twenty two.

61 6 3
                                    

"Taeyong."

"Ben özür dilerim."

Bir gözümden düşen yaşın yanağıma değdiğini hissediyordum. Titreyen elinin baş parmağıyla yanağımı sildi. "İstiyorsan affetme, vur, kır, istediğini yap. Sana ilgi vermek dışında her şeyi yaşattım."

"Göz göre göre değiştim, insanlara uydum, seni sana değersiz hissettirdim."

"Beni affetmek istemiyorsan,"

"Sana hak vereceğim."

Gözyaşlarım artmaya ve ellerim titremeye başladığında istemsizce hıçkırmıştım.

İlk defa böylesine bir özür alıyordum, ve aldığım kişi oydu.

"Ağlamak istiyorsan buradayım, içinde kalmasın." dedi yumuşak bir ses tonuyla. Bana omzunda ağlamam için açtığı yere sokuldum. Tek koluyla sarılabildiği kadar bana sarıldı. Şu an onun göğsünde, bir hastane sedyesinde içim çıkarcasına ağlıyordum. "Yaşadıklarının zorluğunu anlayabiliyorum."

"Jaehyun, s,sana yetersiz olmak içten içe b,beni öldürüyor." diyebildim titreyen sesimle.

"Her şeyi istediğimiz gibi üstüne karalayıp çizebileceğimiz, beyaz, yeni bir sayfa açmak istiyorum sadece." diyerek yanıtladı.

"Ne desen hakkın, berbat biriyim. Dediğin gibi, değer bilmez biriyim. Ama Taeyong, seninle baştan başlamak istiyorum. Değerini defalarca bilebilmek istiyorum."

Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü ona gömdüm. "Seni daha fazla kaybetmek istemiyorum."

"Kollarındayım taeyong, tutmaya devam et. Bizi böyle tut. Artık kaybetmeyeceğiz."

Güzel ellerini saçlarımda gezdirdi, içimdeki o her neyse bir anda onun kollarında boşalmış gibiydi. Sanırım bu her şeyin acısıydı, her şeyin acısını çıkartmak için ağlamaktı.

"Babamın gidişinden beri her şeyi sende buldum taeyong. Ama yapamadım, salaktım kabullenemedim kendimi. Seni görmezden gelirsem, unuturum sandım."

"Seni görmezsem, sende beni görmezsin sandım."

"Ben gözlerimi senden hiç alamadım ki jeong."

"Biliyor musun,"

"Başkasının bana Jeong demesine hiç izin vermedim."

Bir yanağını okşayıp gülümsedim. Gözleri yaşlı bir gülümsemeydi bu. "Beni görmezden gelebilirsin, fakat biz yarım kaldık. Ya kalbimizi ölene kadar susturmaya çalışacaktık. Ya da ne pahasına yine birbirimizin olacaktık.". Başını bana dayadı,

"Beni affeder misin?"

Onun omzunda, kafamdaki her sesin kesildiği, nabzımın sabırsızca artmasını, bunca emeklerimi, anılarımı, Anılarımızı... Bunları harcayamazdım, çok değerliydi bunlar. İnsanın ilk aşkı, ilk isteğidir bu. O yokken bende yoktum.

"Gel buraya." dedim onu kollarımın arasına alıp. Minik bir bebek gibi ağlıyordu.

"İnsanlar ne olursa olsun, aklında ki ilk aşkına döner. Seni her şeyden çok seviyorum. Özrünü kabul ediyorum, miniğim."

visne receli ★ johntenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin