karşın başını gökyüzünden indirdi ve arkasındaki ağaca bedenini biraz daha yasladı. Ağaçtan sarkan dallar ve onların üzerindeki uzun yapraklar gökyüzündeki girdaba kapılmışçasına sarhoş bir ritimle ileri geri sallanıyorlardı. Belki de evren dans ediyordur diye yeni bir fikre kapıldı Rox. Kendisinin duyamadığı bir müziğe kapılmış gökyüzü belki de bu yüzden çakırkeyif bir edayla yıldızlara karışmıştı belki de?
Belki de...
...

Onlarca sebep sayabilirdi Rox. Gökyüzüne dair birçok şey betimleyebilir gibi hissediyordu kendisini. Bu durumun sebebini açıkça bilmese de bu gece içten içe taşan bazı duygulara sahipti. Ve bunların üstünü kapatmak adına odağını başka bir şeyler üzerinden gereğinden fazla harcıyordu. Bunun da bilincindeydi. Fakat bir şekilde kendisini gerçeklikten soyutlamayı başarabiliyordu. Birkaç dakika sonra zihni yeniden bulanıklaşıyor düşünceleri uyuşuyordu. Tüm bunların etkenini bilmiyordu. Neden bir yudum alkol almamasına rağmen bu denli uyuşuk hissediyordu kendisini?

Kalçasının altına serdiği hırkasının fermuarı ile oynamaya devam ederken yavaşça gözlerini kapattı.
Gördüğü o karanlık boşluktaki resim hâlâ farazi bir gerçeklikle örtülüydü. Bir şeyler tam olarak doğru gitmiyordu, öyle hissettirmiyordu.

Rox, neredeyse bir saattir JK'in at çiftliğinin karşısındaki büyük söğüt ağacının altında oturuyordu ve hâlâ daha geçen dakikaların çokluğunun farkında değildi. Bir önceki gecelere nazaran bu gece daha sıcaktı fakat hâlâ bir insanın üşümesini sağlayacak bir soğukluktaydı da. Buna rağmen yine de dışarıda kalmayı karavana tıkılmaya tercih etmişti. Günlerdir karavandaki dar alanda durmak onu fazlaca bunaltmıştı. Üstelik başındaki iş yükü de cabasıydı.

Rox, kulaklığının şarjı bitmesi üzerine sıkıntıyla iç geçirip onları kulağından çıkardı ve kucağına gelişigüzel bıraktı.
Bir anda kendisinin gerçekliğe döndüğünü hissetmişti o an. Sanki dünya ile ilişkisini kesen şey kulaklıkmış gibi onu çıkardığı anda kulağına esen rüzgâr nüfuz etmiş ve onu aptal dünyaya geri döndürmüştü.
Bu durum Rox'un hoşuna gitmedi ve bir kez daha sıkıntıyla iç geçirdi ancak bunu yaparken kendi nefesine karışan başka bir nefesin naif hışırtısını da duyar gibi olmuştu. Hızla etrafına bakındı. Sağına soluna, hatta ağacın tepesine bile baktı. Fakat görünürde hiçbir şey yoktu. Olan tek şey boşluktu. Etraftaki seyrek ağaçlar, önündeki mini hipodrom ve de onun arkasında kalan atların kabinleri... Bunlardan başka hiçbir şey yoktu.
Rox, uzun süre müzik dinlediği için kulaklarının hasar aldığına dair kendince bir kanıya vararak tekrardan önüne döneceği sırada bir başka ses daha işitti. Bir şeyin ağaç kavuğunda sürtünme sesini andırıyordu.

FORMULOVE | JKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin