Ona dokunmam yasak mıydı? bilmiyorum. Umrumda değildi, bana böyle bir şey söylenmediği için ellerini tuttum -söylense de tutacaktım.- Elleri buz kesmişti.
"Özür dilerim." diyebildim sadece, kim ne derse desin kaza için kendimi suçlayacağım. Bileklerini tuttum, bana her zaman "Çıkartması çok zor olduğu için takmak istemiyorum." dediği bilekliğini takmıştı. Şaşkınlığımı gizleyememiştim. Bilekliğimizi mi takıyordu artık?
Zincirlerinde minik yıldız taşları olan gümüş bir bileklikti, ona bunu ben almıştım. 3 sene önce.
Doktor odadan çıktığı gibi ağlayacağımı anladığımda iş işten geçmişti. Ellerine yüzümü gömüp, sessiz sessiz ağlamaya başlamıştım. Sanki tuttuğum elleriyle yüzümü tutacak ve "Özür dileme taeyong." diyecekmiş gibi bekledim. Ama olmuyordu, kendi kendime özür dilemekten başka bir şey yapamıyordum.
Aşık olduğum adam ölüm döşeğinde karşımda dururken elimden özür dilemekten başka bir şeyin gelmemesi beni bitiriyordu.
Gözyaşlarım üstüne düşerken baş parmağımı yüzünde gezdirdim, morluk ve yara doluydu.
"Düzeldiğini farketemediğim için özür dilerim jeong."Oksijen maskesine dikkat ederek kahverengine yakın, koyu kumral saçlarını okşadım. Bunu keşke sen uyanıkken de yapabilseydim.
Omzunda her zaman dokunabilmek istediğim dövmesine baktım, minicik bir dolunay dövmesiydi. Bazen yaptırdığına pişman oluyordu. Bazen de çok sevdiğinden bahsederdi. Tabii eskiden. Lisenin sonunda yaptırmış, ağır depresyon teşhisi olduğu zamanlarda. Doğduğu gece dolunay kendini çok belli ediyormuş, babası ona çok küçükken dolunay'ım dermiş, ölmeden önce. Babası öldükten sonra depresyondan çıkması çok zorlaşmış, lisede de bunun hatırasına omzuna dolunay dövmesi yaptırmış.
Bunu bana anlattığını hala kelimesi kelimesine hatırlıyorum, ağladığında sakinleşmesi için sarılmıştım.
Doktor içeri girdiğinde bir anda dikleşmiştim. "Çıkabilirsiniz, acil bir durumda yardımcı olacağız."
Kapının önünde beni bekliyorlardı.
Ten "iyi misin?" dediğinde çoktan ağlamaya başlamıştım. "Ne oldu? Gel buraya."
Ten'e sarıldım, "Hepsi benim yüzümden.""Hayır taeyong, sen bir şey yapmadın."
"Her yeri yara içinde."
John ve arkadaşları beni sakinleştirmek için sırtımı sıvazladılar. "En azından nabzı atıyor, daha kötü olabilirdi. Üzülme taeyong, sen bir şey yapmadın."
Koltuklara oturdum, john "Doktor bir şey dedi mi?" diye sordu. "Hayır, doktor beni içerde yalnız bıraktı." diye cevapladım gözlerimi silip.
•••
ten'in ağzından
İki büklüm omzumda uyuyan john kıpırdanmaya başladığında bende yerimde sıçramıştım. "Özür dilerim." dedi uyandığımı görünce. "Uyuyabildin mi biraz?" dedim yanağını okşayıp. Hastane ışıkları gece olduğu için soluklaşıp kısılmıştı, koltukta uyuyakalmıştık. "Uyuyamadım pek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
visne receli ★ johnten
Chick-Lit"vişnenin verdiği o ekşi, yüz buruşturan tadı asla bir kirazdan alamazsın." +jaeyong, xiaodery, dowoo