1.Bölüm-Karanlığın Kızıydım Ben

155 14 17
                                    

Merhabalarr. Bu benim yazdığım ilk kitap. Orta okulda okuyorum. Bu yüzden yazımda yanlışlıklar ola bilir. Eğer öyle yanlışlar görürseniz yorum kızmında belirte bilirsiniz. İyi okumlarr:))

Medya: Asena Yücel.

Hiç kendinizi yapa-yanlız hissettiğiniz oldumu? Böyle karanlık bir yerde yanlız boğuluyormuş gibi. Eminim olmuşdur böyle bir zamanınız. 20 yıllık bu hayatımda öğrendiğim bir şey var. Asla kaderin senin elinde değil, evet geleceğin bile. Çünkü yarın ne olacağını bilemezsin. Bu gün mutlusundur ama yarın belki aklına gelmeyecek kadar kırgın ve üzgün. O yüzden geleceğin elinde falan değildir. Her şeye hazır olmak lazım işte. Bende yarın ne olacağını başıma ne geleceğini bilmeden yaşıyordum... Unutmadan Ben Asena Yücel. İsmimin anlamı "Kurt" demekmiş. İsmim üzerine çok düşünmüşler. En sonunda babam kurt gibi cesur ve azimli olmam için bana bu ismi vermiş. Evet, ismimi seviyorum, bence güzel bir isim. 20 yaşındayım ve üniversiteye gidiyorum. Ailem zengin olduğundan yatılı okulda kalmama izin vermediler. Güzel sanatlar okuyorum çünkü resim çizmek gerçekten eğlenceli. Gelecekte kendi galerim olur belki? Kim bilir. İşte bende her zamanki gibi normal, mutlu bir gün geçiriyordum. Ta ki, ailemin durumunu öğrenene kadar..

Annemin bana yüksek sesle bağırmasıyla kalktım. Gece "Nede olsa yarın pazar" düşüncesiyle saat 01:25-e kadar film izlemiştim. Uyumak istiyorumm! Ama kalkmak zorundaydım. Kalkıp yatakta oturdum. Komidininin üstünden telefonumu aldım. Bir mesaj vardı. Yazan Işık'tı.

"Selam bir tanemm. Bu gün Ufuk'la parka gideceğiz. Ne kadar evde oturacaksın? Hadi bizimle gel nolurr, itiraz kabul etmiyorum!"

Işık ve Ufuk kardeşlerdi. Onları küçüklüğümden tanıyordum. Aynı mahallede kalıyorduk. Babaları koskoca GardenLux Hotel'in sahibiydi.Benim annemle babamsa bir tatlı şirketi yönetiyordu. İsmini "Asen" koymuşlardı. Benim ismime benzesin diye. Işık tatlı ve samimi bir kızdı. Ufuk sürekli saçma sapan şakalar yapıp güldürürdü bizi.Ufuk'la ikimizde güzel sanatlar okuyorduk. Işık bizden farklı olarak tıp okuyordu.Şimdi Işığa hayır desem beni öldürürdü. Hep pazarları evde oturur her hangi bir diziyi bitirirdim. Ama Işık hep abisiyle parka falan giderdi. Bense hep gelmiyorum derdim. Bu sefer:

"Tamam bu sefer geleceğim :))."

Yazdım ve yolladım. Biraz daha oyalanırsam Annem beni odadan nasıl çıkarır bilmiyordum. Hemen kalktım. Açık kahverengi saçlarımı taradım ve üstten kuyruk topladım. Üstüme kırmızı bir kazak ve siyah kot pantolon giydim. Aşağı inmiştim ki, Işığın aradığını gördüm

"Efendim Işık?"

"Aaaa geleceğim deyip saat falan sormuyorsun. Hadi güzelim, çık kapıdayız. Seni alıp gidelim."

"Kahvaltı yapsaydım?"

"Ya gel bizde yapmadık. Sahile gideceğiz parktan sıkıldık. Ufuk bey centilmenlik yapıp götürür herhalde bizi bir yere" arkadan Ufuğun sesini duydum. "He he tabi götüreceğim, gel ağaç olduk burda."

"Tamamm! Bir dakikaya oradayım!"

Hemen koşarak anneme "GÜNAYDIIN" deyiverdim. "Aa kızım günaydında ne bu güzellik nereye gidiyorsun? diye sordu. "Valla sabah-sabah Işık beni nereye götürüyorsa artık. Neyse, hemen çıkmaszam beni öldürecek. Öptüm annecim. Görüşürüz!" deyip çıktım. Kapının önünde arabadan bana kızgın ama tatlı bir şekilde bakıyordu. Koşarak arabaya bindim. "Selaaamm" diye bağırdım. "Kulaklarım sağır oldu Asena!" diye Ufuk benden daha yüksek sesle bağırdı. "İki saattir nerdesin kızım sen? Ağaç olduk cidden." "Tamam ya, amma abarttınız. Eee nereye gidiyoruz?" Işık cevap verdi. "Sahile dedik ya" Bende "Oo demek bu sefer parka gitmiyorsunuz" dedim. Kızgın bir şekilde "Kes sesini yoksa seni gıdıklarım"dedi. Bende sustum. Gıdıklanmak istemiyordum.

Neredeyse 30 dakika sonra sahile vardık. Ufuk bizi minik bir kafeye getirmişti. Siparişlerimizi verip beklemeye başladık. Tam sohbet ederken, hemen yemeklerimiz geldi. Yedikten sonra konuşmaya başladık. Uzun zamandır birlikte böyle eğlenmemiştik. Aniden telefonum çaldı. Arayan annemdi. Açtım ve duyduğum sözlere inanamadım. Bazen boş zamanlarımda babamın şirketinde bazı işleri ben hall ediyordum. Şirketin hesabı olan bilgisayarda yanlışlıkla bir siteye girmiştim. Ve sanırım bilgisayar hacklenmişti. Ama ben yedek hesap olduğunu sanıp hiç bir şey olmamış gibi davrandım. Bu hesabın şirket hesabı olduğunu sonra anladım ve babama söylemeyi unuttum. Ve bu yüzden annem beni şirketimizin batmak üzere olduğunu söylemek için aramıştı. Çok kötü hiss ediyordum. Ufuğa beni eve götürmesini söyledim. Nedenini sordu ama söyleyemedim.

Eve gittiğimde annemin yanı başında babam düşünceli oturuyordu. Gelir gelmez babamın yanına çöktüm ve istemsizce ağladım. "Üzgünüm baba. Hepsi benim yüzümden, çok özür dilerim." diye ağladım. "Odana çık Asena." dedi sadece. Annem bana gitmemi anlatır gibi baktı. Bende odama gitmek zorunda olduğumu anladım. Bu durumu düzeltmeliydim ve düzeltecektim.

Odama çıktım ve akşama kadar dizi izledim. Her zamanki gibi. saat 11-i gösteriyordu. Hep üzgün olduğumda saat 11 gibi dışarı çıkar, ışıklı, bir kaç insanın olduğu sokaklarda şarkı dinleyerek gezerdim. Saat 00:00 gösterdiğinde eve dönerdim. Yine aynı şekilde üstümü kalın giyindim, anahtarları alıp ses yapmadan dışarı çıktım.

Kulaklığımı takıp Fairytale dinlemeye başladım. Bazılarına klasik gele bilir ama seviyordum işte. Bir tarafta ışıklı sokak, diğer tarafta kapkaranlık bana benzeyen bir ara sokak vardı. Ve yine aptallık edip o sokağa girmiştim. Aptalsın işte Asena!

Biraz ilerledim, neredeyse 9 şarkı dinlemiştim saat 23:53-ü gösteriyordu. Yavaş-yavaş eve doğru ilerledim. Ama birden bir ses duydum.

Eve dönerken içimi bir korku yiyordu..Arkamda hissettiğim hiç gerçekçi olmayan buz gibi soğuk nefesle irkildim.

Panik atağım vardı ve resmen şuan kalbim küt-küt atıyordu. Ama anlamadığım bir şekilde atak geçirmiyordum. Kafamı çevirmeme engel olan bir şey vardı. Aniden bir fısıltı duydum kulağımın arkasından. "Gece-gece dışarıda ara sokakta gezmek?" düşünceli anlam veremediğim bir ses. " Bu saatte ara sokağa girecek kadar üzgün bir kalp" dedi sorgular gibi."Sen k-kimsin?" diye bildim girdiğim şokun arasından. "Bilmem, kaderin? Ya da şöyle desem.. Sana yardım edecek kişi?" deyiverdi bir anda. "Yardım?" dedim sorar gibi. "Aileni kurtarmak istemez misin küçük kız?" küçük kızmış, 20 yaşındayım ben!? "Nasıl?" dedim sadece. Ama en acayipi onu göremiyordum! Başımı zar-zor çevirsem bile yoktu göremiyordum, kimse yoktu..

"Şöyle, sadece bir sözleşme..tabi eğer istersen." "Neymiş o çabuk söyle. Eğer ailem bu durumdan kurtulacaksa, kabul ettim bile." dedim şartları bile bilmeden. Ay bide yaz dizilerine dönüyormuş! Yok canım hayalet bu sanırım. "Şartlar şöyle: aileni bu durumdan kurtaracağım, şirketiniz eskisinden daha iyi hale gelecek. Ama 8 ay sonra bedelini ödersin." yutkundum. "Nasıl bir şeyle?" ürkmüştüm. "Ölüm? Ne dersin? Senin ölümünden bahs etmiyorum, her hangi bir arkadaşın, sevdiyin ola bilir." "Ailem dışında?" beni tekrarladı "Ailen dışında." hiç sormadan kabul ettim. Ama ölecek olan Işık ve Ufukta ola bilirdi. Bunu düşünmemiştim. "Tamam kabul, nereyi imzalayacağım?" Birden parmağımda hissettiğim iyneyle buz gibi oldum. Bana dokunmuyordu. Sanki korkuyordu? Sonra yumuşak bir kağıta benzettiğim yere bastırdı elimi. Ama yine bana dokunmadan yaptı, nasıl yaptıysa artık. "Süren başladı, Karanlığın Kızı, görüşmek üzere" Arkanda hissettiğim rahatsız edici nefes yok olmuştu. Sevinçliydim. En azından ailemi kurtarmıştım. 8 ay ne alaka bilmiyorum ama haklıydı. Karanlığın kızıydım ben. Sevmiyordum güneşi, sabahı, hep huzurluydu ay ve gece. Bundan sonra başıma ne gelecek bilmiyorum ama ailem mutlu olacaktı..

Eveeet. İlk bölümün sonuna geldikk. En düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bekliyorum))

Yeni bölüm bu akşam saat 21:00-da

Instagram: ayloabbasovas

Karanlığın KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin