TERKOS (2)

2.2K 126 26
                                    

Melek, bir an evvel şehri terk etmesi gerektiğini şayet burada kalırsa kesinlikle öleceğini düşünerek Nicholas'ın odasına döndü. Kısa süre sonra duvardan aldığı destekle dış kapıyı bulmuş ve kendini sokağa atmıştı.

Gecenin korkutucu sessizliğine kulak kesilerek komşu evlerin ahırlarını dinlemeye başladı. Duyduğu kişneme sesi ile kalbi heyecanla atmaya başlamıştı. Çevreyi kontrol edip bir kez daha sokağın ıssızlığı ile karşılaştığı vakit kapıyı açmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı.

Umutsuzlukla gözlerini yere indirdi ve bir çare düşünmeye koyuldu. Derken yanı başından geçen küçük bir karaltı ile gözleri korkuyla büyümüş ve korkuyla geri sıçramıştı. Nitekim bunun bir kedi olduğunu anlar anlamaz rahatlamış ve dikkatini az evvel kedinin çıktığı yere çevirmişti. Bu çürümeye başlayan yarısı kırılmış bir tahtaydı. Yere oturdu ve tahta parçalarını elinden geldiğince koparmaya başladı. Uzun bir süre sonra kendine yeterince yer açmış ancak parmakları çizik içinde kalmıştı.

Kafasını içeri sokup sürünmeye başlamıştı. Kısa süre sonra vücudunun büyük bir kısmı içeri girmiş ve dizginleri bağlanmış iki at ile karşılaşmıştı. Amacına ulaşmanın verdiği mutlulukla gülümsedi ve sürünmek için bir kez daha hamle etti. Nitekim kalçasına batan küçük bir tahta parçası ilerlemesine engel oluyor işini zorlaştırıyordu. Aynı anda yalanmaya başlayan atın dişleri öyle yakındı ki korkuyla gözlerini açmış ve kalçasını dürten tahtalara aldırmadan kendini içeri atmıştı. Bir eli acıyan kalçasında ses çıkarmamaya dikkat ederek ayağa kalktı. Gözlerinin karanlığa alışması için beklemeye başladı. Gözleri karanlığa alıştığı vakit arabaya yaklaştı. Bir ayağını dingile atmış ve kendini tek hamlede yukarı çekip atmıştı. Hemen ardından birkaç top kumaşın altına saklanıp beklemeye başladı.

*

Ay yerini güneşe bırakmaya niyetlendiği sıralarda Agathangelos'un ayak sesleri duyulmuş hemen ardından Nicholas açılan kapıdan içeri girmişti. Nicholas ve Agathangelos bir yandan son kontrolleri yapıyor diğer yandan kendilerince bir şeyler konuşuyorlardı. Agathangelos arabanın kenarına geçti ve kolunun arasına sıkıştırdığı eski bir çarşafı açmaya başladı.

"Uzun yol" diye açıkladı, çarşafın bir ucunu Nicholas'a uzatırken.

"Bu işi dün gece yapmak gerekmez miydi?"

"Öyle" alışmışlığın verdiği bir hızla kumaşı kenar dingillere bağlamaya başladı "ama evde yeterince büyük bir kumaş yoktu. Bu yırtık çarşaf parçasını vermeye de anca ikna oldu. En kaliteli kumaşları alta sakladım ama üsttekiler de fena değildir" işini bitirdi ve hâlâ ilk düğümü atmaya çalışan Nicholas'a alayla bakarak eve yürürken ekledi "Pekâlâ sana yiyecek bir şeyler getireceğim."

"Aslında..." reddetmenin ahmaklık olacağını düşünerek sesini kesmiş ve son düğümü atacağı kumaş parçasına uzanmıştı. Dikkatini toprak rengi bir kumaş topunun üzerinde ince bir saç tutatımı dikkatini çekti. Merakla birkaç topu kaldırmış ve aynı anda Melek başını uzatmıştı. Bu esnada Agathangelos'un ayak sesleri duyulmaya başlamıştı. "Gir içeri" dedi Nicholas panikle kızın kafasını geri itip üzerini bir kez daha kumaş topları ile doldururken. "Sanırım" telaşla düğüm atmaya çalışırken "düğüm atmayı öğrenmem gerekiyor" kendine uzatılan yiyecekleri alırken sahte bir gülüşle ekledi "bir ara bana öğretmelisin."

*

Nicholas dakikalardır atların dizginleri ellerinde gözleri yollarda aklı ise kumaşların altındaki kızda ilerliyordu. Nitekim sokakta beliren insanlar yüzünden konuşamıyordu. En nihayetinde atın dizginlerini orman yoluna çevirirken sordu.

FATİH'İN MÜNECCİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin