29. bölüm

163 24 15
                                    

Öncelikle bölümü bu kadar hızlı yazmamın nedenini size açıklamak istiyorum. Geçenlerde bir okuyucumun açtığı sayfayı gördüğümde çok mutlu oldum.
♥♥♥ Charlottetaymez ♥♥♥ Bu çok gurur verici birşey:) sizlerde kiss me'nin facebook sayfasını beğenebilirsiniz.
Facebook :kiss me fan-wattpad.
Bölümü büyük bir mutlulukla yazdım umarım beğenirsiniz. Hepinize hikayemi okuduğunuz için teşekkür ederim. Yazım yanlışlarım varsa affola x

-Lola-
Zayn gittiğinde yine o eski depresif halime geri dönmüştüm. O çok gergin görünüyordu, ama Harry'nin iyi olduğunu duymak iyi hissetmemi sağlıyordu. Elimde tuttuğum soğuk bira şişesinin içinde bıraktığım son damlaları içeceğim sırada Zedd buna engel oldu.
"Lola yeter bu altıncı şişen olacak, böyle davranmaya biran önce son vermelisin prenses..."
Onun dediklerini umursamadan şişeyi elinden aldım ve kafama diktim. İçtiğim biraların mı yoksa başka birşeyin verdiği hisle mi bilmem ama Harry'e mesaj atmaya karar verdim. Koltuğun arasına kaçmış telefonumu yavaşça alırken Zedd'e baktım;
"Ona mesaj atacağım. "
Bana gözlerini devirerek konuştu
"Saçmalama Lola, bırak o seni düşünsün! "
Anlamıyor muydu? Yoksa anlamak mı istemiyordu? Burda oturup acı çekemeye dayanamıyordum! Zedd'i daha fazla umursamadan telefonumun kilidini açtım,

"Harry konuşabilir miyiz? Ben gerçekten çok fazla acı çekiyorum ve sana ihtiyacım var. Emma'yı umursamadan devam edebiliriz, seni çok fazla özledim kıvırcığım..."

Ona attığım mesaja cevap vermesini beklerken midemden boğazıma gelen kaynar sıvıyla banyoya koştum. Lavaboya kafamı eğip kusarken karnım çok fazka sızlıyordu. En sonunda midemdeki herşey boşandığında ağzımı çalkaladım ve bir havlu alarak Zedd'e baktım. Sinirli gözlerle beni izliyordu.
"Yemek yemeden altı şişe bira için ne bekliyordun Lola? "
Hiçbirşey demeden odama çıkıp kendimi yatağa bıraktım. Git gide ağırlaşan gözlerim yavaş yavaş kapanarak beni karanlığa bıraktılar...

-Harry-
Zayn bana bakarak konuşmasına devam etti;
"Biliyor musun Harry sana acıyorum, bir daha asla seni Lola kadar sevecek biri karşına çıkmayacak"
Dediği her kelime daha çok gerilmemi sağlıyordu. Tam ona cevap veceğim sırada telefonuma gelen mesaj buna engel oldu. Mesajı açtığımda gönderen ismin Lola olması hem beni heyecanlandırmış hemde buruk bir duygu hissetmemi sağlamıştı.
"Harry konuşabilir miyiz? Ben gerçekten çok fazla acı çekiyorum ve sana ihtiyacım var. Emma'yı umursamadan devam edebiliriz, seni çok fazla özledim kıvırcığım..."

