Bölüm-2(Bu Şehir Girdap)

273 201 5
                                    

Ne çok acı var, sigara yaktırır adama.
A.Cahit Zarifoğlu

🚬

💮

'Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.'der Tolstoy.

Diyarbakır.

Ben bu şehire, bu şehir de bana yabancıydı. İnsan'ın bir gidişle hayatı değişir mi ? Şahit oldum, değişir. Ama geldiğin, gittiğine değecekse. Ben bu şehre değeceğini düşünmeden, uğruna beyaz kalmak için savaştığım mesleğimi yapmaya geldim.

Anneannem derdi ki; "Mümkün, verdiğin rızadır. Adamak kolay; ödemek ezadır. Razı olduklarını iyi tart kızım. Çiğ süt emmişin ettiği, kendine imzadır."

Öyleymiş anneannem, ben izin vermeseydim ne hayat zorlaşırdı, ne de onca yükü kendime dert edinirdim. Edenin esareti kendinedir. Ama bizde öyle olmadı. Edenden başka herkes kendine yük bildi. İyi ki o günleri görmedin anneannem. Küçük bir toz zerresini kaldırmayan kalbin, bunu hiç kaldıramazdı.

Başsavcının bir hafta önceden ayarladığı ama benim henüz dün öğrendiğim bir görevlendirme için adliyedeki odamda, evimde olan özel eşyalarımı toplayıp iki valizle şu an Diyarbakır Havalimanı'nda beni alacak ekibi bekliyordum.

Saat 15.04'de, yaklaşık on beş dakika önce benimle Özel Kuvvetler mensubu bir kadın irtibata geçmişti. On beş dakikaya burada olacaklarını söylemiş ama yirmi üç dakika olmasına rağmen hâlâ gelememişlerdi. Birini hem bekletmekten hem de beklemekten nefret ediyordum.

Havalimanı ortasında iki valizele etrafa bakınıyordum. O sırada döner kapıdan dördü erkek biri kadın, beş kişi girmişti. İri ve yapılı tiplerdi. Hepsi gözlerini havalimanında gezdirmeye başladılar. Kadın eline telefonunu alıp bir kaç tuşa bastıktan sonra kulağına götürdü. Ve benim telefonum çaldı. Baktığımda az önce benimle irtibata geçen numaranın aradığını gördüm. Açtım.

"Savcım, biz geldik. Nerdesiniz ?"dedi karşıdaki ses. Az önce kapıdan girenlerde hâlâ etrafta bakıyorlardı. Ama bu bakışlar basit birer bakış değildi. "Biz tam kapının girişindeyiz."

Ve onların aslında beni almaya gelen ekip olduğunu anlamam uzun sürmedi. Elimi onlara doğru havaya kaldırıp, "Sağ tarafınızdayım."dediğimde kadının bakışları beni buldu. Uzaktan başıyla selam verdiğini gördüm, bende aynı şekilde karşılık verdim.

"Gördüm, savcım."deyip kapattı. Yanındaki adamlara işaret edip bana doğru yaklaşmaya başladılar. Bende aynı şekilde valizlerimi alıp onlara doğru adımladım. Kısa bir süre sonra orta yerde buluştuk.

Kadın, "Hoşgeldiniz sayın savcım, ben Astsubay Kıdemli Üstçavuş Gonca Atalay."deyip elini uzattı. Çok cana yakın duruyordu. Bende uzattığı eli sıktım.

"Hoşbuldum,"dedim, ardından hafif imayla, "Biraz geç buldum ama."dedim. Yanındaki adamlardan uzun boylu, esmer olan konuştu.

"Kusura bakmayın savcım, ufak bir aksaklık oldu, o yüzden biraz geciktik. Bu arada bende Astsubay Başçavuş Timur Erimoğlu."dedi. Yine o da elini uzattı. Sıktım. Ellerimiz ayrıldığında yanındaki üç kişiyi gösterdi. "Bu arkadaşlar da, Astsubay Kıdemli Üstçavuş Yiğit Korkmaz, Astsubay Üstçavuş Egemen Varlı ve Astsubay Üstçavuş Ogeday Demirdağ."dedi.

SİLAHLARIN ARDINDA ADALETİN İZİNDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin