Salonun kapısını tıklattım. "Girebilir miyim?" dedim, ses yoktu.
Bir daha tıklattım, yine ses yoktu. En sonunda meraklanmıştım. "Jeong!"
Salonun kapısını sertçe açıp içeri dalmıştım. Jaehyun içerde yoktu! Telefonumu çıkartıp aradım. "Açsana jeong!". Açmamıştı, bir daha aradım. Yeniden ses yoktu. Evin üst katına bakmak için merdivenlerin olduğu koridora dönmüştüm ki Jaehyun tuvaletten çıkmıştı. "Ne oldu?" dedi yüzüme masum masum bakarak. "Gittin sandım. Salonda yoktun, aradım açmadın."
"Tuvaletteydim çünkü."
Alnımı tuttum, "Tuvalette olacağını tahmin edememiştim."
"Neden arıyordun beni?" dedi karşımda donuk bir surat ifadesiyle. Aramızda ki boy farkı karşı karşıya durunca kendisini gösteriyordu. "Şey,"
Bir kaşını kaldırdı, "Ney?"
"Jeong benimle uyur musun?"
Şaşırmıştı fakat şaşırdığını belli etmemeye çalışıyordu. "Kabus falan mı gördün?"
"Öyle bir şey değil. Yani eğer yatakta yatmamı illa istiyorsan benimle uyumalısın, koltukta iki büklüm uyumanı istemem."
Kahküllerimi iki parmağıyla kulaklarımın arkasına attı, "Uyurum, iyi fikir."
"Peki." dedim ve odaya geri döndüm. Kalbim boğazımdan çıkıyor gibiydi, kulaklarımla kalp atışımı duyabiliyordum resmen. Hızlıca yorganın altına girip gözlerimi kapattım, o kadar utanıyordum ki... Ten'e şipşak haber verip telefonu kapattım. "Sarılıp uyumak istiyorum deseydin doğru olurdu." dedi birden kapıda beliren jeong. "İyiliğini düşünüyorum, sende pis düşünüyorsun."
"Pis? Benimle uyur musun diyen sendin."
"Sırtın için dedim."
"Ama ben seninle uyumak için teklifini kabul ettim."
O kadar iyi cevap verebiliyordu ki susup kalmıştım. "Yatacağım ışığı kapat." dedim yatağın dışına dönüp. "Tamam, iyi geceler."
Gözlerimi kapatmama rağmen dudaklarım istemsizce bir gülüş yapıyordu. Jeong'un şu an yarı çıplak uyuduğunu biliyordum -merak etmeyin kendisi böyle uyuyacağını söylemişti- ve bu hışırtı sesi tişörtünden geliyordu. "Hyung, uyudun mu?"
"Evet."
"Mantık hatası var sanırım."
"Uyuyorum şu an."
"Tamam." dedi ve arkasını döndü. Görmesemde hissediyordum. "Yaraların acıyor mu?"
"Uyuyorum." dedi aptalca gülüp.
"Soru soruyorum aptal."
"Uyuyorum cevaplayamam."
"Tamam."
Bazen o kadar sinirimi bozuyordu ki. Ama hiç bir şey diyemiyordum çünkü hoşuma gitmiyor da değildi. Gözüme uyku girmiyordu, yastığı kendime çekip sarıldım. Uykusuzken böyle yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
visne receli ★ johnten
Genç Kız Edebiyatı"vişnenin verdiği o ekşi, yüz buruşturan tadı asla bir kirazdan alamazsın." +jaeyong, xiaodery, dowoo