18.bölüm

361 51 9
                                    

Selam Havuçlu keklerim uzun bir aradan sonra yeni bölümle sizinleyim ♡ vote konusunda beni dikkate aldığınız için çok teşekkür ederim ♡♡♡
Hikayem ile ilgili iyi veya kötü saygı çerçevesinde her yoruma açığım. Yazım yanlışlarım varsa affedin >_< bide bu aralar durumum nasıl bilirsiniz çok güzel bir bölüm olmadı :'(

Sevmek ; güzel birinde aşkı aramak değil. O kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında,

"Kendini bulmaktır"

Fyodor Dostoyevski

-Harry-

Zedd'de kimdi gelecek başka zamanı bulamamış mıydı? Ben onu kendimden bile kıskanırken şimdi bu çocuk çıktımıştı . Arabanın önüne geldiğimizde Lola'nin kapısını açtığımda bana gülümsedi. Yüce Isa nasıl böyle güzel gülümsüyor? Lola'nin telefonu çalmasıyla sinirle telefonu açtı . Yanılmıyorsam babasıyla konuşuyordu sesi hiç olmadığı kadar sert çıkıyordu . Nasıl bok beyin bir babası var , her konuşmalarının sonu Lola'nın gözyaşlarıyla sona eriyor. Ve ben onun ağlamasına dayanamıyorum... Lola telefonu kapattığında başını elleriyle kapattı . Gerçekten o babası nasıl göt herifin teki öyle daha tanımadan o adamdan nefret etmeye başladım bile. Boşta kalan elimde Lola'nın elini sıkıca tuttum ,

Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı gözlerinin içi parlıyordu .

-Lola-

Elimi sıkıca tuttu kalbimin her parçalanışında o parçaları yerine koyuyordu . Her gözlerimin içine baktığında ona bir kere daha aşık oluyorum . Bu büyüleyici anı bozan telefonumun melodisi olmuştu. Arayan Zedd'di biraz bekletsemde cevap verdim. "Zedd!" Sesimin canlı çıkmasını sağlamaya çalışmıştım . "Lola sesin çok iyi geliyor bebeğim" görmeyecegini bilsemde gözlerimi devirdim. "Yarın için çok heyecanlıyım tam bir sene olacak nerdeyse". Harry elimi hâlâ tutuyor bu bana hem güven ve aynı zamanda mutluluk veriyordu ...

"haklısın bir sene olmak üzere" hem Zedd'i dinlemeye çalışıp aynı zamanda Harry'nin o kusursuz yüz hatlarını inceliyordum. "Yarın kaçta burda olursun" Zedd heyecanla cevap verdi . "6 gibi orda olurum" Harry arabayı otoparka doğru ilerletirken  konuştum "bu çok iyi seni almaya geleceğim" .

"Bakarız fıstık yarın yine seni ararım kapatmam gerek" Harry yavaşça arabadan indi "peki" telefonu kapatmamla Harry kapımı açtı. Ona gülümsedim , arabayı kilitleyip hızlı adımlarla bana yetişti ve ellerimizi kentledi. ilerledikçe heryer yemyeşil olmaya başladı burası ne kadar güzel bir yer böyle? Sayamadığım kadar papatyalar  ve onların arasında papatyalar kadar güzel olan karanfillerle dolu biryer...

"Burası büyüleyici" Harry verdiğim tepkiye karşılık bana en içten şekilde gülümsedi . Burası gerçek olamayacak kadar güzel , biraz daha ilerledigimizde üzerinde çeşitli kahvaltılıklar olan hasır sandalyeli bir masa karşımızdaydı. Ellerimizi ayırıp ikimizde yavaşça masaya oturduk , "beğenmene sevindim" Harry konuşurken yeşillerini izlemek o kadar huzurlu ki...

Ben tabağıma kahvaltılıkları dolduruken Harry bu halime kıkırdadı . Ben büyük bir iştahla yemeğimi yerken Harry sadece beni izliyordu "sen neden hiçbir şey yemiyorsun?" kafasını yana yatırdı, Ahhh böyle o kadar tatlı oluyor ki...

"Seni izlemek daha güzel" beni utandırmakta üzerine yoktur zaten, "saçmalama Harry başla şu kahvaltına" ben kaşlarımı çatarken o bu kalime gülmekle yetiniyordu. "Peki sen kaşındın" çatala salatalık batırıp hızlı ayağa kalktım o benim ne yaptığıma şaşkınca bakarken çatalın ucundaki salatalığı ağzına tıktım,Ardından bir kaç tane daha...

İkimzde gülerken Harry pes etmiş gibi ellerini havaya kaldırırken kahkahalarımız daha da artıyordu. Harry ağzındakileri hemen bitirip konuştu "şimdi görürsün sen" sandalyeden kalkıp beni yakalayacakken koştum tabii oda arkamdan ...

En son bir gölün yanına geldiğimizde ikimizde nefes nefese kalmıştık. Ben durup soluklanırken Harry arkamdan gelip beni göle itmesiyle çığlık atmam bir oldu . Benim bu halime gülerken kaşlarımı çattım . Ben gölden çıkmak için ilerlerken bana elini uzattı , elini tuttuğumda o beni çekecekken ani bir hamleyle ben onu çektim ve dengesini kaybedip göle düştü. "İşte şimdi özdeştik" ikimizde gülerken beni kucağına alıp gölden çıktı. Ben onun ıslak saçlarından damlayan suları izlerken oda ilerliyordu .  yüzündeki o hayran olduğum çukurlarla oynarken bir anda dudaklarımızı birleştirdi , o beni kendine bastırırken ellerimi ensesine götürdüm . Gözlerimi sımsıkı kapatıp bu anın tadını çıkarmaya başladım. Dudaklarımızı birbirinden ayırdığında yanları papatyalarla kaplı bir salıncağa oturduk , tabii Harry oturdu ben hâlâ onun kucağındaydım...

Önüme düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı . Kolunu salıncağın arkasına uzatıp bişey aldı. Ben ne aldığını görmeyi en sonunda başardım. Bembeyaz paptyalarla kaplı bir paptya tağcıydı bu "Harry bu çok güzel" tağcı yavaşça saçıma taktı "senin kadar olmasa da" ...

kiss me (H.S. ff)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin