jun

315 36 6
                                    

Ders sonuna kadar Soobin yanımdan ayrılmasın diye kırk takla atmıştım.Ders sonunda ise çantamı toplarken "Jun ben çıkıyorum." diyip bir anda gitmişti. Arkasından yetişmek için koşuşturuyordum ki kapıda Beomgyu'nun önünde durup soluklanan Soobin ile bekleyip izlemeye karar verdim.İki elini birbirine sürterek 'özür dilerim' dercesine hareket ediyordu.Beomgyu'nun Soobin'in saçlarını okşadığını gördüm.Sonrasında da Beomgyu'nun resim çantasını almıştı ve yürümeye başlamışlardı.

Ben de bu sırada bir fikir bulmuştum.Soobin'in kalbini daha fazla kazanmak için Beomgyu ile yakın olmaya çalışacaktım.Bu fikirle eve gider gitmez bilgisayarımı açıp onun hakkında biraz araştırma yapmaya başladım.Maalesef sosyal medya hesaplarını bir türlü bulamamıştım.Kararımı vermiştim, yarın yüzyüze konuşacaktım.Ben bunlara kafa yorarken içeri ne zaman girdiğini bilmediğim babamın sesiyle irkilmiştim."Yeonjun bu kadar boş vaktin olduğunu bilmiyordum.", "Sana da merhaba baba, iş gezin nasıl geçti?" Gülerek söylediğim şeyle daha da kızmıştı."Sen benimle dalga mı geçiyorsun, o okulda sana bunları mı öğretiyorlar?"

Babam hiçbir zaman müzik bölümünde okumamı istememişti.O yüzden de şöyle bir anlaşma yapmıştık; bu bölümde en iyisi olamazsam sınavlara çalışıp tıp okumamı istiyordu.Kendi istediğimi yapabilmem için bir karşılık ödemem gerekiyordu ve bu her zaman böyleydi."Merak etme baba o okulda ne öğrendiğimi dönem sonunda göreceksin.", "Başarısız olursan neler olacağını biliyorsun,unutma." Tam konuşmaya devam edecektim ki odadan çıkıp gitti.Küçüklüğümden beri aynı senaryoyu tekrar ve tekrar okuyorduk.Ayın birkaç günü eve gelir,beni sözleriyle paramparça eder ve sonra kendimi savunmama bile izin vermezdi.Tek başımaydım,yine.

Duvarı yıkacak gücüm yoksa onu yıkmak için kendimi paralayacak halim yok tabii ki fakat önümde duvar var diye,ona boyun eğecek de değildim. Bunu hatırladıktan sonra hayat bulduğum o yere gitme kararı aldım.Çantamı bulup içine maske,şapka ve hoparlörü atıp çıktım."Ben stüdyoya gidiyorum." diyerek çıktım ve telefonumu kapatıp çantama attım.Sokak danslarının yapıldığı yere varmadan önce maskem ve şapkamı takıp boş bir yer bulduktan sonra hoparlörden istediğim şarkıyı açıp dans etmeye başladım.Her gittiğimde ilk önce 3-5 kişi olurdu ve sonra gittikçe kalabalıklaşırdı.Bugün de öyle oldu.Şimdi beni alkışlayan,ıslık çalan insanlarla iyi hissediyordum.

Beni takdir eden birilerinin olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu.Sonra bir an geldi ve gözümün karardığını hissettim.Sonrası boşluktu.Gözümü açtığımda gelen parlak ışıkla eve nasıl geri geldiğimi düşünüyordum ki gelen sesle o tarafa döndüm "Hasta uyandı." cümlesini ve birkaç kelimeyi daha duydum fakat seçemedim.Yanıma gelen önlüklü, doktor olduğunu düşündüğüm kişiyle biraz daha etrafımı duyar oldum "Beyefendi iyi misiniz?" kafamı sallayarak cevap verdikten sonra devam etti."Stresten kaynaklı bayılmışsınız.Sizi bir genç getirdi fakat telefonunuz kapalı olduğundan herhangi bir yakınınızı arayamadık.Şu anda iyisiniz fakat bir psikoloğa görünmeniz iyi olur.Aynı zamanda çıkışınızı yapabilmeniz için yakına ihtiyacınız var."

Telefonumun kapalı olmasına sevinmiştim.Babamın haberi olsa yine bir sürü nutuk çekecekti çünkü."Beni getiren kişi kimdi acaba?" "İşitme engelli olduğundan çok anlayamadık ama kağıda yazdığı kadarıyla izleyicilerden biriymiş.Sizi buraya kadar o getirdi." Kafamı 'anladım' dercesine sallayıp "Teşekkürler ilgilendiğiniz için doktor hanım.","Ne demek işimiz bu,geçmiş olsun." diyip yanımdan gitti.Yakın olarak kimi çağıracağımı düşünürken gördüğüm Soobin ve annesi ile hala baygın olduğumu zannettim.Bana sarılan beden ile ise baygın ve rüyada olduğuma kesinlikle kanaat getirdim."Junie,iyi misin çok endişelendim."

"Soob sen nerden öğrendin burada olduğumu?" Biraz duraksadıktan sonra "Size gitmiştim, annen stüdyoda olduğunu söyledi fakat stüdyoda yoktun.Dans ettiğin yere gidince birilerine sordum. Hastanede olduğunu söylediklerinde annemi alıp geldim bende." "İyi de ben sana söylemedim ki sokakta dans ettiğimi hiç." Annesine dönerek kahkaha attıktan sonra "Anneciğim bence Yeonjun'u tekrar bir doktor kontrolünden geçirelim söylediklerini de unutmuş."
annesi de aynı şekilde gülerek "Ben oğluşumu iyileştiririm gerek yok doktora falan bugün bizde kal oğlum.","Hiç hayır diyesim gelmedi Young Ok teyzeciğim sen bana doktorlardan daha iyi bakarsın eminim."

Üçümüz biraz daha şakalaştıktan sonra Soobin annesiyle işlemleri halledeceğini söyleyip gitti. Ben de anneme Soobinlerde kalacağımı yazıp göndermiştim.'Tamam' mesajını aldıktan sonra telefonumu kenara bıraktım.On beş dakika sonra hastaneden çıkmış taksiyle eve gidiyorduk.Eve vardığımızda Soobin'in babası bizi karşılamıştı.Benim iyi olup olmadığımı, bir şeye ihtiyacım varsa mutlaka söylememi tembihledi.Young Ok teyze biz gelmeden yemeği hazırladığı için bizi hemen çağırdı ve yemeğe oturduk.

Soobin'in babası ile muhabbetini dinledikçe göğsümdeki boşluk daha da büyüyordu.Tanıdığım insanların yanında bir yabancı gibi hissetmeye başlıyordum yine.Keşke ve belkilerle doluydu kafam.Yemek faslını da geçtikten sonra Soobin beni zorla kendi yatağında yatırdı kendisine de yer yatağı yaptı.Saat 12'ye geliyordu ve herkes uyumuştu. Ya da ben öyle sanıyordum."Neden uyumuyorsun?", "Sen neden uyumuyorsun?" kısık sesle güldü ve "Senin uyumanı bekliyordum." diye ekledi.Ben de kıkırdadım. "Jun." "Efendim Soob?" "Ben yanındayım biliyorsun di mi?" kocaman gülümsedim o karanlıkta görmese de."Biliyorum."

"Hyuka da, ben de,annem,babam ve Beomgyu da yanında." "Beomgyu ne alaka?" "İyi anlaşacakmışsınız gibi bir his var içimde.Hem o seni sevmiş." "Öyle mi söyledi?" Beni ne ara tanıdı da sevdi diye düşünüyordum."Evet senin gibi birini haketmediğimi de söyledi." diyip tekrardan güldü."O nedenmiş?" "Bilmem nedenini söylemedi,hadi uyuyalım,iyi geceler Jun.", "İyi geceler Soob." Neden bilmiyorum ama Beomgyu'nun beni sevmesi garip hissettirmişti.Bu hissimi rahatsızlık hissine yordum.Bugün yaşananları düşünürken de uyuyakaldım.

Gözlerimi nefis kokularla birlikte açmıştım.Soobin yatağında yoktu.Lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra mutfağa doğru ilerledim.Tam o sırada birine çarptım.Kafasını kaldırmasıyla şaşırdım.Beomgyu'nun burada ne işi vardı? "Sen neden burda-" sorumu soracakken elinde yeni fark ettiğim şeyleri bırakıp gitti.O sırada Soobin mutfaktan çıktı."Yeonjun günaydın senin için benim yedek okul formamı hazırladım giyin de gel geç kalmayalım." Kafamı sallayıp tekrardan yukarı çıktım ve giyindikten sonra tekrar geri geldim. "Soobin,Beomgyu mu buradaydı?" Bir anda arkasına dönmesiyle irkildim."Yok neden ki?"

"Az önce çarpıştık da bir şeyler vardı elinde bırakıp gitti." O anda Soobin'in babası elinde poşetlerle girdi "Oğlum bunları Beomgyu bıraktı,annesi göndermiş." "Söyleseydin o da kalsaydı kahvaltıya." "Kalacaktı aslında ben de bir anda neden çıktığını anlamadım." Benden mi rahatsız olmuştu? "Neyse Jun kahvaltımızı edip çıkalım hemen." kafamı sallayıp masaya oturdum.Kahvaltımızı edip otobüse bindikten sonra okula gelmiştik.Soobin'e önden gitmesini söyledim ve Beomgyu'yu bulmak için sınıfına gittim.Koridordaydı.

Camdan dışarı bakıyordu ve yine kulaklıkları takılıydı. Yanına dönüp konuşacaktım ki arkasına döndüğünde beni gördü.Ve asıl garip olan şey beni görür görmez koşar adımlarla gitmesiydi.Neler olduğunu anlamamıştım ve aklıma gelen tek şey Soobin'i benden kıskandığı için uzak durduğuydu.Yine de onun ağzından duymak için gittiği yere doğru gidiyordum.Sınıfının önüne gelmiştim fakat o sırada yanında Hyuka ve dünkü tanımadığım çocuk vardı.Onlara gülüyordu.Ben dışında herkese gülüyor olması canımı sıkmıştı.Beni görmezden gelip küçümsüyordu.Choi Beomgyu'ya karşı nefretim o gün tam olarak başlamıştı.

the archerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin