only one

172 22 7
                                    

Sonunda Seul'e dönmüştük. Annem,açtığı boşanma davasını kazanmıştı ve yeni evimize gidiyorduk. Evimiz aynı zamanda onun iş yeri olacaktı minik öğrencileriyle. Benim tavsiyeme uyup bale kursu açmaya karar vermişti. Bu konudaki en büyük destekçisi de dedemdi. 

Evi bizim için satın almıştı. Annemin bunu asla kabul etmeyeceğini bildiğinden de çalıştıkça ona geri ödeyebileceğini söylemişti. Orada kaldığımız süre boyunca şarkım üzerinde çalışmış hatta çoğu zaman bunu Soobinlerle görüntülü konuşarak yapmıştım. Dönüşümüz hafta sonuna denk geldiğinden yüz yüze çalışabilmek için onları evimize davet etmiştim.

Her şey güzel gidiyordu, Beomgyu'yu görememek dışında. Taehyun sürprizi yapana kadar onun anlayabilme ihtimalinden dolayı onunla görüşmemi yasaklamıştı. Haliyle burada olduğumu da bilmiyordu. Gittiği günden beri mesajlaşıp görüntülü konuşuyorduk ama onu canlı görmemle eşdeğer değildi hiçbiri. Onun gülümsemesini görmekle ekrandaki birkaç harfe basması aynı şey değildi benim için.

Yine o anlardan birindeydik. Ona babamla olan tüm olayları anlatmıştım. Beni o kadar güzel teselli etmişti ki o böyle teselli ederse her zaman üzülmeye de razıydım. Şimdi de gergin olduğumu söylediğim için benimle ilgileniyordu. Ve söylediği şeyler sayesinde kendimi dünyanın en güzel insanı gibi hissediyordum.

Üzerimdeki gücü azımsanamazdı asla. Hatta genel olarak insanlara iyi hissettirebilmesi azımsanamazdı. Onunla mesajlaşırken sonunda geldiğimiz evimizle mesajlaşmayı pembe bir yalanla bitirmek zorunda kalmıştım. Burada olduğumu öğrendiğinde ondan güzel bir azar yiyecektim kesinlikle.

Evin sadece kapısından bile güzel bir yer olduğu anlaşılıyordu. Önceki soğuk ve samimiyetsiz evimize kıyasla bahçesindeki çeşitli çiçeklerden, dışarıdan gözüken tatlı perdelerinden dedem ve anneannemin elinin değdiği anlaşılıyordu. İçeriyi daha da merak etmiştim.O yüzden, hissetmiş gibi "Hadi girelim Jun." diyen annemi takip ettim. 

İçerisi çok daha güzeldi kesinlikle. Salondaki koca kitaplığı 'ben buradayım, gel ve benimle ilgilen.' diye bağırıyordu. Rahat koltukları ve üstünde beni düşünerek konulduğunu anladığım playstationla salon favori yerim olmuştu bile. Mutfak ve geri kalan çoğu yeri de beğenmiştik.

İkimizin de en çok merak ettiği yere gelmiştik şimdi. Annemin iş yeri olacak o odaya girdiğimizde annemin gözleri dolmaya başlamıştı hemencecik. Elini tuttum sıkıca, iyi hissetmesi için. Dedem annemin fotoğraflarını ve aldığı ödülleri bir vitrine koymuştu. Hatta duvarlardan birinde eskiden kalma koca bir fotoğrafı bile vardı.

"Tam sana layık bir yer olmuş." derken gülüyordum gözyaşlarımı saklamak için. "Baleyi yarıda bırakan birisi için bu kadarı fazla bence." Elini bıraktım yalandan bir sinirle. "Eskiyi unutalım ve yeni hayatımıza odaklanalım artık," "kendini üzdüğünü görmek beni de üzüyor." Gülümseyip çenemi sevdi. "Tamam, elimizden geleni yapalım Healing." Gülümsedim. Gerçekten sevdiğimi ve sevildiğimi hissettiren iki insanı da kaybetmemek için her şeyi yapacaktım.

Çocuklar gelmeden duşa girip çıktığımda mutfaktan gelen güzel kokularla karşılanmıştım. Mutfağa doğru ilerliyorken gürültü sesine anlam verememiştim."Hyuka'yı altına işemiş şekilde görünce gülme krizine girmiştim." , Kai, Taehyun'un boğazına yapışmıştı."Gerizekalı su döküldü üstüme, su! Daha kaç kez açıklamam gerekiyor bunu?" Onları ayıran annemle Soobin de gülmeyi bırakıp Kai'yi savunmaya başlamıştı.

"Taehyun, küçükmüşsünüz zaten gayet doğal yani." Huening Kai ise sakinleşmek şöyle dursun. Daha da sinirlenmişti. "İ- şe- me- dim! Neyini anlamıyorsunuz ya? Ayrılıyoruz Soobin." Daha da batmasınlar diye konuyu değiştirmeye çalıştım. "Ne zaman geldiniz?" Üçü de bana döndü. Cevaplayan annem olmuştu. "Oldu canım yarım saat. Sen rahat rahat işlerini hallet diye de seslenmedik." Kafamı salladım. "Yarım saattir banyoda ne yaptıysa.. " diyip pis pis gülen Taehyun hem Soobin'den hem de Hyuka'da darbe almıştı.

the archerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin