Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
31 Mart Pazar, 2019 [Bahreyn Grand Prix'i Yarış Günü]
🏁
.
"...iki hafta sonra Şanghay'da, bir başka yarış hafta sonunda görüşmek üzere sevgili izleyiciler. Bol adrenalinli geceler diliyorum."
Rox, Jack'in komutu ile birlikte derin bir iç geçirip elindeki mikrofonu Jack'in üzerine atarcasına bıraktı. Üzerindeki oversize tişörtün üstüne, yayında daha tertip ve düzenli gözükmek adına giydiği ceketini çıkarıp sol omzuna attı ve soğuk terler akıttığı alnına parmaklarını bastırdı.
Her ne kadar az önce mutlu mesut bir tavırla yayından çıkmış gibi görünse de hiçbir şeyden çıktığı yoktu çünkü hâlâ dünde takılı kalmıştı. Kendisi gibi davranamamıştı. Kendisine fazlasıyla yabancı olan bir adamın önünde iki kez küçük düştüğünü varsayıyordu. Çünkü Rox'a göre hastalık bir zayıflıktı ve bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu. Elinden geldiğince eksiklerini kimseye belli ettirmemeye çalışırdı. Geçen güne kadar bu konuda oldukça iyi idare ettiğini de söyleyebilirdi ancak... İstemsizce, istem dışı hadiseler gerçekleşebiliyordu.
"Hadi, çabuk otele."
Jack'in arkasında, Rox'un kapanış konuşması yapmasını büyük büyük bir dikkatle izleyen Matthew yayın biter bitmez hızla Rox'un bileğine yapıştı ve kendisiyle birlikte yürütmeye başladı. Henüz rahat bir nefes alamamış olan Rox, ani hareketler yapan Matthew ile birlikte gözlerini kısa süreli devirdi ve dün akşamdan beri dibinden bir saniye bile ayrılmayan Matthew'e baktı.
"Tanrı aşkına Matt..."
Matthew, Rox'un ses tonundan onun ne kadar bunaldığını fark etmiş olsa da omuzlarını silkerek tüm karşıt eylemlerini umursamadığını göstermeye çalıştı çünkü burada önemsediği tek şey Rox'tu. Rox'un sağlığı... Dün akşam Rox'u yerde iki büklüm yatarken bulduğunda içi paramparça olmuştu. Senelerdir tanıdığı arkadaşının daha önce hiç bilmediği bir rahatsızlığı olduğunu o şekilde, acı verici bir gerçeklikle öğrenmek zorunda kalmıştı. Bu yüzden bu konuda hem şaşkın hem de hassastı. Rox'un kendisine bu durumdan bahsetmeyişini anlayabiliyordu. Kimse, bir başkasına zaafından bahsetmezdi. Yapsa bile tereddüt duyması çok normaldi. Bu yüzden işin bu kısmı için Rox'u suçlayamadı Matthew fakat şu an elinde olan tek bir gerçek vardı o da Rox'u artık daha dikkatli etmesi gerektiğiydi.
"Rox... Dün yeterince bu konu hakkında konuştuğumuzu varsayıyorum."
Matthew kesin bir dille arkasından kendisini takip eden Rox'u cevapladığında Rox sıkıntıyla iç geçirdi ve kamera çantasını açan Jack'e mahçup bir şekilde el sallayıp ona veda etti.
"En azından kolumu bırak, en sonunda gideceğiz zaten otele."
Matthew bir an duraksayarak Rox'un dediklerini kafasında hızlı bir şekilde ölçüp biçti ve ardından kafasını tatmin olmuşçasına sallayarak Rox'un bileğini yavaşça bıraktı. Bunun üzerine kolunu hızla kendisine çeken Rox, Matthew'un bir daha onu esir almaması için göğsünde diğer koluyla düğüm oluşturdu.