Mesajı okurken çok farklı hissetmiştim, ilk defa birini bu kadar çok özlediğimi farkettim.
Ne yapacağımı , nasıl davranacağımı bilmiyordum. Zayn'e hiçbirşey demeden odama girdim ve Vicki'ye baktım. Masumca uyuyordu , yavaş adımlarla balkona ilerledim ve ahşap sandalyelerden birine oturdum. Kimsenin beni duyamayacağını bildiğim için havaya, gökyüzüne küçük bir duygu parçacığı bıraktım.
"Seni hâlâ seviyorum meleğim"
Sırtıma dokunan bir çift elle irkildim,arkamı dönüp baktığımda bu Vicki'ydi. Ona gülümsedim ve yanıma gelmesi için işaret verdim. Uykudan yeni uyandığından olsa gerek küçük ve yavaş adımlarla gelip kucağımdaki yerini aldı. Başını omzuma yasladığında alnına küçük bir öpücük bıraktım.
"Nereye gidelim? " gülümsedi ve cevap verdi.
"Benim çalıştığım bara gidebiliriz"
Onu başımla onayladım, kucağımdan kalkıp banyoya doğru ilerledi.
"Yüzümü yıkadıktan sonra çıkabiliriz"
Cevap vermek yerine sessiz kalmayı tercih etmiştim. Dışarıyı, yıldızları izlerken zaman su gibi akıp gidiyordu. Vicki'nin yanına gittiğimde giysi dolabımdan birşeyler aradığını anlamıştım.
"Orda ne arıyorsun?"
Bana bakmadan konuştu,
"Burda gidebileceğim birkaç şey var onlara bakıyorum."
Onlar Lola'nın kıyafetleriydi, en son burda kalırken unuttuğu şeyler. Vicki'nin kolundan tuttum ve kendime çektim.
"Bir daha asla o kıyafetlere dokunmayacaksın! Elini bile sürmeyeceksin!" Yüzündeki şaşırmış bir ifadeyle cevap verdi. "Kendine gel Harry! Bana bağıramazsın! Söylemen yeterli olur."
Daha fazla tartışmamak adına konuyu kapatarak kapıya yöneldim.
"Gidiyor muyuz?" Başını salladı ve yanıma gelerek ellerimizi birleştirdi.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Saat sabaha yaklaşırken barda bomboş denilebilecek kadar az kişi vardı. Vicki'ye bakıp gülümsedim ,
"Artık gidelim mi? "
Dudağıma küçük bir buse kondurdu.
"Gidelimm.."
Masadan kalkıp kapıya doğru sallana sallana ilerliyorduk, araba kullanacağımdan dolayı fazla alkol almamıştım. Kapının önünde arabaya göz gezdirirken geldiğimizde burda yer olmadığından ötürü iki sokak geriye parkettiğim aklıma gelmişti. Vicki'ye baktığımda benden kat kat fazla içmiş olmasına rağmen benden daha ayık görünüyordu. Gülerek konuştum.
"Araba iki sokak ilerde bu yüzden de yürümek zorundayız"
Yüzünü ekşitti ve omzunu başıma yasladı,
"Offff peki..."
sokağın sonunda görünen arabamı gördüğümde derin bir nefes aldım, geceleri bu kadar yürümek sıkıcı oluyordu. Bize doğru yürüyen ayyaşları gördüğümde Vicki'yi daha fazla kendime çektim. İyicene yakınlaştıklarında birinin geçen barda dövdüğüm keş olduğunu farkettim. Oda beni hatırlamış olacaktı ki durdu ve gözlerime baktı.
"Sen, geçen barda beni hırpalayan rapunzelsin..."
Vicki beni gitmek için çekiştirirken onu durdurdum ve karşımdaki leş gibi içki kokan adama dönüp alayla gülümsedim.
"Evet benim, hatırlayacak cesareti göstereceğini düşünmüyordum..."
Karşımdaki adamlar birbirlerine bakıp kahkaha attıklarında onlara yumruğumu geçirmemek adına kendimi tuttum. Vicki yalvarır bir sesle konuştu,
"Harry lütfen gidelim, lütfen"
Barda dövdüğüm boyu benden biraz daha kısa olan adam burnumun dibine kadar geldi ve o an sol tarafıma giren keskin şeyle başım dönmeye başlamıştı. Bilincim yavaş yavaş kaybolurken yere serilen bedenim eşliğinde en son duyduğum şey Vicki'nin ağlamayla karışık çığlıkları olmuştu.
Karanlıktı
Sanki bomboş bir sokakta yapayalnızdım.
Hiçbir şey duymuyor ve görmüyordum.

kiss me (H.S. ff)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin